Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, yaptığı yazılı açıklamada, öğretmenlerden okul yöneticilerine, hizmetlilerden memurlara kadar tüm eğitim çalışanlarının yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, çözüm için somut adımların gecikmeden atılması gerektiğini vurguladı.
"Eğitim çalışanlarının emeği takdire şayan"
Yeni eğitim öğretim yılının sona erdiği bu günlerde öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının yıl boyunca sergilediği fedakârlığın göz ardı edilemeyeceğini vurgulayan Coşkun, "Bu yıl da tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi öğretmenlerimiz, idarecilerimiz, hizmetli ve memurlarımız öğrencilerimizin en iyi şekilde eğitim alması için yoğun bir çaba sarf etti. Eğitim sadece ders anlatmakla sınırlı değildir; aynı zamanda bir nesli şekillendirme, değer kazandırma, geleceği inşa etme sorumluluğudur. Bu bilinçle yıl boyunca özveriyle çalışan tüm eğitim neferlerine teşekkür ediyor, öğrencilerimize başarılarla dolu bir gelecek diliyorum" dedi.
"Yeni müfredat olumlu ama sorunlar çözülmeden başarı gelmez"
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında yürürlüğe giren yeni müfredatın öğretmen özerkliğini artırmayı ve öğrenciyi merkeze almayı hedeflediğini belirten Coşkun, bu gelişmenin olumlu olduğunu ancak sistemin köklü sorunlarının hâlâ çözüme kavuşmadığını söyledi.
Coçkun, "Yeni müfredatın içeriği kadar, bu müfredatı uygulayacak olan öğretmenin koşulları da önemlidir. Sıra tayini uygulamasının yeniden işler hâle getirilmesi, kariyer basamaklarının sınavsız bir şekilde yeniden düzenlenmesi gibi bazı olumlu adımlar atılmış olsa da, eğitim çalışanlarını doğrudan etkileyen pek çok problem hâlâ çözüm beklemektedir. Kalıcı başarı ancak yapısal reformlarla mümkündür" ifadelerini kullandı.
"Sözleşmeli öğretmenlik, öğretmenlerin aile bütünlüğünü tehdit ediyor"
Sözleşmeli öğretmenlik sisteminin, öğretmenlerin hem sosyal hem de mesleki hayatını olumsuz etkilediğini belirten Coşkun, bu uygulamanın derhal sonlandırılması gerektiğini ifade etti. Coçkun, "Sözleşmeli öğretmenler aile bütünlüğünü kuramıyor, sağlık sorunları karşısında dahi tayin hakkına sahip olamıyor. Öğretmenler ya eşinden ya da işinden vazgeçmek zorunda bırakılıyor. Bu tablo, eğitim sistemine zarar verdiği gibi, öğretmenin moralini ve motivasyonunu da kırıyor. Mülakat sistemi ise adalet duygusunu zedeliyor. Öğretmenlik gibi toplumun en saygın mesleklerinden birinde, yalnızca KPSS puanıyla alım yapılmalı, mülakat gibi keyfi uygulamalara son verilmelidir" dedi.
"Ücretli öğretmenliğe son verilmeden eğitimde adalet sağlanamaz"
Ücretli öğretmenliğin geçici ve güvencesiz bir istihdam biçimi olduğunu söyleyen Coşkun, bu uygulamanın eğitimin niteliğini düşürdüğüne dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Bir öğretmenin aynı sınıfta, aynı öğrenciyle farklı statülerde çalışması kabul edilemez. Eğitimin temel taşı olan öğretmenin güvence altına alınmadığı bir sistemde başarıdan söz edemeyiz. Ücretli öğretmenlik, aslında öğretmen açığının geçici yöntemlerle kapatılmasıdır. Bu da öğretmenlerin geleceğini belirsizleştirir, öğrencilerin ise eğitime olan güvenini zedeler. İhtiyaç varsa, ki var, atama da yapılmalıdır. Gerekçesi ne olursa olsun, öğretmensiz sınıf kalmamalıdır."
