9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01
Mardin’in Artuklu ilçesinde babasından öğrendiği aktar mesleğini icra eden genç aktarcı Muhammed Beşir Temel, mevsim geçişlerinde en çok şikâyet edilen hastalıklarda tüketilmesi gereken şifalı bitkiler hakkında önemli tavsiyelerde bulundu.
Sonbahar mevsimine yaklaşılmasıyla hava koşullarındaki ani değişimlerle birlikte insanın sağlığı ciddi anlamda etkilenebilir. Bu dönemlerde aktarcılar, doğal ürünleriyle önemli bir destek sunmaktadır.
Aktar Muhammed Beşir Temel, uzun yıllardır babasından öğrendiği mesleği icra edip Peygamber mesleği olan aktarcılığı nesilden nesile aktaracağını belirtti.
Sağlıklı bir yaşam sürmek için bitkisel ürünlere rağbetin arttığını belirten Temel, bu dönemlerde en çok tüketilen ürünler ve bu ürünlerin karışımı hakkında İLKHA’ya önemli detaylar verdi.
“Günümüzde her ne kadar alternatif tıp denilse de aslında bizzat asıl tıptır”
Muhammed Beşir Temel
Aktarcılığın tarihine değinen Temel, “Babam 40 yılı aşkın alternatif tıp üzerinde mesleğini icra etti. Aynı şekilde bu mesleği devam ettirdiği gibi bizlere de aktararak devam ettirmeye çalışıyoruz. Günümüzde her ne kadar alternatif tıp denilse de alternatif değil bizzat asıl tıptır. Çünkü günümüz çağındaki modern tıp, geleneksel tıbbın temeli üzerinde inşa edilmiş, bu doğrultuda hareket eden bir tıptır. Bu konuda en güzel örnek büyük hekim İbn-i Sina’dır. Kendi büyüklerimizin, kendi özümüzün, kendi tarihimizin kıymetini pek bilemiyoruz. Sürekli öve öve bitirilemeyen, medeniyetin var olduğu inanılan Avrupa’da bu konuda kendi tarihlerinin yolundan gidiyor. Avrupalılar kendi bilgi ve bilim insanlarımıza sahip çıkıyorlar. Büyük hekim İbn-i Sina’nın El-Kanun fi't-Tıb (Tıbbın esasları) kitabı birçok üniversitelerde ders mahiyetinde öğretilmektedir. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’dan gelen bu mesleği nesilden nesile aktarılması sonucu günümüze gelmiş durumda. Bizler de gücümüz yettiğince bu mesleği icra etmek için çaba sarf ediyoruz.” şeklinde ifade etti.
"Mevsim değişikliği yaşandığında vücudun buna karşı dirençli olabilmesi için bu aylarda bitkisel ürünler tüketilebilir"
Temel, “Mevsim geçişlerinde ısı değişikliklerinden ötürü bağışıklık sisteminde zayıflama ve vücut direncinde düşüklük meydana geldiğinden birçok salgın, grip, nezle gibi hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Bazı insanlar kış mevsimi tam girince veya hastalık kendini tam gösterdiği zamanda şifalı bitkilere yönelmesi tamamen yanlıştır. Vücut direncinin düşük olması ve bağışıklık sisteminin bu mevsimlerde zayıf olması hastalıklara yatkınlık çok yüksektir. Dolayısıyla mevsim değişikliği yaşandığında vücudun buna karşı dirençli olabilmesi için bu aylarda bitkisel ürünler tüketilebilir.” ifadelerini kullandı.
“Propolis balı günümüzde kullanılan antibiyotiğin doğal halidir”
Temel, birçok hastalığın kendini gösterdiği dönemlerde tüketilmesi gereken ürünler hakkında bilgi vererek, “Sonbahar ve kış mevsiminde daha çok gülhatmi, ada çayı papatya, zencefil, tarçın, kuru üzüm, incir, ıhlamur, kekik, nane-limon gibi ürünler tüketilmektedir. Ancak sadece nane-limon tüketmek yetersiz olacaktır. Bununla beraber bu mevsimlerde bolca bal ürünü tüketilebilir. Bal ürünlerinde; arı sütü, polen ve propolis balı tüketilebilir. Propolis balı günümüzde kullanılan antibiyotiğin doğal halidir. Bu ürünler virüssel hastalıklara karşı insan bağışıklığını dinç tutmaktadır.” şeklinde aktardı.
"Yüce Allah bu mevsimlerde tüketilebilecek bütün bitkileri insanoğlunun ayakları altına seriyor"
Mevsim geçişlerindeki aylarda insanların daha çok şikâyet ettikleri hastalıklar ve bu hastalıkların tedavi süreçlerine değinen Temel, “Bu tür mevsimlerde nezleden ziyade genellikle diz-eklem ağrıları, vücut kırgınlığı, soğuk algınlığı, gözyaşı akıntısı, baş ağrıları gibi şikâyetler meydana gelebiliyor. Bu hastalıklara karşı kış çayı olarak nitelendirilen karışımı çokça tüketilebilir. Yüce Allah bu mevsimlerde tüketilebilecek bütün bitkileri insanoğlunun ayakları altına seriyor. Kış çayı içinde; ıhlamur yaprağı, ada çayı, papatya, gülhatmi, tarçın, kekik ürünleri bulunmaktadır.” şeklinde ifade etti.
“Peygamber Efendimizin sünnetine riayet edildiği zaman sağlıklı bir yaşam sürdürülebilir”
Modern ve geleneksel tıp hakkında bilgi aktaran Temel, “Modern ve geleneksel tıp, birbirinden bağımsız iki başlık değildir. Her ikisi de birbiriyle bağlantılıdır. Şu anki modern tıp geleneksel tıbbın temeli üzerine inşa edilmiştir. Günümüzde her şey hazır olarak yapıldığından beraberinde birçok hastalığı da getirmektedir. Ancak eskiden her şey doğal olduğundan böyle bir sorunla karşılaşılmıyordu. Beslenmemize ne kadar dikkat edilirse o kadar hastalıklardan uzak kalınır. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’ın sünneti olan tavsiyesine uyulduğu vakit insan çoğu hastalıktan uzak kalır. Mideyi üçe ayırıp bir bölümünü suya, bir bölümünü yemeğe ve diğer bölümünü de boş bırakarak çok daha sağlıklı bir yaşam sürdürülür. Sünnet olan da tam doymadan sofradan kalkmaktır. Ayrıca yemekle beraber su tüketilmesi yanlıştır. Yemek yenildikten 40 dakika kadar sonra su içilebilir. Yemek üzerinde içildiği zaman sindirim sistemi bozulur ve yemekteki vitaminler heba olur.” ifadelerine yer verdi. (İLKHA)