Oxfam ve Stockholm Çevre Enstitüsü'nün ortak raporu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da milyarderlerin servetinin 2023-2024 yılları arasında yüzde 65 artarak 54,2 milyar dolardan 89,5 milyar dolara çıktığını ortaya koydu. Bu büyüme, bölgenin en yoksul kesimlerinin gıda ve su krizleriyle boğuştuğu dramatik bir eşitsizliği gözler önüne seriyor.
Rapora göre, en zengin yüzde 0,1'lik kesim karbon emisyonlarının neredeyse yarısını üretiyor; bir milyarderin özel jet ve yat kullanımı bir bölge sakininin yıllık karbon salımına eşdeğer. Bu karbon ayak izi, bölgedeki iklim krizini hızlandırırken, en kırılgan nüfuslar aşırı sıcaklar, kuraklık ve su kıtlığıyla karşı karşıya kalıyor.
Gazze ise bu krizlerin en ağır bedelini ödeyen yerlerden biri. Siyonist abluka ve devam eden saldırılar, tarım alanlarını ve altyapıyı yok ederken, su kaynakları da ciddi şekilde kirlenmiş durumda. Yaklaşık 2,3 milyonluk nüfusun yüzde 80'inden fazlası insani yardıma muhtaç ve ciddi açlık riski altında.
Gazze'deki aileler, gıda temininde büyük zorluklarla karşılaşıyor. Abluka nedeniyle temel gıda maddelerinin tedariki kesintiye uğruyor; fiyatlar ise sürekli artıyor. Su sıkıntısı, sağlık sorunlarını tetikliyor ve temel hijyen koşullarını tehdit ediyor.
Bu tablo, rapordaki ekonomik ve çevresel eşitsizliğin somut bir yansıması. Bölgenin zenginleri, milyarlarca dolarlık servetleriyle lüks ve konfor içinde yaşarken, Gazze'deki masum siviller açlık, susuzluk ve çaresizlik içinde yaşam mücadelesi veriyor.
Zenginlerin çevresel ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmemesi hem eşitsizliği derinleştiriyor hem de iklim krizini hızlandırıyor. Bölgesel yönetimlerin, uluslararası toplumun ve küresel finans sistemlerinin bu uçurumu kapatmak için somut adımlar atması artık hayati önem taşıyor.
Sonuç olarak, bölgedeki milyarderlerin karbon ve servet yoğun yaşam tarzları, iklim krizinin yükünü ve yoksulluğu artırırken; Gazze gibi yerlerdeki milyonlarca insan ise açlıkla, yoksullukla ve sürdürülemez koşullarla baş etmek zorunda kalıyor. Bu tablo, Orta Doğu'da sürdürülebilir ve adil bir gelecek için kapsamlı ekonomik ve çevresel reformların gerekliliğini ortaya koyuyor. (İLKHA)