Tarih: 30.09.2025 14:03

Üretici, tüccar ve tüketici mutsuz: Hal yasası yeter mi?

Facebook Twitter Linked-in

Hal Yasası’nda yapılması planlanan düzenlemeler, meyve-sebze piyasasında yeniden gündeme geldi. Ankara Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Ceyhan Gündüz, mevcut sistemde üreticiden tüketiciye kadar tüm tarafların memnuniyetsiz olduğunu belirtti. Gündüz, hal dışı ticaretin yaygınlaşmasının kayıt dışılığı artırdığına dikkat çekerek, yeni düzenlemelerin özellikle veri güvenliği ve şeffaflık açısından önemli olacağını vurguladı.

Fiyatların arz-talep dengesi dışında, bazı gruplar tarafından belirlendiğini söyleyen Gündüz,  "Şu anda herkesin bir hal yasası düzenlemesi beklentisi var. Bu düzenlemeyle fiyatların değişeceği ya da ucuzlayacağı yönünde bir algı oluşmuş durumda. Ancak bizim önümüzde zaten mevcut bir hal yasası var. 2010 yılında çıkan, 167 sayfadan oluşan bir yasa bu. Uygulaması biraz zor olan ve 'Hal Kayıt Sistemi' üzerine kurgulanmış bir yasa. Bu yasa üzerinde bazı değişiklikler yapılmak isteniyor, ancak bu değişikliklerin meyve-sebze fiyatlarını doğrudan olumlu ya da olumsuz yönde etkileyeceğini düşünmüyorum. Fakat kayıt altına almayı biraz daha sağlamlaştıracak bazı düzenlemeler geliyor. Örneğin, 'hal dışı tüccarlık' diye adlandırdığımız bir sıfatımız var. Halin dışındaki manav, pazarcı gibi kişiler; üreticiden ürünü alıp, doğrudan tüketiciye ulaştırıyor. Bakanlık bu durumu düzenlemek için yeni bir madde hazırlıyor. Orada bir farklılık olacak. Burada temel sorun şu: Bu kişiler aldıkları ürünü doğru beyan etmiyorlar, makbuz ya da herhangi bir evraka bağlı değiller ve hiçbir kuruma kayıtlı değiller. Şimdi bakanlık bu kişilere izin dahilinde, yani resmi bir belgeyle, tüccarlık yapma hakkı tanıyacak. Bu da kayıt altına almayı ve ürünle ilgili verilerin doğruluğunu artıracak." dedi.

"Türkiye’de meyve ve sebze fiyatları, arz ve talebe göre olması gereklidir"

Açıklamasının devamında Gündüz, şunları aktardı:

"Türkiye’de genel bir beklenti var: 'Hal yasası değişirse fiyatlar da değişir' düşüncesi hâkim. Oysa bu doğru değil. Türkiye’de meyve ve sebze fiyatları, arz ve talebe göre olması gereklidir. Türkiye'de şu an meyve-sebze fiyatları, bazı ürünlerde belirli grupların bir araya gelerek fiyat belirlemesiyle oluşuyor. Bu da rekabet kurallarına aykırı. Mesela yerli muz örneğini vereyim: Türkiye, muz üretiminin yaklaşık yüzde 80’ini kendi karşılıyor. Yerli muz üretimi yapan arkadaşlar akşam toplanıp, 'Yarın ürünü 60 TL'den aşağıya vermiyoruz' diyor. Oysa kanun der ki: Meyve ve sebze fiyatı, maliyet baz alınmadan, pazarda arz ve talebe göre oluşur. Ürün kendi fiyatını kendi belirler. Ama gerçekte ne oluyor? Bin kişilik bir grup çıkıp, 'Yarın muz 60 TL' diyor. O zaman kanunun veya yasanın bir anlamı kalır mı? Bugün Türkiye’de dalında muzu 60 TL’ye veriyorsunuz, ama dünyanın öbür ucundan, Ekvator’dan gelen ve çok kaliteli olan muzu Mersin Limanı’na 28 TL’ye teslim ediyorlar. Biz üretim yapıyoruz, maliyetler düşsün istiyoruz ama düşmüyor. Hal yasasının meyve-sebze fiyatlarını doğrudan olumlu ya da olumsuz etkileyeceğini düşünmüyorum. Bence yapılması gereken şey şu: Toptancı hallerinin daha fazla kullanılması ve ürünlerin bu hallerden geçirilmesidir. Çünkü arz ve talep dengesi, toptancı hallerde daha doğru işliyor. Toptancı halde ürünü ister 10 TL’ye alın, o gün talep yoksa 5 TL’ye satmak zorundasınız. Gerçek fiyat orada oluşuyor. Ama toptancı hallerin dışında yapılan satışlarda bu olmuyor. Çünkü o ürün yok. Ürün o gün fazla mı az mı çok mu? Bunu bilen yok. Sabah üç kişi bir araya gelip 'Bugün bu ürünü şu fiyattan aşağı vermeyeceğiz' dediklerinde, kanun da devre dışı kalmış oluyor."

