Tesettür Seferberliği ve Erdemli Kadınlar Derneği (TESSEP) adına İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan İlahiyatçı Mümine Melek Aşkın, tesettürün önemi, İslam'daki yeri, modaya alet edilmesi ve neticeleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
"Hayâ ve edep gidince dış örtünün fonksiyonu bitmektedir"
Kur'an-ı Kerim'in ayetleri ışığında, tesettürün sadece beden ile sınırlı kalmayan, kişinin iç dünyasını da şekillendiren, terbiye eden bir ibadet olduğunu belirten Aşkın, "Bizi insan olarak yaratan ve insanı tanımlayan, böylelikle fıtratın ne olduğunu bize bildiren, bizi Müslüman olarak yaratan ve Müslümanı tanımlayan Rabbimiz; mümin kadınların örtülü olarak tanınmasını istiyor. Kur'an-ı Kerim bize tesettürün 'tanınmak ve incitilmemek' için tercih edilmesi gereken hayırlı bir yol olduğunu bildiriyor. Rabbimiz, Â'râf Suresi'nin 26'ncı ayetinde bizlere, 'Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise indirdik. Takva elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır.' diye buyurmaktadır. Bu ayet, mahremiyetin muhafazası eksenli bedenin setredilmesi yanında, tesettürün sadece beden ile sınırlı kalmaması gerektiğine, iç dünyamızı da şekillendirecek, terbiye edecek bir rolü olduğuna işaret eder. Ayette geçen 'takva' kelimesine baktığımızda, takva elbisesinin ile hayat bulan hayâ, iffet ve edep olduğunu net bir şekilde anlayabiliyoruz. Çünkü takva elbisesi, bedeni örten giysilerin nasıl bir anlam taşıdığını idrak etmek ve örtünmenin hakiki gayesini tam olarak keşfetmektir. Takva elbisesi ile kuşandığımız zaman, bedenimize zarar verecek ve ruhumuzu incitecek her türlü hatadan uzak kalarak erdemli yaşamak için gayret ederiz. Nitekim hayâ ve edep gidince dış örtünün fonksiyonu bitmektedir. Zira İslam'a göre insan, salt sureti ve imajıyla değil, ruhu ve şuuruyla kıymetlidir." diye konuştu.
Tesettür 'bana bakma' moda, 'bana bak' demenin ifadesidir"
Aşkın, "Örtünmenin dini boyutuna ışık tutan ayet ve hadisler ile İslam bilginlerinin yaklaşımlarının yanı sıra, sosyolojik bir vakıa olarak da örtünme köklü bir geçmişe sahiptir. Tarihi süreçleri incelediğimizde çıplaklığın her dönemde toplumsal vicdan ve sağduyu tarafından tasvip edilmediği rahatlıkla söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz bu son zamana kadar şerefli olmanın nişanesi olarak sayılan tesettür, maalesef ki fıtratından uzaklaşmış insanlar için bu anlamı taşımamaktadır. Tesettürde namahreme bakmama ve baktırmama esastır. Yani tesettürlü bir kadın, tesettürü ile 'bana bakma!' demiş olur. Oysa moda, 'bana bak' demenin ifadesidir. Günümüzde moda sektörü, çoğu zaman bireyin benliğini unutturarak onu dış dünyanın onayına mahkûm eder. Tesettür bir kişiliği, kimliği ve aidiyeti sembolize ederken, moda ise özentinin, riyanın ve dünyevileşmenin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde tesettür maalesef ki özünden uzaklaştırıldı ve moda dünyasının etkisiyle artık bir stil, bir aksesuar, bir görüntü aracı haline getirilmeye başlanıldı. Dar elbiselerle, şeffaf kumaşlarla, gösterişli süslemelerle ve sosyal medyanın teşhir kültürüyle birlikte hakiki anlamından uzaklaştırıldı. Maalesef ki tesettür artık sadece başta kalıyor ama kalbe inmiyor." şeklinde konuştu.
"Moda israfa, kusursuz görünme çabası ise iç dünyada büyük boşlulara yol açıyor"
Çağımızda iffetli kalmanın, Allah'a teslimiyetle moda rüzgârına karşı durmak çok büyük bir ibadet olduğunu aktaran Aşkın, "Evet, Müslümanlar şık olabilir ama bu şıklık şatafat, gösteriş ve moda ile değil, sadelik, zarafet ve takva ile olmalıdır. Moda kültürü, insanlara, 'beğenilmek, fark edilmek' üzerine bir kimlik sunar. Bu, İslam'ın öğütlediği tevazu ve hayâ anlayışına terstir. Moda sürekli değiştiği için insanlar sürekli yeni kıyafetler, aksesuarlar alma ihtiyacı hisseder. Bu durum ise insanları daima israfa, maddi baskıya ve tatminsizliğe iter. Aynı zamanda sosyal medyada sürekli 'kusursuz görünme' çabası, iç dünyada ise büyük boşlukların oluşmasını yol açmaktadır. Bu durum modanın insanı içten içe çürüten bir sistem haline geldiğini ispatlamaktadır." dedi.
"Fani zahmetlere rızayı İlahi için sabretmek, iki dünyamızı huzur ve bereketle imar edecektir"
Aşkın, "Tesettürün İslâm'a göre olması demek, Kur'an ve sünnete göre olması demektir. Tesettürün şeklini ve mahiyetini Allah ve Resulü belirlemiştir. Müslüman kadınının dikkate alması gereken temel husus da budur. Müslüman kadın, tesettür modası adı altında İslâm'ın kalesi olan tesettürü içten yıkmak isteyen küresel eşkıyaların elinde oyuncak hâline gelmemelidir. Tesettür, kişinin ve toplumun fuhşiyâta, kötülüğe sürüklenmesinin önündeki engeldir. Tesettürdeki temel hedef, kadını şer düşüncelere karşı muhafaza etmektir. Bu açıdan her aile, her konuda olması gerektiği gibi tesettür konusunda da çocuklarına İslâm'ın prensiplerini öğretmelidir. Bugün genç kızlarımıza dizilerdeki aktörler yerine izzetiyle, şerefiyle mücadele eden Müslümanlar model olarak sunulmalıdır. Tesettür bir ibadet, kulluk vazifesi ve salih ameldir. Her türlü ibadette olduğu gibi tesettür konusunda da elbette geçici bazı zorluklar vardır. Ancak bu fani zahmetlere rızayı İlahi için sabretmek, iki dünyamızı huzur ve bereketle imar edecek, sonsuz rahmetlere ulaştıracaktır. Özellikle kavurucu sıcaklarda bu farzın yerine getirilmesinin Allah katındaki karşılığı çok daha fazladır. İşte Müslüman kadının bu konudaki en büyük motivasyonu da budur." diye konuştu. (İLKHA)