ABD tarihinin en büyük olaylarından biri olarak kayıtlara geçen 11 Eylül saldırılarının üzerinden 22 yıl geçti.
Dünyanın seyrini değiştiren, Afganistan ve Irak'ın işgaline zemin hazırlayan 11 Eylül 2001'de 4 yolcu uçağı kaçırıldı.
Los Angeles'a giden Amerikan Airlines'a ait yolcu uçağı, yerel saatle 08.46'da İkiz Kuleler'in kuzey yönündeki binasına, United Airlines'a ait kaçırılan diğer bir uçak da ilk saldırıdan 17 dakika sonra güney kulesine çarptı.
Bir diğer uçak ise ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) binasına çarptı.
Kaçırılan son uçak ise Pennsylvania eyaleti kırsalında ABD'ye ait F-16'lar tarafından düşürüldü.
11 Eylül saldırıları sonucu, uçakları kaçıran 19 kişi ile birlikte New York, Washington ve Pennsylvania'da toplam 2 bin 996 kişi öldü.
Büyük Ortadoğu Projesi hayata geçirildi
Ancak saldırıların çok öncesinde dönemin ABD Başkanı George W. Bush, Ortadoğu'yu parçalama planlarını başlatmış ardından ABD Dışişleri Bakanı Condelica Rise, Pentagon'un işgal ve bölme planını Büyük Ortadoğu Projesi adıyla açıklamıştı.
Hedef Ortadoğu'daki 22 ülkenin sınırlarını değiştirmekti.
Planların devreye sokulmasıyla 11 Eylül saldırısını bahane eden ABD yönetimi, dönemin ABD Başkanı George W. Bush'un açıkça söylediği gibi İslam'a yönelik "Haçlı saldırısı" başlatarak İslâm beldelerini, dünyanın gözünün içine baka baka işgal etmeye başladı.
ABD yönetimi, İslâm beldelerini işgal etmek için "Radikal İslâm", "İslami Terör" ve "Terörle Mücadele" adı altında, işgal planlarını sürdürdü. Saldırıdan bir gün sonra el-Kaide lideri Usame Bin Ladin ve kendisine yakın isimler gündeme getirildi, medyada saldırıların failleri olarak gösterildi.
7 Ekim 2001'de işgal başladı
George W. Bush, Usame Bin Ladin'i, Afganistan hükümetinden teslim etmesini istedi.
Afganistan hükümeti bu talebe yanaşmayınca ABD ve İngiltere, Afganistan'ın işgali için 7 Ekim 2001 Pazar günü ilk hava saldırısını düzenledi. Başkent Kabil ve Kandahar havalimanı vuruldu.
Saldırı sonrası açıklama yapan ABD Başkanı Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Blair, süslü yalanlarla işgalci yüzlerini gizlemeye çalıştı.
"Haçlı seferleri"
Eski ABD Başkanı George W. Bush, 11 Eylül saldırılarının ardından, zorba politikalarına karşı çıkması muhtemel ülkeleri "Yeni Haçlı seferleri başlamıştır ya bizimlesiniz ya da onlarla" sözleriyle tehdit etmişti.
Afganistan'ın işgaline; Avustralya, Kanada, Hollanda, İngiltere, Danimarka, Estonya, Almanya, Norveç ve Fransa da destek verdi.
Bunu fırsat bilen ABD, camileri, medreseleri, okulları, özellikle hastaneleri ve pazar yerlerini bombalamaya başladı, masum sivilleri katletti.
Taliban'ın yeniden güç kazanması ve zafere giden süreç
ABD öncülüğündeki koalisyonun ve Kuzey İttifakı'nın saldırıları ile yönetimi bırakmak zorunda kalan Taliban, emperyalizme karşı asıl ve kurumsal mücadelesini yeni dönemde verdi.
Afganistan'ın Sovyetler Birliği işgaline karşı çeşitli mücahit gruplar farklı bölgelerde mücadele ederken ABD işgaline karşı direnişi tek başına Taliban gerçekleştirdi.
1994 yılında Taliban hareketi kurulduktan sonra nasıl hızlı bir şekilde etkin olmuşsa ABD işgaliyle ağır darbe alan Taliban aynı hızda toparlanarak mücadele sahasına geri döndü.
Mayıs 2003'te Taliban hareketi, işgalci ABD'yi Afganistan topraklarından kovmak için savaşa hazır oldukları mesajını verdi. 2004 yılında ise Taliban lideri Molla Muhammed Ömer, ABD'ye ve kuklalarına karşı cihad ilan ettiklerini duyurdu.
İşbirlikçi hükümetin ve ülkede bulunan ABD askerlerinin Afgan halkına karşı olan sert tutumu, ülkede işgalcilere karşı öfkeyi büyütürken Taliban'a olan sempatiyi ise artırdı.
29 Mayıs 2006'da Kabil'de ABD askeri konvoyuna ait bir araç kontrolünü kaybederek on iki sivil araca çarpması sonucu bir kişi öldü ve altı kişi yaralandı. Çevredeki kalabalığın öfkelenmesiyle bütün gün süren ve 20 ölü, 160 yaralıyla sonuçlanan olaylar Afgan halkının ABD'ye olan tepkisinin tipik örneklerinden birini oluşturuyordu.
Taliban mücahitlerinin işgalci ABD'ye karşı artan saldırıları karşısında dönemin ABD Başkanı Barack Obama, 2009 yılında Afganistan'daki işgalci asker sayısını 140 bine çıkardı. İlerleyen süreçte ABD'nin Afganistan'da asker sayısını artırmasının da kendilerine bir fayda sağlamadığı görüldü.