"Ankara Toptancı Hali, 1984 yılında kurulmuş bir hal"

Gündüz, "Ankara Toptancı Hali için diyebilirim ki, Türkiye’nin son yıllardaki en modern hali olmaya başladı. Çünkü gerçekten Büyükşehir Belediyesi’nin toptancı hal ile ilgili hızlı bir yenileme çalışması ve ciddi destekleri var. Ankara Toptancı Hali, 1984 yılında kurulmuş bir hal. Ancak zaman içinde atıl duruma geçmişti; kullanımı oldukça zordu çünkü o dönemin şartlarına ve araçlarına göre inşa edilmişti. Bugünse araçlar çok büyüdü. Toptancı hallerinin en büyük sıkıntılarından biri trafik sorunu. Bir diğeri ise müşterilerin rahatça gelip alışveriş yapabileceği fiziksel alanların yetersizliği. Bu durum toptancıların işleyişini olumsuz etkiliyor. Eğer toptancı hallerinin fiziki yapıları düzgün olsa, bütün müşteriler rahatlıkla gelir, alışverişini yapar. Bu da fiyatların oluşumunda büyük etki sağlar. Ancak şu anda haller yavaş yavaş sistemin dışına çıkıyor. Öyle ki, hâle bir kez gelen esnaf, ikinci kez gelmek istemiyor. Ankara Toptancı Hali, 1984 yılında kurulduğunda Türkiye’nin merkez hali niteliğindeydi. Ankara’nın çevresindeki bütün iller buradan alışveriş yapardı. Bir tür toplama merkeziydi. Ancak şu anda gelemiyorlar. Neden? Çünkü fiziksel altyapısı artık yetersiz. Buna rağmen, fiyatlar bakımından bakıldığında, Türkiye’nin en ucuz hallerinden biri hâlâ Ankara Toptancı Hali’dir. Gerçek fiyatın oluştuğu bir yerdir. Tüm ürün çeşitleri buraya gelir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın günlük fiyat bültenleri buradan alınan verilere dayanarak oluşturulur. Hatta ihalelere girilen fiyat tespitlerinde de Ankara bülteni esas alınır. Ankara’da meyve-sebze fiyatlarının, üretim bölgelerinden bile düşük olmasının sebeplerinden biri de, Ankara Toptancı Hali’nin işleyişinin diğer hallerden daha iyi olmasıdır. Tabii hâlâ istenilen düzeyde mi? Değil. Bununla alakalı son 1-2 yıl içerisinde yapılan yatırımlarla, toptancı halin üzeri kapanacak, daha modern bir palet sistemi getirilecek. Hammaliye (ham mad taşıma) sistemi, ambar sistemi kaldırılarak farklı daha modern getirilirse daha verim alınacağını düşünüyoruz." ifadelerine yer verdi.  

"Yasayla fiyatlar değişmez"

"Hal yasasıyla ilgili olarak, eğer fiyatlar gerçekten düzene girecek olsaydı, 2010 yılında çıkan 5957 sayılı, 167 sayfadan oluşan bu yasa sonrasında bugün yaşadığımız dengesizlikler olmazdı." diyen Gündüz, "Toptancı hallerini modernleştirmek gerektiğini söyleyenler genellikle meseleyi sadece 'halciler' açısından değerlendiriyor. Oysa konuya daha geniş perspektiften bakmak gerekiyor. Biz işin içinde yaşayanlar olarak, doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz. Yasayla fiyatlar değişmez. Şu anda en büyük sorun, üretim maliyetleridir. Ara maliyetler. Dünya standartlarının çok üzerinde maliyetlerimiz var. Bu durum sürekli göz ardı ediliyor. Toplumda genel bir memnuniyetsizlik var; ancak fiyatların düşmesi ya da yükselmesi herhangi bir yasayla doğrudan ilişkili değildir. Türkiye’de mevcut bir piyasa yapısı vardır ve bana kalırsa daha basitlendirilmesi gerekir. Sadece üretim bölgelerinin kontrol altına alınması ve kaliteli ürün üretilmesidir. Elbette bu bir geçiş süreci olacaktır. 'Fiyatları nasıl dünya seviyelerine çekeceğiz?' sorusu da ayrı bir tartışma konusudur çünkü şu anda birçok ürünümüz dünya fiyatlarının oldukça üzerinde seyrediyor. Tabii bazı ürünlerde de fiyatlarımız dünya ortalamasının altında. Ben, üreticinin maliyetin altında satış yapması durumunda, devletten destek alması gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde üretim yavaş yavaş bitecek. Biz sektör temsilcileri, bakanlıkla sürekli toplantılar yapıyoruz. Sektör temsilcilerinin tek bir amacı var: Sektöre sahip çıkmak. Tarımın ve meyve-sebze üretiminin ayakta kalması artık kritik bir mesele hâline geldi. Türkiye yavaş yavaş ithalata başlıyor." diye konuştu.

