9147,32%1,28
34,54% 0,24
36,46% 0,34
2961,34% 0,90
4965,45% 0,74
Bingöl Üniversitesi kulüplerinden İlahiyat topluluğu “küfrün kol gezdiği ve günahların açıktan işlendiği bir zamanda ne mutlu Allah’ın kitabına tutunanlara” temasıyla etkinlik düzenledi.
Son zamanlarda Avrupa merkezli Kur’an-ı Kerim yakma olaylarına karşı üniversite öğrencilerini bilinçlendirme ve yaşanan saldırılara karşı tepkilerini gösterme amacı ile her sene etkinlik düzenlediklerini belirtti.
Selahaddin Eyyubi kütüphane bahçesinde düzenlenen etkinliğe öğrenciler yoğun katılım gösterdi.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda toplananlara hitaben kulüp adına Muhammed Demir bir konuşma yaptı.
Her sene düzenledikleri etkinlik hakkında konuşan Demir, “Kur'an okumanın etkinliğini iştirak ettiğiniz için Allah hepinizden razı olsun razı olsun. Kur'an-ı Kerim, Allah-u Teala'nın bize gönderdiği hayat rehberidir. Şimdi biz böyle bir etkinliği niçin yapıyoruz? İlkin biraz ona değinelim. Malumunuz bundan bir yıl önce, iki yıl önce, yani belli belli zamanlarda Danimarka'da, Hollanda'da, Avrupa ülkelerinin bazılarında Kur'an-ı Kerim'e saldırılar oldu. Mesela geçen sene Hollanda'da bir adam bir İslam düşmanı, bir Kur'an düşmanı bir adam polislerin de gözetiminde olduğu bir yerde Kur'an-ı Kerim'i yakma eyleminde bulundu. Allah oradaki inançlı Müslümanlardan razı olsun. Onlar da ellerine geleniyle yapmaya çalıştılar. Biz de bu yapılan saldırılara karşı Kur'an-ı Kerim'e sahip çıkma adına Bingöl Üniversitesi gençliği olarak böyle bir etkinlik düzenliyoruz. Bu üçüncü etkinliğimiz oluyor. Her sene, yani güz döneminde bu etkinliği yapmaya çalışıyoruz. Kur'an-ı Kerim'e sahip çıkmaya çalışıyoruz.” dedi.
“Kur'an-ı Kerim'in bizden istediği Müslümanlar olabilseydik, zaten biz bu durumda olmazdık”
Hazreti Adem’den günümüze kadar süren kuran düşmanlığının olduğunu aktaran Demir, “Aslında biz Kur'an'a sarılırsak, Kur'an-ı Kerim zaten bize sahip çıkacaktır ama biz Kur'an'a yeteri manada sarılamadığımız için bu durumdayız. Biz Kur'an-ı Kerim'e geldiği gibi sarılabilseydik, Kur'an-ı Kerim'in bizden istediği Müslümanlar olabilseydik, zaten biz bu durumda olmazdık. İslam düşmanları da Kur'an-ı Kerim'e saldıramazdı. Bugün şimdi şöyle düşünüyor olabiliriz, acaba Kur'an-ı Kerim'e sadece bugün mü saldırılıyor? Yok, sadece Kur'an-ı Kerim değil, diğer bütün kutsal kitaplara da Hazret-i Adem'den bugüne kadar her zaman saldırılar olmuştur. Allah'u Teala Kur'an-ı Kerim'de o İslam düşmanlarına, yani kendi dininin, kendi peygamberlerinin düşmanlarına cevap niteliğinde Tevbe suresi 32. ayette şunu söylüyor: 'Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar, hâlbuki kafirler hoşlanmasa da Allah-u Teala nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.' Şimdi bu Allah'ın inananlara vaadidir. Peygamber efendimizin diliyle de bize başka bir mesaj veriyor. Diyor ki, 'Allah şu Kur'an'la bazı kavimleri yüceltir, bazı kavimleri alçaltır.' Eğer ki biz Kur'an'a sarılırsak, biz Kur'an'ın ardından gidersek, biz Kur'an'ın istediği Müslümanlar olursak, biz Kur'an'la yüceleriz.” ifadelerini kullandı.
“Kur'an'a ve sünnette hakiki manada uyuduğu zaman nasıl bir Müslümanlık oluyor?”
Kur'an'ın istediği Müslümanlara örnek olarak Gazze’yi veren Demir, “Bunun mesele, en güzel örneği, yani Malumunuz bir yıldan fazladır Filistin'de, Gazze'de bir vahşet, bir barbarlık işleniyor. O Müslümanlar Kur'an'ın Müslümanlığını o kadar güzel temsil ediyorlar ki, biz bazen acaba bu zamanda Kur'an'ın Müslümanları var mıdır? Varsa nasıldır? Kur'an'a ve sünnette hakiki manada uyulduğu zaman nasıl bir Müslümanlık oluyor? Oradaki mücahitler hem yaptıkları cihadla hem o esirlere iyi muameleleriyle ondan sonra her ne olursa olsun her ne durum olursa olsun asla Kur'an'ın ve sünnetin çizdiği sınırları aşmadan buna göre bir Müslümanlık göstererek bütün dünyanın sevgisini, desteğini, beğenisini topladılar. Onlar, Kur'an-ı Kerim'e bu şekilde sarılarak gerçek Müslümanlığı göstermesiyle Avrupa'da birçok insan Müslüman oldu. Avrupa'da vicdan sahibi olan birçok insan onların gerçekten nasıl insanlar olduklarını ve nasıl bir davaya sahip olduklarını gördüler. O dava da Kur'an'ın davasıdır. O dava da Kur'an'ın pratiğe geçmiş Hazret-i Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) hayatıdır. Eğer ki biz Kur'an-ı Kerim'e gerçek manada sahip çıkarsak bizler de Kur'an'ın Müslümanları oluruz ve Peygamber efendimizin hadiste bahsettiği gibi Kur'an'ın yücelttiği Müslümanlardan oluruz. Ayrıca bizim kendimizi Kur'an ile beslememiz lazım. Kur'an'a göre bir hayat nizamı, bir hayat biçimi belirlememiz lazım.” şeklinde konuştu.
Program okunan dua ile sona erdi. (İLKHA)