9879%0,53
34,75% 0,05
36,52% -0,03
2950,65% 0,01
4822,44% -0,35
17 Kasım'da aniden fenalaşması sonucunda İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan 2 yaşındaki Mustafa Zeyd'in ihmal sonucu öldüğünü iddia eden baba Mahmut Muslihan, savcılığa taşıdığı olayın hukuki olarak aydınlatılmasını, ihmale sebep olanların ya
2 Mayıs 2022'de 28 haftalık olarak İstanbul Tıp Fakültesi'nde doğan ve vefatına kadarki tüm sürecin aynı hastanede takip edildiğini hatırlatan Müslihan, 18 Kasım'da vefat eden Mustafa Zeyd ile ilgili ihmal olduğunu söyledi.
Yaşanan olayla ilgili İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek'i telefonla arayarak konu hakkında bilgi edinmek istediğimizde, hasta ile ilgili yeterince ilgilenildiğini, hasta yakınlarının konuyu yargıya taşıma hakkının olduğunu, savcılıktan olayla ilgili bir soruşturma talebi gelmesi halinde ise gerekeni yapacaklarını ifade etti.
"Beyin Cerrahi bir türlü problemin kendileriyle ilgili olduğunu kabul etmiyordu"
Oğlu Mustafa Zeyd'in doğumundan vefatına kadarki süreçte yaşananları İLKHA muhabirine anlatan Gazeteci Mahmut Müslihan, "Mustafa Zeyd, 02.05.2022 tarihinde 28 haftalık olarak İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dünyaya geldi. Doğum sürecinde geçirdiği beyin kanaması sonucu hidrosefali, serebral palsi ve epilepsi hastalıklarıyla hayatına devam etmek zorunda kaldı. Bu sebeple 2022 yılı içinde kendisine şant takıldı ve tıbbi durumu aynı hastane tarafından takip edildi. 12 Kasım 2024 tarihinde ise kusma şikâyeti ve huzursuzluk nedeniyle hastaneye başvurduk. Beyin Cerrahi Servisi beyin omurilik sıvısında bir miktar azalma olduğunu söyleyip şant ayarını değiştirdi. 17.11.2024 Pazar günü saat 19.30 sıralarında şiddetli bir istifra ve huzursuzluk şikayetiyle tekrar Çapa'ya geldik. Çocuk acilden giriş yaptık, muayene edildi. Bilgisayarlı tomografı, ultrason, grafi, kan ve idrar tahlili yapıldı. Beyin Cerrahi'ye istek açıldı, bir doktor gelip gördü ancak elle muayene yapmadan 'bizlik bir durum yok' diyerek ayrıldı. Çocuk acil servisi, belirtilerin şant enfeksiyonu problemi olabileceğini ifade ediyor, Beyin Cerrahi'ye 3 kere istekte bulunuyor fakat Beyin Cerrahi bir türlü problemin kendileriyle ilgili olduğunu kabul etmiyordu." dedi.
Hastaneye kaldırıldığı günün sabahında solunum cihazına bağlandı
Müslihan, "Bizi çocuk cerrahisine sevk ettiler, lavman yapıldı. Cerrahi bir müdahaleyi gerektirecek durumun olmadığı söylendi. Tekrar çocuk acil servisine gitmek zorunda kaldık. Beyin Cerrahi kendisine ait bir sorun olmadığını belirttiği için çocuk acil servisi de akla uygun olmayan ihtimaller üzerinde durdu. Bir yandan da şant enfeksiyonu ihtimaline karşı yüksek dozda antibiyotik verildiği bizlere iletildi. O gece konuşmasından Türk kökenli olmadığını anladığımız bir doktor, 'nöbet ilaçlarını veriyor musunuz? vermediğiniz takdirde nöbetleri başlar' dedi. Nedenini sorduk, 'şanttan şüpheleniyoruz' dedi. Dakikalar ilerledikçe Mustafa Zeyd'in durumu kötüleşiyor, 30-40 saniyede bir ellerini ve ayaklarını var gücüyle ittiriyordu. İş kısa süre aralıklarıyla doktorun odasına gitmemize döndü. Hekimlere bir kere daha, 'şant enfeksiyonu belirtileri mevcut' dememize rağmen kulağından olabileceğini söylediler. Kulağını incelemeye başladılar. Kulağındaki kızarıklık nedeniyle bu şekilde çırpındığını iddia ettiler. Mustafa Zeyd bu sırada kana benzer şekilde kırmızı renkli sıvı kusuyordu. Kan benzeri parçacıkları hekime gösterdiğimizde, 'bu sorun oluşturacak düzeyde değil' denildi. Tekrar çocuk cerrahisi geldi, BT çekildi. Bu sefer de 'gaz var' dediler. Karın masajı yapmamızı istediler. Defalarca 'bu şant enfeksiyonu sorunu olabilir' dememize ve onlar da bu kanaatte olmalarına rağmen sözlerini Beyin Cerrahi Servisi doktorlarına geçiremediler. 18 Kasım sabahına doğru Mustafa Zeyd'in durumu dayanılmaz bir hal aldı. Tekrar radyolojik çekimler yapıldı ve nefes almasını sağlamak için daha fazla destek sağlayan solunum cihazına bağlandı." diye konuştu.
Sabah olduğunda çocuğu Mustafa Zeyd'in çırpınmaya devam ettiğini ve bunun üzerine hastanenin dekanı Prof. Dr. Tufan Tüfek'i arayarak durumu izah ettiğini belirten Müslihan, dekanın 30 dakika sonra kendisine SMS atarak, 'bu hastaya beyin cerrahi tarafından dün gece itibariyle birkaç kez bakılmış, şu an vaka toplantısında çocuğun durumunu konuşuyorlarmış' dediğini hatırlattı.
