Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnşallah 2025 yılı, bir önceki seneden daha iyi olacak. Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına, “Buradan, milletin kürsüsünden, 13 yıllık mücadelenin ardından muhteşem ve muazzam bir zafere imza atan Suriyeli kardeşlerimizi kemal-i hürmetle selamlıyorum” diyerek başladı.
Biladüşşam’ın kahraman, yiğit evlatlarını, zulme ve zalime boyun eğmeyen vakur evlatlarını, şahsı, partisi, Türkiye ve Türk milleti adına saygıyla selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zaferleri hayırlı mübarek olsun” ifadesini kullandı.
Fetih Suresi’nin ilk ayetlerini ve bu ayetlerin meallerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriyeli mazlumlarla birlikte milletimizi de bu şanlı zaferin sevincine ortak eden Rabbimize hamdüsenalar ediyorum. Bizleri bugünlere eriştiren, Suriye’nin özgürlüğe kavuştuğunu bizlere dünya gözüyle gösteren Rabb’imize şükürler olsun. Cenabı Allah’tan, grup toplantımızın, ülkemiz, milletimiz ve partimiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Balıkesir’in Karesi ilçesindeki bir mühimmat fabrikasında dün meydana gelen patlamada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına ise sabırlar diledi.
Bu sabah Kazakistan’ın Aktau şehri yakınlarında Azerbaycan Havayolları’na ait bir yolcu uçağının düştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her iki kardeş ülkeye de milletimiz adına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum” dedi.
Balıkesir’de bir öğrenci minibüsünün karıştığı kazada çocukların ciddi yaralar aldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerin hastanede tedavilerinin devam ettiğini bildirdi.
“İnşallah 2025 yılı, bir önceki seneden daha iyi olacak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024 yılının üçüncü çeyreğinde 1 trilyon 260 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık. Bütün bu veriler, Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor. İnşallah 2025 yılı, bir önceki seneden daha iyi olacak. Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz. İstikrarı bozmadan, güven ortamını zedelemeden, para ve maliye politikalarını sarsmadan, muhalefetin bizi sürüklemek istediği popülizm tuzağına düşmeden, sırtımızda yumurta küfesi taşıdığımızın şuuruyla, önümüzdeki süreci çok büyük bir titizlikle yöneteceğiz. Rabbim bizleri milletimize mahcup etmesin, bu şekilde dua ediyorum” diye konuştu.
“Biz bu toprakların misafiri değil, binlerce yıllık ev sahibiyiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir miladi yılı tamamlayıp diğerine girmek üzere olduğumuz şu günlerde yaptığımız 2024 yılının son grup toplantısında yine sizlerle ve milletimizle dertleşmek, hasbıhal etmek, bir kez daha gönül diliyle konuşmak istiyorum” diyerek, şunları kaydetti: “‘Türkiye, tarihî bir dönemden geçiyor.’ diyeceğim ama bizim bin yıldır bu coğrafyada tarihî olmayan hiçbir günümüz yoktur. Esasen bin yıl önceki Malazgirt Zaferi, güneyimizden başlayarak Anadolu topraklarını yeniden yurt kılmamızın sembolüdür. Bir başka ifadeyle; biz bu toprakların misafiri değil, binlerce yıllık ev sahibiyiz. Kimi zaman şartlar gereği başka diyarlara gitmiş olsak da sonuçta dönüp dolaşıp bu topraklara tekrar sarıldık. Malazgirt’le kapılarını bir kez daha açtığımız Anadolu coğrafyası ve çevresi Allah’ın izniyle bu milletin ebedi ve ezeli vatanı olarak kalacaktır. Önümüzdeki yıl Malazgirt Zaferi’nin ve hemen ardından kurulan Anadolu Selçuklu Devleti’nin 954. yılına, Osmanlı’nın kuruluşunun 726’ncı yılına, İstanbul’un Fethi’nin 572. yılına, Cumhuriyetimizin ilanının 102’nci yılına, gerçek anlamda çok partili siyasi hayata geçişimizin 75. yılına, AK Parti’nin iktidara gelişinin 23. yılına, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçişimizin yedinci yılına ulaşacağız. Devlet ve toplum hayatımızın bu hızlı devinimi içerisinde tarihe iz bırakmak için gece gündüz çalıştık, çalışıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile gönül ve kültür coğrafyasının her köşesine mühürlerini vurduklarını belirterek, bu yolculuğu dikenli, taşlı, mayınlı bir yolda katettiklerini söyledi.