Taliban ile o günkü Afganistan hükümeti arasında müzakere çalışmaları 2011 yılında başlamış ancak herhangi bir mesafe katedilmemişti. 2016 yılında tekrar başlayan müzakerelerde Taliban, Afgan hükümetinden ziyade ABD'den tavizler koparmaya çalışmıştır. Taliban müzakerelerdeki önceliğini işgalci ABD askerlerinin Afganistan topraklarını terk etmesi üzerine yoğunlaştırmıştır.
Obama'dan sonra ABD başkanı seçilen Donald Trump, Taliban ile müzakereleri yoğunlaştırmış nihayetinde Şubat 2020'de Taliban ile ABD arasında bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmaya göre Afganistan'da kalan ABD askerleri tamamen ülkeden çekilecekti.
Taliban ile ABD arasında müzakereler devam ederken geniş halk desteği alan mücahitler, bir bir Afganistan vilayetlerini ele geçiriyordu.
Ocak 2021'de ABD başkanı seçilen Joe Biden da selefi Trump'ın yaptığı anlaşmanın arkasında olduğunu belirterek "Bir kuşak Amerikalıyı daha Afganistan'daki savaşa göndermeyeceğim" demişti.
Afganistan İslam Emirliği yeniden kuruldu
Hem masa da hem de sahada etkili mücadele eden Taliban, Afganistan'ın önemli kentlerini ele geçirdikten sonra 15 Ağustos 2021 tarihinde başkent Kâbil'e girdi.
Taliban'ın başkente girişi ile kukla Cumhurbaşkanı Eşref Gani ülkeyi terk ederek Birleşik Arap Emirlikleri'ne sığındı.
İkinci kez Afganistan İslam Emirliğini ilan eden Taliban büyük mücadele ve bedellerin ardından 20 yıl sonra ABD'nin işgalini sona erdirerek büyük bir zafere imza attı.
170 bini aşkın insan hayatını kaybetti
ABD'nin Afganistan'ı 20 yıllık işgalinde 172 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.
İşgal boyunca ABD de hem askeri hem ekonomik olarak büyük kayıplar verdi.
20 yıllık işgalde 2 bin 448 Amerikan askeri ölürken, ABD için çalışan ve ölen Afganların sayısı da 3 bin 846 olarak kayıtlara geçti.
İşgalci ABD'nin ekonomik kaybı ise yüzlerce milyar dolara vardı.
Yer altı zenginlikleri talan edildi
İşgal boyunca Afganistan'da dünya uyuşturucu trafiğini yönlendirdiği bir sistem kuran ABD, ülkenin yer altı zenginliklerini de talan etti.
ABD'nin Afganistan işgali geride sadece kan ve gözyaşı bırakmadı. İşgal nedeniyle küresel güç rekabeti, ekonomi ve göç olgusunda ciddi dönüşümlere meydana geldi.
Milyonlarca insan mülteci konumuna düştü
Afganistan, Irak ve Orta Doğu bölgesindeki ABD işgalleri nedeniyle milyonlarca kişi kendi vatanlarını terk etmek zorunda kaldı ve bu dünya çapında büyük bir göç krizine neden oldu.
Öte yandan ülkelerin, 11 Eylül'den sonra ortaya çıkan tehdit olgusu nedeniyle savunma sanayine büyük bütçeler ayırması ekonomik dengesizliğe neden oldu ve toplumsal olaylar baş gösterdi.
11 Eylül saldırılarındaki sır perdesi aralanmadı
11 Eylül saldırılarının üzerinden 22 yıl geçti.
Bu saldırılar hâlâ tam anlamıyla aydınlatılabilmiş değil. Ancak saldırılar dünya siyasetinde önemli kırılmalara neden oldu ve İslam dünyasında kapanmaz yaralar açtı.
Ülkeleri harabeye çeviren, yakıp-yıkan, katleden işgalci güçler, İslam dünyasına ağır faturalar ödetti ve hâlâ çevirdikleri oyun ve entrikalar sürüyor.
İşin en acı tarafı ise işgal ve yıkımların tüm masraflarını yine İslam beldelerinin hain yöneticilerinden almış olmaları.
Batı, ekonomik, siyasi ve askeri anlamda giderek etkisini kaybetmeye başladı ancak işbirlikçi bazı körfez ülkelerince sağlanan finansman, emperyalistlerin nüfuzunun devam ettirilmeye çalışıldığını gösteriyor.
İşgal yıl dönümünde ABD Afganistan'dan çekildi
ABD, Afganistan işgalinin 20'nci yıl dönümünde askerlerini çekmeye başladı.
Taliban'ın, 15 Ağustos'ta Afganistan'ın tamamında kontrolü ele geçirmesinin ardından ABD, askerlerinin tamamını ve işgal boyunca kendisi için çalışanların tahliyesini 31 Ağustos 2021'de sona erdirdi.
ABD'nin Afganistan'dan çıkışı dahi 11 Eylül saldırıları gibi hafızalara kazınan olaylara neden oldu.
Kabil Havalimanındaki tahliyeler sırasında masum sivillerin arasında patlatılan bombalar nedeniyle yaklaşık 200 kişi hayatını kaybetti.
Ayrıca uçakların kanadına tutunarak ülkeyi terk etmeye çalışan bazı Afganlar, uçaktan yere çakılarak hayatını kaybetti.
ABD, büyük bir hezimetle ülkeden çıkarken geride 20 yıllık büyük bir yıkım, kan ve gözyaşı bıraktı. (İLKHA)