"Bir anda sessizliğe bürüne ve ağzından köpükler çıkan Mustafa Zeyd acil ameliyata alındı"
Mustafa Zeyd'in saatler süren çırpınışlarına rağmen Beyin Cerrahisi bölümünden doktorların yalnızca 1-2 defa kontrole geldiklerini ve hastayı kendi bölümlerine kabul etmediklerini vurgulayan Müslihan, "18 Kasım 2024 Saat 11-11.30 civarıydı. İstenilen müdahale hala yapılamamıştı ve Mustafa Zeyd inlemekteydi. 15-16 saat civarında aralıksız ağlaması sürmekteydi. Yüzü gözü şişmiş, dudakları çatlamıştı. Verilen ağrı kesici ve antibiyotiklerin işe yaramadığı görülüyordu. Zira Mustafa Zeyd'in ağlaması daha da şiddetleniyor, nefesi kesiliyordu. Son çare olarak, 'çocuğu başka hastaneye sevk edin buradan çıkaracağız' diye belirttik. Çocuğu sevke yanaşmadılar ve ilerleyen zaman diliminde Beyin Cerrahisi Servisinden bir personel geldi ve 'bizlik bir durum yok ama daha iyi gözlemek amacıyla Prof. Dr. Pulat Akın Sabancı sizi misafir edelim' dedi. Ambulans geldi, nabız ve solunum desteği ile Beyin Cerrahi yeni binaya sevk edildi. Yatağa geçtik, personel ciddi vaka olarak görülen Mustafa Zeyd'e solunum cihazını ve kalp ritmini ölçen cihazı takmıyordu. Solunum maskesi ve ritim cihazı için defalarca gidip konuştuk. Bu ısrarımız neticesinde zorlamayla taktılar. Akabinde Beyin Cerrahisi Servisinde görevli Araştırma Görevlisi Dr. Cafer İkbal Gülsever adlı personel geldi. Çocuğun durumu kötü müdahale edin dememize rağmen rahat tavırlarıyla, 'böyle yapacaksanız dışarı çıkın aksi halde çıkarttırırız' dedi. Bu esnada Mustafa Zeyd sessizliğe büründü. Biz uykuya daldığını sandık ve rahatladığını düşündük ancak aniden ağzından köpükler geldi, vücudu soğudu ve artık hiçbir tepki vermez oldu. Bu sırada başında bulunan Dr. Cafer İkbal Gülsever bizi dışarı çıkardı. Çocuk acile bir türlü gelmeyen Beyin Cerrahi ekibi odaya doldu. Acil müdahale ediliyordu. Biz ise kapıdaydık. Entübe edip, tekrar BT çekimine götürdüklerini söylediler. Sonrasında kendimizi ameliyathane kapısında bulduk." şeklinde konuştu.
Yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı
Müslihan, "Personel BT'de sıvı birikmesi olduğunu söylüyor ve bizden form imzalamamızı istiyordu. Ne olduğunu bilmediğimiz evrakları okumadan alelacele imzaladık zira tedavinin buna bağlı olduğu söyleniyordu. Defalarca BT çekildi, bu kadar kısa sürede nasıl olur da böylesine bir gelişme yaşanır? diye sorduk. Bunun hukuki boyutlarının olacağını ifade ettik. Bu ifadelerimiz, ameliyathanede Pulat Akın Sabancı'ya iletilmiş olmalı ki, ameliyathane kapısına gelip 'çocuğun durumu kritik, isterseniz BT'leri inceleyelim, size gösterelim' dedi. Biz de 'çocuğu bu halde bırakmayız, ameliyat sonlansın daha sonra konuşacağız' dedik. O ana kadar yapılmayan müdahale, Mustafa Zeyd'in ağzından köpükler çıktıktan sonra yapıldı. Ameliyat süreci başlamıştı. Saat 13.00'ten sonra kafasının arka bölümündeki şantın bozulduğunu ve müdahale edildiğini aktardılar. Beyin Cerrahi Servisi doktorları ve ekibi, Mustafa Zeyd'in hastane sürecinde kafasının arkasındaki şantı hiç elle muayene etmemişti. Radyolojik verilerde problem oluşturmayan sıvı, neşteri vurunca fışkırmıştı. Bu ifade Beyin Cerrahi Servisi personeline ait. Mustafa Zeyd'in kalp ritminin düştüğü, kalp masajı başlandığı açıklandı. Daha sonra ise anestezi hekimi geldi ve 'durumu kritik yoğun bakıma aldık' dedi. Biraz geçtikten sonra yine kalbinin durduğu, tekrar kalp masajına başlandığı ve adrenalin verildiği söylendi. Kısa bir süre sonra ise Prof. Dr. Pulat Akın Sabancı, yapılan müdahalelere rağmen Mustafa Zeyd'in kurtarılamadığını söyleyerek ayrıldı. Çocuğun ölüm raporunda 'doğal ölüm' yazıyordu." dedi.
"Olay bağımsız bir heyet tarafından araştırılmalı"
Yaşanan olayı yargıya taşıdıklarını ancak bu süreçte yaptığı araştırma sonucunda bu tür vakaların yalnızca hastane yönetimi tarafından uygun görülmesi halinde yine hastanenin içerisinde görevli personel tarafından araştırıldığını belirten Müslihan, söz konusu olayın hastane çalışanları tarafından değil bağımsız bir heyet tarafından incelenmesinin daha doğru olacağını, aksi halde olayın üstünün rahatlıkla kapatılabileceğini ifade etti. (İLKHA)