9593,13%-0,69
34,63% 0,23
36,56% 0,73
2928,83% 0,39
4879,21% -1,44
75 bin çiftçi 213 organik ürün
Koronavirüs pandemisi öncesinde dünyada gıda tüketiminde yeni trendler yükselmeye başlarken, pandemiyle birlikte geçişler çok hızlandı. Sağlıklı beslenmeye temel oluşturan tarım ürünlerine talep artarken, ülkelerin tarım politikaları da gelecek yıllarda bu yönde gelişeceğe benziyor. Daha fazla taze sebze meyve ve bakliyat ihtiyacı geçen bir yılda kendini göstermiş oldu.
Peki tüm dünyada gıda fiyatları yükselirken, ülkeler gıda stoklamaya giderken tüketici ‘daha fazla ödemeyi’ bile göze aldığı ‘organik ürüne’ gerçekten ulaşabiliyor mu? Türkiye’nin organik tarımda ulaştığı pazarı ve politikasını yazı dizimizle derledik. Yanı sıra organik gıda üreticilerinin durumu, sorun ve çözüm önerileri ile tüketicinin ‘yanıltılmadan’ organik ürüne erişiminin kolaylıklarını da ele aldık. İlgili kurum kuruluşlar ve uzmanlarından Türkiye’nin organik yolculuğunu birlikte takip edelim...
FIRSATÇILIK GÖRÜLDÜ
Yükselen gıda fiyatlarıyla birlikte, bunu fırsat bilenler bir de ‘organik’ üretimin arkasına sığınarak, bir taraftan gerçekten organik üretim yapanların oluşturmak istediği güven duygusuna büyük zarar verirken, diğer taraftan ise hak etmeyen ürünlere tüketicinin daha fazla para ödemesine neden oluyor. Sokakta satılan her süt, köyden gelen her yumurta, bahçeden gelen her elma organik mi?
Uzmanlar, dünyanın güçlü üretici ülkelerinden Türkiye’nin organik tarım konusunda belirlediği esasları, izlenebilirlik açısından en iyi seviyede değerlendiriyor. Yani tüm kurallarına göre organik üretim yapan, sertifikasını alan ve logosunu kullanan üreticileri gönül rahatlığı ile tercih edebilirsiniz. Ancak nereden geldiği belli olmayan, kimi zaman samana bulanan, ‘İstanbul’un yakınındaki köyde üretildi’ denilen ‘köy yumurta’larının, yol kenarında, adresi bile belirtilmeyen şirketlerin açtığı online kanallardan satılan ‘Ayvalık zeytinyağı’nın peşinden gitmeden durup düşünmekte fayda var.
ORGANİK ÜRÜN NASIL ANLAŞILIR?
Bir ürünün organik ürün olduğu öncelikle sertifikasından, etiket bilgilerinden ve organik ürün logosundan anlaşılıyor. Organik ürün logosunun yanında ayrıca etiket bilgileri içinde yer alması gereken yetkili kontrol ve sertifikasyon kuruluşu logosu ve adı, ilgili ürüne ilişkin ürün sertifikası ya da müteşebbis sertifikası numarası gibi bilgiler ürüne ilişkin geriye dönük izlenebilirlik sağlıyor. Organik ürünlerin etiket ve logoları yalnızca organik ürünler için kullanılabiliyor. Organik olmayan bir ürünün etiket ve ambalaj tasarımı organik ürün etiket ve ambalaj tasarımını çağrıştıracak nitelikte ve benzerlikte olamaz.
Üreticiler, yetkilendirilmiş kuruluş kontrolünde çalışmak zorunda iken, üreticinin ilgili mevzuata aykırı faaliyette bulunması durumunda 5262 Sayılı Organik Tarım Kanunu’na göre idari para cezası uygulanıyor. Yönetmelik hükümlerini ihlal eden üreticinin ihlale kasıtlı olarak devam ettiğinin tespiti halinde, organik üretim yapma faaliyetinden beş yıl süre ile men edilebiliyor.
