Modern ve teknolojik çağda, özellikle gençler, maneviyattan uzaklaşarak ahlaki erozyona maruz kalmakta.
Ahlaki erozyon hakkında İLKHA'ya konuşan Mardin İl Vaize Hacer Öncü, ahlaki erozyonun fertlerin ve toplumun ahlak değerlerini yitirmesi demek olduğunu, buna maruz kalanların da zamanla sorumluluk ve ahlaki değerlerini kaybettiğini vurguladı.
Ahlaki erozyonun belirtilerine de değinen Öncü, kültürel değişimlerin yaşanması, modernleşme ve özellikle eğitim sisteminin yetersizliğinin de ahlaki değerlerin eksikliğine yol açabildiğini kaydetti.
Öncü, ahlaki erozyonun anlamına açıklık getirerek, "Ahlaki erozyon, fertlerin ve toplumun ahlak değerlerini yitirmesi anlamına geliyor. Bu erozyona maruz kalan toplumlar ve fertler, saygılarını, sorumluluklarını ve ahlaki değerlerini kaybederler. Bazen zayıflama söz konusu olabilir; fakat çoğunlukla bu değerler tamamen yok olur. Ahlaki erozyon öyle bir şeydir ki, bireyden aileye, aileden topluma, toplumdan da bütün dünyaya halka halka genişleyerek yayılır. Aslında ahlaki erozyona maruz kalabilecek insanları tek bir kategoriye indirgemek doğru değildir. Çünkü çocuklar, gençler, yetişkinler ve hatta yaşlılar bile bu tehdit altında kendilerini hissedebiliyorlar." dedi.
"İnsanlar, ahlaki değerleri aileden sonra en çok okullarda öğrenir"
Ahlaki erozyonun belirtilerine de değinen Öncü, "Ahlaki erozyonun bazı belirtileri vardır. Öncelikle sosyal ve kültürel değişimlerin yaşanması, kentleşmenin yoğunlaşması, teknolojik ilerlemeler ve modernleşme, toplumun sosyal yapısında değişimlere yol açmaktadır. Bu durum, ahlaki belirsizliklere neden olabilmektedir. Yine aile yapısındaki dönüşüm de etkili olmaktadır. Geniş aileden çekirdek aileye geçiş, anne-babanın çalışıyor olması, boşanma oranlarının artışı, aile içi şiddet gibi unsurlar ahlakı olumsuz şekilde etkilemektedir. Bunun yanında eğitim sistemi de önemlidir. İnsanlar, ahlaki değerleri aileden sonra en çok okullarda öğrenir. Eğitim sisteminin yetersizliği, ahlaki değerlerin eksikliğine yol açmaktadır. Diğer bir unsur ise medyanın olumsuz etkileridir. Televizyon, internet ve sosyal medya, fertlerin ahlaki değerlerini doğrudan şekillendirmektedir. Reklamlarla tüketimin yaygınlaştırılması, şiddet içerikli görüntülerin sürekli servis edilmesi, ahlaki değerlerden yoksun içeriklerin yaygınlaştırılması da erozyonu hızlandırmaktadır." şeklinde konuştu.
Öncü, "Belirtilerden en önemlisi ise insanların hayâ duygusunu yitirmesidir. Burada yalnızca utanma duygusundan söz etmiyorum. Çünkü Arapçada utanma kelimesinin karşılığı 'hacel'dir. Hayâ ise bunun çok daha ötesinde, hayatın bizzat kendisidir. Hayâ duygusundan yoksun toplumlar ve fertler erozyona uğrar. Nitekim Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, şöyle buyuruyor: 'Hz. Âdem’den Hz. İsa’ya kadar gelen bütün peygamberlerden bana aktarılan bir söz vardır ki o da şudur: Utanmadıktan sonra istediğini yap.' Bunun anlamı şudur: Eğer utanç, eğer hayâ ortadan kalkmışsa, her şey başınıza gelebilir." ifadelerin aktardı.
"Topluma güven duygusu aşılayacak projeler önemlidir"
Öncü, ahlaki erozyona karşı fert ve toplumun vazifelerine dikkat çekerek, "Her toplumda olduğu gibi, şu an içinde bulunduğumuz toplumda da ahlaki bozulmalar ve erozyonlar görülmektedir. Ancak buna karşı duyarlı olan insanların sayısı da az değildir. Günümüzde sıkça gençlerimizden şikâyet ederiz: 'Televizyonun karşısından, internetin başından kaldıramıyoruz; ellerinde cep telefonu ve tablet var.' Aslında her toplumda bu tür bozulmalar söz konusu olabilir. Bu bize şunu hatırlatır: Toplumsal olarak hepimizin bazı vazifeleri vardır. Bu noktada sadece bireyler değil, kurumlar da sorumluluk üstlenmektedir. Eğitim sistemine yönelik çalışmalar yapılmakta, okullarda ahlak ve değerler eğitimine daha çok yer verilmeye çalışılmaktadır. Sosyal sorumluluk projeleriyle gençler ahlaki içeriklerle buluşturulmakta, kötü mecralardan iyi mecralara yönlendirilmektedir. Medya ve sosyal medya aracılığıyla olumlu içeriklerin yaygınlaştırılması için de çabalar sürmektedir. Fert ve topluma güven duygusu aşılayacak projeler önemlidir. Çünkü insanlar güvenebilecekleri bir ortam bulduklarında kendilerini daha iyi ifade edebilirler. Empatiyi geliştirmek için kitaplar, dergiler, yazılı ve görsel materyaller kullanılabilir. " şeklinde ifade etti.
"Eğer hayâ duygusu fert ve topluma kazandırılabilinirse, fazilet, takva ve şefkat ahlakı da yerleştirilebilir"
İslam dininde hayanın önemine de vurgu yapan Öncü, şu ifadelere yer verdi: "Çocuklara ve gençlere sorumluluk bilinci aşılanmalıdır. Bizim fert ve toplum olarak üzerimize birçok sorumluluk düşmektedir. Bu sorumlulukların başında kaybettiğimiz değerleri yeniden kazandırmak vardır. Merhamet, adalet, hoşgörü, isar gibi ahlaki değerlerin gençlere aktarılması çok güzel sonuçlar verecektir. Eğitim kurumlarında ve sosyal mecralarda, onların anlayabileceği, benimseyebileceği bir formatta sunulması gençler üzerinde olumlu etkiler yapacaktır. Her ne kadar ahlaki bozulma ve erozyon var olsa da, bizim görevimiz bu tehlikelerin farkında olmak, tedbirler almak ve önce kendimizi, sonra da çevremizi tedavi etmeye çalışmaktır. Çünkü ahlaki bozukluk aslında bir hastalıktır. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, 'Her dinin bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı ise hayâdır.' Eğer hayâ duygusunu fert ve topluma kazandırabilirsek, orada saadet, fazilet, takva ve şefkat ahlakını yerleştirebiliriz."(İLKHA)