Namazın sabra kaynaklık etmesinin, denizleri besleyen ırmaklar gibi ifade edildiğini belirten Dr. Sertaç Tekdal, Gazze'deki direnişte gösterilen sabrın da namazın gerçek manada ikame edilmesiyle oluştuğunu vurguladı.
Kur'an Nesli Platformu tarafından düzenlenen “Hayat Namazla Güzeldir” temalı 6. Namaz Çalıştayı Şanlıurfa’da yapıldı.
Çalıştay, Recep Tayyip Erdoğan Gençlik ve Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.
Program Mikail Ercan Hoca'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Sinevizyon gösteriminin ardından İl Müftüsü Ramazan Tolan ile Kur'an Nesli Platformu Sözcüsü Mehmet Emin Sütçü, birer selamlama konuşması yaptı.
Sabah gerçekleştirilen birinci oturumun ardından öğleden sonra ikinci oturum gerçekleştirildi. İkinci oturumda son olarak Akademisyen Dr. Sertaç Tekdal, konuştu.
Dr. Sertaç Tekdal, konuşmasında namaz ve mücadele ruhunu Gazze üzerinden anlattı, Müslüman şahsiyetlerin namazla ilgili sözlerine atıfta bulundu.
Gazze'de enkaz halindeki bir binada orta yaşlı birini çıkartmaya çalıştıklarında o şahsın, o zor duruma rağmen namaza durduğunu gösteren görüntülerin olduğunu hatırlatan Tekdal, "İşte onu izlediğiniz zaman hakikaten namaz ve mücadele, namaz ve direniş ruhunun nasıl birlikte olduğunu çok net görebiliyorsunuz." dedi.
28 Şubat sürecinden sonra bir hafta kadar bir gözaltı sürecini yaşadığını anlatan Tekdal, "Bu süreç içerisinde dört gözle kapıların açılmasını ve bizi abdeste, namaza götürmelerini bekliyoruz. Bu doğal olarak gelişen bir şey. Özel olarak bunun yapma gayretinde değildik. Doğal olarak cereyan eden bir olay oldu." ifadelerini kullandı.
"Bir yandan sabırla bir direniş ama aynı şekilde namazla Allahtan yardım talebi var"
Tekdal, "İşte orada yaşadığınız bazı olaylar aslında sizlere ayet-i kerimelerin ne anlama geldiğini ifade ediyor: 'Ey iman edenler, Allah'tan sabır ve namazla yardım dileyin. Allah sabredenlerle beraberdir.' buyruluyor. İşte siz bir yandan o halinize sabretme ve ama o sabrı gerçekleştirmek için namaza ihtiyaç duyduğunuzu doğal olarak görüyorsunuz. Bu ayet-i kerimenin Bedir savaşı öncesinde nazil olduğu rivayet edilir. Bu süreçten önce gerçekleşecek çetin bir sürece hazırlık olduğu belirtilir. Yaşanan çetin süreç içinde nasıl tavır alınacak bunun bir ön hazırlığı olarak düşünebilir. Bu sürece giderken bir yandan sabırla bir direniş ama aynı şekilde namazla Allahtan yardım talebi var." diye konuştu.
Tekdal, "Bir yandan gayret çaba, ondan sonra namazla rabbe yöneliş ve ikisiyle birlikte Allah'tan bir yardım talebi… 'Siz, Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar' diye buyuruyor rabbimiz." ifadelerini kullandı.
Bugün Gazze'de bu mücadelenin aynen yaşandığını vurgulayan Tekdal, "Bu süreçte çok dile geldi. Gazze'de Kassam Tugayları'nın roketleri olan Yasin 105 roketleri geldi. Çok ilkel şartlarda yaptıkları roketler. Fakat bu roketleri imal etmek adına tüm şartları ve zorlukları aşarak, tüm imkanları seferber ederek bunu imal ettiler; bir yandan direniş ve bir yandan da Allah'tan yardım talebi var." dedi.
