10892,95%-1,71
41,68% 0,20
48,96% 0,22
5208,87% 1,00
8581,54% 0,73
İngilizce ifadesiyle Abraham olan İbrahim Anlaşmaları, israil ile Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve diğer çeşitli Arap ülkeleri arasında 15 Eylül 2020'de imzalanan, Arap-israil normalleşmesine ilişkin ikili anlaşmalardır. ABD'nin aracılık ettiği, 13 Ağustos 2020 tarihli ilk duyuru yalnızca israil ve BAE ile ilgiliydi.
2020'de yapılan Abraham Anlaşmaları hakkında konuşan Akademisyen Ahmet Ceylan, İLKHA mikrofonuna önemli değerlendirmelerde bulundu.
Ceylan, yapılan anlaşmaların ümmetin birliğini bozmayı hedeflediğine dikkat çekerek, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonun yapılması ve işgal rejimin Gazze'deki saldırılarını arttırmasıyla anlaşmalarının askıya alındığını belirtti.
Bu anlaşmaların arkasında Amerika'nın olduğunu ifade eden Ceylan, Amerika'nın işgal rejimine meşrutiyet kazandırma yolunda yeniden ilerleyeceğini aktardı.
Yapılan anlaşmaların İslam coğrafyasının böğrüne bir hançer gibi saplanan işgal rejimine meşrutiyet kazandırma anlaşması olduğunu aktaran Ceylan, "İbrahim ya da İngilizce ifadesiyle Abraham Anlaşmaları israilin İslam coğrafyasının böğrüne bir hançer gibi saplanan israile meşrutiyet kazandırma anlaşmasıdır. Bu anlaşmalar üzerinden israilin tanınması taraf olan ülkelerle israil arasında normalleşme sağlanması, ticaret yapılması, politik ilişkiler kurulması ve israile bölgede meşru bir devlet olarak zemin oluşturması açısından yapılan anlaşmalardır. Bu anlaşmaların arkasında Amerika vardır. İşin aslına bakıldığında görünürde israil ile olan bütün işlerin arkasında Amerika vardır. Amerika ve israil birbirlerinin ruh ikizleridir. Bu anlaşma, bütünüyle gayri meşru bir terör rejimi olan, insanlık tarihi boyunca akla hayale gelmedik en büyük işkenceleri, katliamları yapan siyonist terörist devlete meşruiyet kazandırma anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın kökenleri var." şeklinde konuştu.
"Bu anlaşmaların mimarı Trump'ın başdanışmanı ve damadı olan Kushner'dir"
İşgal rejiminin Gazze'deki saldırılarını artırması ve Arap liderlerinin kendi kamuoylarından çekinmesinden dolayı anlaşmaların askıya alındığını belirten Ceylan, "En son 2020'de BAE, Bahreyn, Umman, Fas, Somali ve Sudan dahil edilerek genişletilmesi planlanan bir anlaşmaydı. Ancak HAMAS'ın Aksa Tufanı hareketinden sonra ve israilin bölgedeki haddini aşan saldırıları yüzünden bu ülkeler bu anlaşmaları askıya aldılar. Trump'ın en son Mayıs 2025'te Orta Doğu'ya yaptığı ziyaretlerde yine buna meşruiyet kazandırma arayışları vardı. Bunun mimarı Trump'ın başdanışmanı ve damadı olan Jared Corey Kushner'dir. Perde arkasında bütün işleri o yürütüyor. Sonuç itibariyle sözlü de olsa Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Bahreyn ve Umman'dan şifahi olarak bu anlaşmaya yönelik olumlu bazı taahhütler alındı. Ancak israilin bu sınır tanımaz saldırganlığı yüzünden bu ülkeler kendi kamuoylarından da çekindikleri için askıya aldılar. Hatta bu ülkelerin İslam coğrafyasının kamuoyundan daha çok dünyada israile karşı oluşan büyük bir antipati var. Bu anitipatiden çekindikleri için de şimdilik bu anlaşmaları kağıt üzerinde ya da kamuoyuna açık bir şekilde deklare ederek yapamıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Filistin'e en önemli desteği vermesi gereken ülkeler, israile meşruiyet kazandırma yolunda ilerliyorlar"
Anlaşmaların yürürlüğe girmesi durumunda, İslam coğrafyasının kendi içinde parçalara ayrılarak bölüneceğine işaret eden Ceylan, "Kushner'in çabaları bu yönde devam ediyor. Bölgede İslam coğrafyasında hiçbir tarafı meşru olmayan bu rejime meşrutiyet kazandırma anlaşmasıdır. Bu, İslam coğrafyasındaki birliği bozmaktadır. Türkiye gibi Pakistan gibi veya Filistin'e en yakın, en önemli desteği vermesi gereken ülkeler, israile meşruiyet kazandırma yolunda ilerliyorlar. Bu da diğer devletlerin azmini, şevkini ve cesaretini kırmaktadır. Bu sebeple İslam coğrafyasında görüş ayrılıklarının ortaya çıkmasına, birbirlerini suçlamaya kadar giden parçalanmalara, bölünmelere sebep olmaktadır. Bunun arkasından elbette ki Amerika, siyonist sermayenin gücü, dünyayı bir ahtapot gibi sarmış olan küresel siyonist iktidarın baskısı vardır, halkı Müslüman olan devlet yöneticilerinin de birbirlerine karşı olan güvensizlikleri vardır. Bütün bunlar, İslam coğrafyasında parçalanmalara, bölünmelere, birbirlerini hain ilan etmelerine sebep olmaktadır." şeklinde ifade etti.