"Dünya piyasasında elmanın dalındaki fiyatı 0.50 – 0.70 cent iken, Türkiye’de neredeyse 1.2 dolar civarında"

Türkiye'yi dünya piyasasıyla karşılaştıran Gündüz, "Şu anda dünyanın birçok yerinden ithal ettiğimiz ürünlerin fiyatları bizimkilerden çok daha düşük. Örneğin, dünya piyasasında elmanın dalındaki fiyatı 0.50 – 0.70 cent iken, Türkiye’de neredeyse 1.2 dolar civarında. Öte yandan, patatesin dünya piyasasındaki fiyatı 1.5 dolar seviyesindeyken, Türkiye’de 0.20 sent kadar düşmüş durumda. Bu, ciddi bir dengesizliktir. Bir yandan zarar eden üreticiye destek verilmeli, üretim sürdürülebilir hâle getirilmelidir. Diğer yandan ise, ürününü fahiş fiyatlara satanların önüne geçilmelidir. Demek ki mevcut yasa, bunu düzenleyemiyor. Bu nedenle en azından sektör temsilcileri olarak, üretimde bir taban fiyat belirlenmesini istiyoruz. Taban fiyatın altındaki satışlarda, bakanlık tarafından doğrudan üreticiye destek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu destek, yanlış kişilere gitmemeli. Gerçekten üretim yapan, tarla eken, toprağı işleyen üreticiye ulaşmalı. Toprak desteği alıp da bu parayla başka alanlara yatırım yapanların önüne geçilmeli. Türkiye büyük bir ülke. Üretim potansiyeli her zaman güçlü. Gerçekten bilinçli, tecrübeli ve çalışkan bir üretici tabanımız var. Ancak, yavaş yavaş ithalat yapacağımızın sinyallerini veriyoruz." dedi.

"Her şey dört dörtlük değil; bir yerde bir yanlış var"

Ne üretici, ne tüccar ne de tüketicinin memnun olmadığını dile getiren Gündüz, devamında şunları aktardı:

"Şimdi, eskiden bir ya da iki taraf memnun olurdu, mutlu olurdu. Mesela üretici mutlu olurdu, tüccar mutlu olurdu, marketçi ya da pazarcı mutlu olurdu. En azından taraflardan biri ya da ikisi memnun olurdu. Ama şu anda hiç kimse memnun değil, hiç kimse mutlu değil. Üreticiye soruyorsun, kan ağlıyor. Ankara Toptancı Hali’nde geziyorum, esnaf kan ağlıyor. Aradaki tüccar arkadaşlarımız var, tedarik işi yapıyorlar, resmi kurumlara mal veriyorlar; onlarla konuşuyorum, onlardan da hep şikâyet var. Diğer tarafta marketçilerle toplantı yapıyorum, konuşuyorum; 'Eksi marjla çalışıyoruz' diyorlar. Tüketiciyle pazarda konuşuyoruz; 'Bu fiyatlar el yakıyor, biz ne olacağız?' diyorlar. Yani memnun olan kimse yok. Bir yerde bir yanlış var. Bu yanlışın çözülmesi lazım. Çünkü ortada herkesin hissettiği ama çözemediği bir problem var. Her şey dört dörtlük değil; bir yerde bir yanlış var."

"Öyle bir yasa çıksın istiyoruz ki, hem çok basit olsun hem de her yerde aynı şekilde uygulansın"

Son olarak Gündüz, "Bütün insanların beklediği bir şey var, o da yasayla ilgili. Herkes diyor ki “'Yasa çıkarsa fiyatlar düşer.' Ama bazı kesimler, özellikle halciler, bu yasanın çıkmasını istemiyorlar. Oysa ki böyle bir durum söz konusu değil. Biz yasa ile alakalı bakanlıkla sürekli toplantılar yapıyoruz. Öyle bir yasa çıksın istiyoruz ki, hem çok basit olsun hem de her yerde aynı şekilde uygulansın. İstanbul'da nasıl işliyorsa, Ağrı'da da aynı şekilde işlesin. Türkiye'nin 81 ilinde üretim var. Yasa, bütün Türkiye’yi kapsasın. Fakat bu o kadar zor ki... Ankara’yı geçtikten sonra yasa bitiyor. Kırıkkale’den sonra hiç kimse bilmiyor. Gidin Güneydoğu’ya, Batı Karadeniz’e, Doğu Karadeniz’e, İç Anadolu’nun büyük bir bölümüne... Hiç kimse hal yasasını bilmez, hal yasasına da kimse uymaz. Uyulmayacak ve veriyi yanlış yapacak piyasanın niye peşine düşsün. Daha basitleştirilsin daha anlaşılır ve daha şeffaf olsun diye düşünüyorum. Bu konuda bakanlık da çalışıyor. Genel müdürlerimizle sürekli toplantılar yapıyoruz, şehir şehir geziyoruz. Federasyon başkanımız televizyonlara çıkıyor, konuyu anlatıyor. Ama ortada hâlâ düzelen bir şey yok. Bir yerde bir yanlış var ve kimse bu yanlışı da kimse bulamıyor." diye konuştu. (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —