11081,21%1,09
40,92% 0,07
47,69% 0,06
4375,80% -0,22
7035,85% -0,26
Çocuk Gelişimi ve Floortime Uzmanı Dilan Aslan, İLKHA'ya otizm vakalarındaki artış, Türkiye’de otizmli bireylerin eğitim, sağlık ve sosyal hayata katılım süreçlerinde en büyük engel, yapay zekâ ve dijital eğitim araçları otizmli çocuklar için riskleri ve tedavisi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Son yıllarda otizm tanılarının çok fazla arttığını dile getiren Aslan, özellikle dil gelişimi konusunda akranlarıyla aynı seviyede ilerleme göstermeyen çocukların vakit kaybetmeden bir uzmana yönlendirilmesi gerektiğini aktardı. Aslan, erken müdahale edilmediğinde, gecikmiş konuşma bozukluğu, etkileşim kuramama ve çeşitli gelişimsel sorunların ortaya çıkabileceğini de belirtti.
"2022 yılında yapılan araştırmalara göre her 31 çocuktan bir tanesi artık otizmli olmaktadır"
Yapılan araştırmalara göre her 31 çocuktan birinin otizmli olduğunu belirten Aslan, "Son yıllarda otizm tanıları çok fazla artmaktadır. 2022 yılında yapılan araştırmalara göre her 31 çocuktan bir tanesi artık otizmli olmaktadır. Tabii ki bu da ailelerin bilinçlenmesi ve farkındalığının artmasıyla daha hızlı bir sonuç vermektedir. Ailelerde çocuklardaki bir gelişim geriliği olmasına rağmen, 'normal düzelir, okulda düzelir' şeklinde bir gelişim rutini vardır. Çocuklardaki dil gelişimi tabii her çocukta farklı bir gelişim göstermektedir. Akranlarıyla aynı sosyal gelişimini, aynı dil gelişimini sağlamadıkları zaman bir uzmana başvurmaları gerekmektedir. 'Ne kadar zamanla düzelir' dediğimiz kısımlar olsa da maalesef erken müdahale edilmediği zaman gecikmiş dil konuşma bozukluğu olabiliyor, çocuklarla etkileşim kuramama durumları olabiliyor. Birçok sorunu da peşi sıra getirmektedir." şeklinde konuştu.
Aslan, bireyde farklılık gözlemleyen bir aile, hangi işaretleri ciddiye almalı ve vakit kaybetmeden uzmana başvurmalı sorusuna cevaben, "Otizmli çocuklarımızı maalesef ki normal hayata entegre etmeme durumları olmaktadır. Çocuklarımızı okula gönderdikleri zaman birçok eğitim kurumlarından da aldığımız haberlere göre, otizmli bireyler ya da diğer gelişim gösteren çocuklarımızı sosyalleştirmemekte, alım yapmamaları durumu olmaktadır. Ayrıca bazı eğitim sistemine göre de çocuklara hep masa başında, dört duvar arasında ders verme biçimi uygulanmaktadır. Oysa bu çocukların sosyalleşmeye, dış ortama alıştırılması gerekmektedir. Bunlar olmadığı zaman çocuklar rutininden çıkamıyor. Bu durumlar kaynaklı olarak da maalesef eğitim hayatlarını, dış çevreyi ve aile yaşantılarını etkilemektedir." ifadelerini aktardı.
Aslan, "Otizm hakkında çok fazla bir bilgi sahibi olunmadığını da görüyoruz. Çünkü daha yeni yeni gündem olmaktadır. 31 çocuktan bir tanesinde bu farkındalık geliştiği için araştırmalar artmakta, makaleler incelenmekte, neler yapılabileceği sorgulanmaktadır. Ancak maalesef her çocuk aynı sistem üzerinden gelişim göstermemektedir. Bunların hepsi araştırılıp hangi çocukta nasıl eğitim uygulanabileceği de konuşulması gerekmektedir." dedi.
"Otizm bir hastalık değil, nörogelişimsel bir farkındalıktır"
Otizmin bir hastalık olmadığını kaydeden Aslan, "Otizm bir hastalık değil, nörogelişimsel bir farkındalıktır. Otizmli bireylerimize gerekli terapiler uygulandığı zaman, erken müdahale ile bu terapi yöntemleri sayesinde güzel bir eğitim verilmektedir. Tanımlarda nörogelişimsel olduğu için bu çocuklar aynı ortama koyulduğu zaman haliyle etkileşimleri de artmaktadır. Dolayısıyla bu, bir tanı-tedavi yönteminden ziyade erken müdahalelerle nörogelişimsel farkındalığın, sosyal gelişimin, dil gelişiminin ve çeşitli alanlardaki tüm terapilerin uygulanmasıyla güzel bir eğitim modeline dönüşmektedir." şeklinde ifade etti.
Yapay zekâ ve dijital eğitim araçları otizmli çocuklar için bir fırsat mı, yoksa yeni bir risk mi? Sorusuna Aslan, "Dijitalleşme otizmli bireylerimiz için bir fırsat da olabilmekte, aynı zamanda bir risk de taşımaktadır. Bunun dengesi sağlanırsa faydasını görmek mümkündür. Ancak aileler bakıcı modelini üstlenip dijital araçları bağımlılık haline getirdiklerinde, bu durum öfke problemlerine ve gelişimsel risklere yol açabilmektedir. Bazı otizmli bireylerimizde ise, dil gelişimini destekleme durumumuz vardır. Şarkı söyleyerek, ritim uygulayarak, hareket eşliğinde motor gelişim becerilerini desteklersek dil gelişimine katkı sağlayabiliriz. Ancak 'otursun, hareket etmesin' anlayışıyla, toplum içerisinde çok dışlanma durumu olduğu için, bu da günümüzde otizm hakkında bilgi edinilmemesine ve çocukları kazanmaktan ziyade kendi dünyalarına bırakmaya sebep olmaktadır. Bu durum olduğu için sürekli ekran karşısında bir dijitalleşme ortamı oluşmaktadır. 'Sessiz olsun' diye telefon veya tablet verme durumu da vardır. Bu olduğunda ise aileler 'çocuğum neden öfkeleniyor, oğlum/kızım neden böyle davranıyor' diye düşündüklerinde aslında biraz kendilerini sorgulamaları gerekmektedir. Çocukların konuşabilmeleri ve hareket ederek kendilerini geliştirebilmeleri için teknoloji her zaman zararlı değildir. Gelişimsel olarak doğru yöntemlerle kullanıldığında çocuklar için faydalı bir hale de gelebilir."(İLKHA)