Ceylan, "İşgal rejiminin şu anda Gazze ile ilgili operasyonları biterse belki 6 ay belki 3 yıl sonra bu olaylar unutulduktan sonra yine Amerika israile meşrutiyet kazandırma peşine düşecek." dedi.
Çin faktörüne de değinen Ceylan şu ifadeleri kullandı:
"Malum bir de Çin faktörü vardır. Çok yakın zamana kadar İran ile Körfez ülkeleri arasında çok ciddi bir sürtüşmeler vardı. Çin faktörü araya girdi, özellikle sürekli Arabistan, BAE ve İran arasında bu ülkeleri barıştırmak için bir mekik diplomasisi uyguladı. İranlı ve Suudi Arabistanlı yetkililer hem İran'da hem Suudi Arabistan'da birkaç kere bir araya geldi. O eski düşmanlıkları kalmadı, bu sevindirici bir durum. Ancak garip olan bu arayı bulmayı niye Çin yaptı? Niye Türkiye veya Pakistan yapmıyor?"
"Trump'ın hoşuna gitmeyecek durumlardan kaçınan ülkeler arasında Türkiye ve Pakistan da dâhildir"
Halkı Müslüman olan devlet yöneticilerinin Trump'ın hoşuna gitmeyecek durumlardan kaçındıklarının malum olduğunu vurgulayan Ceylan, "Burada devletler birbirlerini suçluyorlar. Her birinin kendine göre haklı/haksız gerekçeleri vardır. Şu anda bu devletlerin İbrahim Anlaşmasına yakın olduklarını söyleyemeyiz. Ancak bir Trump faktörü vardır. Trump, pimi çekilmiş bir bomba gibidir, kimse elinde patlamasını istemiyor, bundan çekiniyor. Dolayısıyla Trump hangi İslam ülkesiyle iletişime geçerse o ülke yöneticileri sözde de olsa Trump'ın hoşuna gidecek şeyler söyleme ihtiyacı duyuyorlar. Trump'ın da egosu buna çok müsait, çok narsist biri. Trump'ın halkı Müslüman olan devlet yöneticilerinin diyaloglarına baktığımız zaman maalesef Trump'ın hoşuna gitmeyecek, onu kızdıracak durumlardan kaçındıklarını görüyoruz. Buna Türkiye de, Pakistan da dâhildir. Hatta İran'ın bile böyle bir durumu vardı. Doğrudan Amerika ile karşı karşıya gelmeme konusunda İranlı yöneticilerinin kelimelerini titizlikle seçtiklerini görüyoruz. Rabbim inşallah bir çıkış kapısı gösterir. Dünyada çok kutupluluk gelişir, bu çok kutupluluk içerisinde umarım ki İslam coğrafyası bir denge unsuru olur. O zaman belki bu saldırılardan daha az etkilenir. Umarım İslam coğrafyası da dünyada herkesin tokat attığı bir coğrafya olmaktan çıkar. Maalesef hakikat budur. İnşallah bu İbrahim Anlaşmaları kadük kalır." ifadelerini kaydetti. (İLKHA)