11046,50%0,42
41,30% 0,02
48,79% 0,38
4903,74% 0,40
7988,21% 1,27
Libya'da İtalyan işgaline karşı verdiği mücadeleyle hafızalara "Çöl Aslanı" olarak kazınan Ömer Muhtar'ın idam edilişinin üzerinden 94 yıl geçti.
Ömer Muhtar, 1862 yılında Libya'nın Defne bölgesinin Batnan kasabasında doğdu. 1922'de İtalya'da iktidara gelen Faşist yönetimin Libya'yı sömürgeleştirme politikasına karşı, 1923'te Berka'da yeni bir direniş hareketi başlatarak mücahitleriyle başarılı baskınlar gerçekleştirdi. Direnişini 1931 yılına kadar sürdürdü. 11 Eylül 1931'de bir çarpışmada yaralanarak İtalyanlara esir düştü.
İtalyanlar, ondan hayatı karşılığında bütün mücahitlerin teslim olmasını istedi. Bu teklifi reddedince idama mahkûm edildi. Göstermelik mahkemenin kararına şu meşhur cevabı verdi:
"Hüküm ve karar yalnız Allah'ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliği yoktur."
16 Eylül 1931'de Bingazi'de, halkın gözleri önünde idam edilerek şehit edildi.
Senusi Hareketi ve direnişin dinamizmi
Ömer Muhtar'ın bağlı bulunduğu Senusi Hareketi, Afrika Müslümanlarının sömürgecilere karşı ruhunu ve iradesini diri tutan en önemli kaynaklardan biriydi. İtalyanlar, Libya'yı kolayca işgal edeceklerini düşünseler de bu ruh karşısında ağır bedeller ödediler.
Mısır'ın İngiliz işgali altında olması ve Osmanlı Devleti'nin deniz gücünün zayıflığı, İtalyanların Libya'ya yönelik işgalini kolaylaştıran faktörlerdi.
Bu şartlar altında 27 Eylül 1911'de Trablusgarb'a çıkarma yapan İtalyanlar, 15 gün içinde Libya'nın tamamını ele geçirmeyi planladılar. Ancak Ömer Muhtar'ın şu sözleri direnişin seyrini belirledi:
"Bütün fertlerimiz şehit olana kadar direnişten vazgeçmeyeceğiz. Biz ölsek bile çocuklarımız; onların çocukları ve torunları İtalyanlarla savaşacaktır."
Nitekim Muhtar önderliğindeki direniş 20 yıldan fazla sürdü.
Dağlarda efsaneleşen direniş
Ömer Muhtar ve Libya halkı, imkânların kısıtlılığına rağmen büyük bir direniş sergileyerek efsaneleşti.
İtalyan askerleri kıyı kentlerinin çevresinde sıkışıp kaldı, savaş çıkmaza girdi. Muhtar, azmini şu sözlerle ortaya koydu:
"Vallahi ya zafer ya da şehadete ermeden bu dağları terk etmeyeceğim. İtalyanlara karşı süren bu savaşı asla durdurmayacağım."
Muhtar, direnişin liderliğini üstlendikten sonra mücahitleri 100-300 kişilik atlı veya yaya birlikler halinde organize etti. Bu birlikler, hızlı hareket kabiliyetleriyle İtalyan askeri kollarına, karakollara ve lojistik hatlarına baskınlar düzenliyor, ardından kayboluyorlardı.
1923-1932 yılları arasında her yıl ortalama 50'den fazla büyük muharebe ve 200'den fazla küçük çatışma yaşandı.
Savaşın en yoğun günlerinde bile Ömer Muhtar, köyüne döndüğünde gençlere İslami ilimler dersi veriyor, ezberlerini dinliyordu. Bu yönüyle yalnızca bir komutan değil, aynı zamanda bir alim ve öğretici olarak da halkının hafızasında yer etti.
İtalyanların zulmü
Direnişi kırmak için İtalyanlar halkı sahil şehirleri yakınlarında kurdukları esir kamplarına toplamaya başladılar. Yollarda binlerce insan hayatını kaybetti, hayvanlar telef oldu.
1923-1929 yılları arasında İtalyan verilerine göre 4 bin 329 mücahit şehit edildi, 142 bin 765 küçük ve büyükbaş hayvan katledildi. Ancak bütün bu zulme rağmen direniş kırılamadı.
Roma yönetimi, sadece beş yıl içinde Sireneyka'ya beş vali göndermek zorunda kaldı.
Graziani dönemi ve katliamlar
1929'da direnişi bastırmak için Mussolini'nin emriyle General Rodolfo Graziani göreve getirildi. Graziani, halkı sindirmek için Senusi tekkelerini kapattı, şeyhleri sürgüne gönderdi, toplama kamplarını genişletti. Mısır sınırına 300 kilometrelik dikenli tel ördürdü, halkı açlığa mahkûm etti.
Ömer Muhtar, 11 Eylül 1931'de sahabelerden Sidi Rafi Hazretleri'nin kabrini ziyarete gittiği sırada İtalyanların kurduğu pusuyla kuşatıldı. Çemberi yarmak mümkün olmadı ve çarpışmaların ardından esir düştü.
Graziani'nin itirafı
Graziani, hatıralarında Ömer Muhtar'ı şöyle anlatır:
"Ömer Muhtar dini inançlarına ve akidesine son derece bağlıydı. Ona saldıran kim olursa olsun büyük bir azimle karşı koyardı. Vatanına yapılan saldırıyı kabullenemezdi. O, korkusuz ve cesur bir adamdı."
Muhtar, İslami kültürü yüksek, zekâsı ve hazırcevaplığıyla tanınan, dünyevi çıkar peşinde olmayan, fakir ama izzetli bir insandı.
Son nefes ve şehadet
15 Eylül 1931'de sıkıyönetim mahkemesi tarafından göstermelik bir duruşmaya çıkarıldı. Mahkeme idam kararı verince, yüzlerine haykırarak şu sözleri söyledi:
"Hüküm ve karar yalnız Allah'ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliği yoktur. İnna lillah ve inna ileyhi raciun."
16 Eylül 1931 günü Bingazi'de, toplama kamplarından getirilen binlerce Libyalının gözleri önünde, Fecr Suresi'nin son ayetlerini okuyarak idam sehpasına yürüdü:
"Ey huzura ermiş nefis! Razı edici ve razı edilmiş olarak Rabbine dön..."
Böylece Çöl Aslanı Ömer Muhtar, Libya'nın bağımsızlık mücadelesinin sembolü olarak tarihe geçti. (İLKHA)