İsmail Heniye'nin şehadetinin ardından HAMAS'ın Siyasi Büro Başkanlığı'na seçilen Yahya Sinvar'ın siyonist işgalciler tarafından şehid edilmesinin ardından Adıyaman Kahta'da, gıyabi cenaze namazı kılındı.
Yüzüncüyıl Parkı'nda ilçe Müftüsü tarafından kılınan gıyabi cenaze namazının ardından, basın açıklaması yapıldı.
Kahta'daki STK'lar tarafından düzenlenen basın açıklamasını STK'lar adına Esat Aktanbaş okudu.
Aktabaş, 'Allah yolunda öldürülmüş olanlara ölüler demeyin bilakis onlar diridirler ama siz bilemezsiniz." Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!' ayetini okuyup Gazze halkının mücadelesinin sonunun Cennet olacağına vurgu yaptı.
"Doğduğu toprakların kaderi Yahya Sinvar'ın da kaderi oldu"
Aktanbaş, açıklamasında, "Yüzyılın büyük komutanlarından Yahya Sinvar şehadete yükseldi. Bir kahraman daha canından aziz bildiği davası için toprağa düştü. Şehadet mertebesine asil bir şahsiyet daha katıldı. Şeyh Ahmet Yasin, Abdulaziz Rantisi, İsmail Haniyye gibi o da şerefli bir isim bıraktı geride. Doğduğu toprakların kaderi Yahya Sinvar'ın da kaderi oldu. Bütün acıların, zulümlerin, insanlık dışı her muamelenin yaşandığı direnişin tam kalbinde bir ömür sürdü. Zindanlar sürgünler asla yıldırmadı onu. Suikast dedikleri karşısında en ufak bir korku hissetmedi. Yıkıntılar arasında bir koltuğa oturduğunda ayak ayak üstüne atarak sergilediği oturuş sadece bir fotoğraf karesi için değildi, o dünyaya verilen bir mesajdı. Korkusuzluğun, direnişin, şehadet aşkının ifadesiydi. O fotoğraf karesi direniş tarihinin en anlamlı, en hikmeti karesiydi basiret sahipleri için." dedi.
"Kâfirlerin kalbine korku salmanın ustasıydı"
"Şehid Yahya Sinvar müminlere umut olmanın, kâfirlerin kalbine korku salmanın ustasıydı, üstadı idi direniş cephesinin." diyen Aktanbaş şöyle devam etti:
"İçinde yaşadığı coğrafyadaki Batı uşağı bazı yöneticiler gibi güçten yana değil Haktan yana oldu daima. Küresel zalimlerle, insanlık düşmanı siyonistlerle aslanlar gibi mücadele etti. Düşmanın gelişmiş silahlarına, yıkıcı toplarına son model tanklarına boyun eğmedi. Son nefesine kadar terk etmedi Cihad meydanını. Bedir'de. Uhud'da, Hendek'te şehit düşenler hangi gaye ile cenge katılmışsa aynı idealle çarpıştı.Asaletin cesaretin ne demek olduğunu bu bir çağın insanına gösterdi. İsterse savaşı en güvenli yerde yürütebilirdi. Ancak o en önde savaşmayı tercih etti. Başı dik alnı açık bir şekilde yaşamanın ne demek olduğunu öğretti ümmete. Sadece yaşamı ile değil ölümüyle de öğretmenlik yaptı bizlere. Tam anlamıyla inanmış imanla dolu bir yüreğin sahibiydi. Onun varlığı hem direnişin hem de teslimiyetin en güzel örneğiydi. İnsan yaşayacaksa böyle şerefli bir hayat yaşamalı böyle şereflice ölmeliydi."
"Şehadet makamını kazandıran bir mücadele"
Şehit Yahya Sinvar'ın kutlu davası uğruna kanının son damlasına kadar savaşmanın ne demek olduğunu herkese gösterdiğine değinen Aktanbaş, "Parçalanan koluna aldırış etmeden cihadını sürdürdü son nefesine kadar. Bu bir film sahnesi değildi. Bu bedeli ödenmiş hayatın ta kendisi idi. Şehadet makamını kazandıran bir mücadele. "De ki benim hayatım ibadetim ve ölümüm âlemlerin sahibi Allah içindir." ayetini tam yaşadı. Direnişin sembolü oldu ümmetin evlatlarına. Haysiyet dolu bir miras bıraktı. Yaşayanlar görecektir, onu öldürenler kıyamete dek lanetlenirken şanlı, izzet ve şeref sahibi şehidimiz rahmetle ve hürmetle anılacaktır. İslam'ın aydınlattığı gönüllerde aziz ismi ilelebet yaşayacaktır. Ümmetin asil evlatları eğilmeden bükülmeden Filistin özgür oluncaya kadar yürüyüşlerini sürdürecektir. Gün gelecek kadın çocuk yaşlı demeden insanlığı öldüren lanetli toplum da ölümü tadacaktır." ifadelerini kullandı.
Aktanbaş son olarak, "Duamız arkasına saklanacakları ağaçların ve taşların haberi ilk verdiklerinden olmaktır. 'Dinim ve vatanım için ölmekten korkmuyorum.' diyerek ölüme meydan okuyan büyük komutan Yahya Sinvar'ın şehadetini tebrik ediyor, şanlı mücadelesini verenleri büyük bir mahcubiyet ve saygıyla selamlıyorum." şeklide konuştu. (İLKHA)