TÜKETİCİ BİLDİREBİLİR
Organik tarım faaliyetinde bulunan üreticiler yetkilendirilmiş kuruluşlarca yılda en az bir defa denetlenirken, ayrıca İl Müdürlükleri tarafından da denetime tabi tutuluyor. Bununla birlikte organik ürünlerden risk esaslı numune alınarak akredite laboratuvarlarda analiz ediliyor. Yetkilendirilmiş kuruluşların denetimleri ise Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından yapılıyor.
Ürünün organik olup olmadığından şüphe duyulduğunda ise ürüne ait etiket bilgileri ve sertifika numarası ile Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki en yakın İl veya İlçe Müdürlüğüne ve Alo 174 Gıda Hattına tüketiciler bildirimde bulunabilir.
1.6 MİLYAR TL DESTEK ÖDEMESİ
Organik tarım destekleme (OTD) ödemesi, bu alanda çiftçilere önemli bir teşvik olurken üreticilerin destekler, pazara erişimin daha kolay sağlanması ve maliyet azaltıcı teşvik talepleri de var. Kasım sonunda yayımlanan ‘Bitkisel Üretime Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ’ kapsamında organik üreticilere verilen destek birim fiyatları dekar başına kategorilere göre 100 liraya kadar çıkarıldı. Ayrıca hem üretici, hem tüketici, hem de sektörün kazanmasını hedefleyen, ulusal ve uluslararası pazarlarda tüketici ve perakendecilerle buluşmayı sağlayacak ve önemli bir ticaret hacmi oluşturacak olan Dijital Tarım Pazarı’na (DİTAP) kayıtlı olan organik tarım üreticileri ilave olarak destek alabilecek.
İNDİRİMLİ KREDİ
2006 yılından günümüze, organik üretim yapan üreticilere toplam 1.6 milyar lira organik destekleme ödemesi yapıldığı belirtilirken, organik tarım desteklemelerinden yararlanan üreticiler aynı zamanda mazot-gübre, alan bazlı tarımsal destekler, fark ödemesi destekleri, hayvancılık destekleri, diğer tarımsal amaçlı desteklemeler ve kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi programlarından da faydalanabiliyor. Ayrıca organik tarım yapan üreticiler, Ziraat Bankası veya Tarım Kredi Kooperatifleri’nden kullanacakları tarımsal kredilerde, cari faiz oranında yüzde 50 indirimli işletme ve yatırım kredisi desteğinden de yararlanabiliyor.
İHRACAT İÇİN BAŞLADI
Organik tarım, tüm girdilerden ürünün yetiştiği alana kadar insan, hayvan, çevre sağlığını koruyan ve bunu esas alan üretim şekilleriyle gerçekleştirilirken, ekolojik tarım olarak da anılabiliyor. Türkiye’de bu üretimi yapanlar, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın internet sitesinde de yer alan yetkili kuruluşlar tarafından düzenli olarak denetlenip takibi sağlanıyor. Organik tarım faaliyetinde bulunan üreticilerin kontrol ve sertifikasyon hizmetlerini yapmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan çalışma yetkisi almış olan 38 adet kontrol ve sertifikasyon kuruluşu bulunuyor. Konuya ilişkin esaslar ise 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’te belirtiliyor.
2 MİLYON TON ÜRETİM
Türkiye’de organik tarımın 1980’li yılların sonuna, geleneksel ürünlere dair ihracat talebine dayanıyor. Ardından 1994 yılında ilk organik tarım mevzuatı yayımlanırken, 2004 yılında ise ilgili kanun çıkarılıyor. Avrupa Birliği’nin organik tarım mevzuatını referans alınarak hazırlanan esaslar, yine buna paralel olarak geliştiriliyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nden edinilen bilgilere göre, Türkiye’de 2002 yılında 150 olan organik ürün sayısı 2019 yılında 213’e, 12 bin 428 olan çiftçi sayısı 74 bin 545’e, 89 bin 827 hektar olan toplam üretim alanı 545 bin 870 hektara, 310 bin 125 ton olan üretim miktarı 2 milyon 30 bin tona ulaştı. Bu sayede Türkiye, organik üretici sayısında dünyada altıncı, Avrupa Birliği’nde ise ilk sırada yer alıyor. Toplam tarım alanları içerisinde yüzde 2 olan organik tarımın payının 2023 yılına kadar yüzde 3’e çıkartılması hedefleniyor.