"Okullara doğrudan kaynak aktarılmalı, altyapı sorunları giderilmeli"
Coşkun, okulların büyük çoğunluğunun temel giderlerini bağışlarla karşılamak zorunda kaldığını ve bunun kabul edilemez olduğunu ifade ederek, "Bir okulun internet faturası, temizlik malzemesi ya da sosyal faaliyet giderlerinin veliden alınan bağışla karşılanıyor olması, devletin sorumluluklarını yerine getirmemesi anlamına gelir. Oysa eğitim, anayasal bir haktır ve bu hakkın sağlıklı bir şekilde kullanılabilmesi için okullara doğrudan ödenek tahsis edilmelidir. Laboratuvar, bilgisayar sınıfı, öğretim materyali gibi konularda hâlâ büyük eksiklikler var. Bu sorunlar giderilmeden nitelikli eğitimden söz etmek zorlaşır" dedi.
"Deprem bölgesindeki öğretmenler unutulmamalı"
6 Şubat 2023’te yaşanan büyük depremin ardından bölgede hâlen ciddi sorunların devam ettiğini vurgulayan Coşkun, eğitimde süreklilik ve psikolojik iyilik hâlinin sağlanması gerektiğini ifade etti.
Coşkun, "Depremin ardından barınma, altyapı, ulaşım gibi sorunlar yaşandı ve bu sorunlar birçok bölgede devam ediyor. Öğretmenlerimizin büyük kısmı hâlâ barınma sorunu yaşıyor. Yeni atamalarda da bu bölgelere öğretmen gönderilecekse, onların psikolojik ve sosyal ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalı. Geçici çözümler yerine kalıcı politikalar geliştirilmelidir" diye konuştu.
"Yönetici atamalarında liyakat esas alınmalı, keyfilik son bulmalı"
Eğitimde yönetici atamalarında yaşanan belirsizliklerin hem eğitimde kaliteyi düşürdüğünü hem de kurum içi huzuru bozduğunu belirten Coşkun, "2004’ten bu yana on iki kez değiştirilen yönetmeliklerle yöneticilik sistemi âdeta yapboz tahtasına döndü. Bu durum, kalıcı bir sistemin inşa edilememesine neden oldu. Eğitim yöneticiliği profesyonel bir meslek hâline getirilmeli; atamalar yazılı sınav ve somut başarı kriterlerine dayalı olarak yapılmalı. Özellikle proje okullarında yöneticilerin hiçbir gerekçe gösterilmeden görev sürelerinin sonlandırılması, adalet duygusunu derinden sarsıyor" ifadelerini kullandı.
"Tüm eğitim çalışanlarının hakları eşit şekilde gözetilmeli"
Eğitim çalışanları sadece öğretmenlerden ibaret değil diyen Coşkun, memur ve hizmetli kadrolarındaki personelin de eğitim sisteminin bel kemiği olduğunu söyledi.
Coşkun konuşmasının devamında,"Genel idare, teknik hizmetler ve yardımcı hizmetler sınıfındaki arkadaşlarımız da eğitimin aksamadan sürmesi için büyük emek veriyor. Ancak bu arkadaşlarımızın özlük hakları yeterince korunmuyor. Hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, eğitimde emek veren herkese verilmeli. 3600 ek gösterge hakkı tüm birinci dereceye gelen kamu çalışanlarına tanınmalı. Yardımcı hizmetler sınıfı artık işlevsizdir, bu sınıf kaldırılmalı ve çalışanlar genel idare hizmetlerine dahil edilmelidir" şeklinde konuştu.
"Yeni eğitim yılına hazırlanmak için sorunlar acilen çözülmeli"
Yaz döneminin, yalnızca tatil değil, aynı zamanda bir toparlanma ve yeniden yapılanma süreci olması gerektiğini vurgulayan Coşkun, "Hayat her anıyla bir okuldur. Yaz mevsimi de yeni başlangıçlar için bir fırsattır. Ancak bu fırsatın doğru değerlendirilmesi için eğitimdeki yapısal sorunların bir an önce çözülmesi şarttır. Öğretmen atamalarından okul donanımına, yöneticilik sisteminden mali haklara kadar çözüm bekleyen pek çok mesele bulunuyor. Yeni eğitim öğretim yılına güçlü ve hazırlıklı başlamak istiyorsak, bu sorunlar göz ardı edilmemeli" diyerek sözlerini tamamladı. (İLKHA)