Tekdal, şöyle devam etti:
"Mahmut El Rantisi isimli Gazzeli bir akademisyen var. Ona soruyorlar. Bu büyük direniş verilirken Kassam Tugaylarının HAMAS üyelerini bu eğitimden geçtiğini düşünebiliriz. Peki, halk bu sabrı ve dirayeti nasıl gösteriyor, diye soruyorlar.
Rantisi bunun üzerine; Gazze tamamen Kur'an'dan beslenen bir halktır. Binlerce hafızı var. Kendi kaynanası da o hafızları yetiştirenlerden biri. Geçen yaz dönemi onların evine gelmiş, kızı Gazze'de evlendiği halde kızının düğününe gitmemiş, çünkü hem kızına ve hem damadına güveniyor. Büyük mücadele içerisinde olanlar bu meseleleri aslında büyütmüyorlar. Bizim için bu bir derstir. Düğünleri aylarca uzatanlar var."
Gazze'de bir yandan direnişin bir yandan da namaz, kıyam ve secde halinin olduğunu belirten Tekdal, "Onları besleyen bunlar. Yasin 105 roketini yaparken de evet duada, namazda ve münacaat içindedirler ve ellerinden geleni sergiliyorlar. Bu roketlerle Allah'ın inayetiyle 'siz vurmadınız Allah vurdu' ayeti mucibince o roketler hedeflerine vardı." diye konuştu.
Namazın sabra kaynaklık etmesinin, denizleri besleyen ırmaklar gibi ifade edildiğini belirten Tekdal, Hazreti Muhammed'in bir zorlukla karşılaştığında hemen namaza durduğunu aktardı.
"Sabır; zorluk anında moral ve destek gücüdür"
Bazı İslam önderlerinin namazla ilgili sözlerine ve yaşantılarına örnek veren Tekdal, şöyle konuştu.
"Seyyid Kutup'a göre, zaman uzayıp zorluklar artınca sabır azalıyor hatta tükeniyor. İşte namaz kurumayan bir kaynak ve bitmeyen bir hazinedir. Ve sabır ipi yalnızca namazla uzar ve yalnızca namazla kopmaz bir hale gelir. Namazın gerçek anlamda bir duruşa, direnişe dönüşmesi ancak hakkıyla ifa edilen bir namazla mümkündür.
Üstad Mevdudi, sabır; zorluk anında moral ve destek gücüdür, diyor. Namaz ise disiplini sağlayan bir ibadettir. O mücadele halinde namazla bir disiplin veriyor bizlere.
Aliya İzzetbegoviç, Müslümanlar öyle bir ibadete sahiptir ki o namaz onlara bir düzen, bir intizam, disiplin veren ibadettir ama maalesef bu ibadetlere sahip olan Müslümanların hayatlarında bir disiplin olmuyor. Bunu anlamıyorum. Bunu anlayan Nobel ödülü kazanır diyor.
Selahaddin Eyyubi'nin bir gençle diyaloğu var. Selahaddin hutbe verirken bu genç, Kudüs esaret altındayken siz burada konuşuyorsunuz, diyor. Ertesi gün camide o genci soruyor ama o genç camide yok. Selahaddin bunun üzerine ne zaman ki sabah namazlarında camileri Cuma namazları gibi doldurmaz isek Kudüs özgürlüğüne kavuşamaz, diyor."
Selahaddin Eyyubi karargâhı dolaşırken bir çadırın yanından geçerken sadece horlama seslerinin geldiğini görür. İşte buradan mağlubiyetin kokusu geliyor, der. Biraz ilerler başka bir çadırda kıyamda, namazda olanlar var; Kur'an sesleri gelir. İşte buradan zaferin kokusu geliyor, diyor."
Tekdal, konuşmasının devamında HAMAS'ın mescit eksenli kurulan bir hareket olduğunu anlatarak, Mescide dayalı hareketlerin başarı gösterebileceğine dikkat çekti. (İLKHA)