İktidara geldikleri 2002 yılı kasım ayından itibaren nice sınamalardan geçtiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye kazandırdıkları her yatırımda, eserde, hizmette, içeride ve dışarıda önlerine gizli, açık pek çok engelin çıkarıldığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeri geldiğinde muhalefetin iftiralarıyla uğraştıklarını, yeri geldiğinde ise bürokratik oligarşinin direnişiyle karşılaştıklarını vurgulayarak, şunları paylaştı: “Adeta iğneyle kuyu kazarak ülkemizin hanesine yazdırdığımız, milletimizin hayatına dahil ettiğimiz her kazanımın bedelini misliyle ödedik. Milletimiz sağ olsun bu zorlu mücadelede bizi hiç yalnız bırakmadı. Gün oldu bizi ikaz etti, gün oldu bize sandıktan net mesajlar verdi ama haklı mücadelemizde desteğini bizden hiçbir zaman esirgemedi. Böyle feraset, basiret ve irfan sahibi bir milletin mensubu, mahdumu ve hizmetkarı olmaktan şeref duyuyorum ve özellikle de şanla, şerefle bu yolda devam ediyoruz. Rabb’im ömür verdiği müddetçe milletimize ve devletimize aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.”
Partilerini tekrar yüzde 50 bandına getirecek çalışmalar içinde olduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni dönemin miladı niteliğindeki 8. Olağan Kongre maratonunun il kongreleriyle devam ettiğini, kongrelerdeki coşkuyu, heyecanı ve kardeşlik iklimini gördükçe yüce Allah’a hamdettiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki olayların, 15 Mart 2011’de, Dera’da daha bıyıkları terlememiş bir çocuğun, duvara yazdığı bir yazı sebebiyle tutuklanması, işkence görmesi ve vahşi rejim güçleri tarafından şehit edilmesiyle başladığını hatırlattı.
“13 yılı aşan katliam politikası sebebiyle Suriye büyük bir kaosa sürüklendi”
Esed ve Baas rejiminin, Türkiye’nin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih ettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kanı durdurma, çatışmaları sonlandırma imkânı varken, Esed, kendi halkına zulmetmeye, zulmünde de kibirlenmeye devam etti. 13 yılı aşan katliam politikası sebebiyle komşumuz Suriye büyük bir kaosa ve istikrarsızlık iklimine sürüklendi. Şehirler, köyler, İslam medeniyetinin en güzel örnekleri olan tarihî eserler bombalandı, yerle yeksan edildi. 1 milyon kardeşimiz ya rejim ve destekçilerinin katliamları ya DAEŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin saldırıları sonucu şehit oldu. Rabb’im, tüm şehitlerimizi rahmetiyle kuşatsın, mekanlarını cennet eylesin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 milyondan fazla Suriyelinin evini, doğduğu toprakları, vatanını terk etmek zorunda kaldığını söyledi. Yerlerinden edilenlerin 3,6 milyonunun Türkiye’ye sığındığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kısmının da bölgedeki diğer ülkelere ve Avrupa’ya göç ettiğini anımsattı.
Canlarını kurtarmak, kendilerine ve ailelerine en azından güvenli bir hayat kurmak için yollara düşenlerden, boğulanların, botları batırılanların olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, denizin ortasında ölüme terk edilenlerin, sınır kapılarında türlü eziyetlere maruz bırakılanların olduğunu dile getirdi.
İnsanı, insanlığından utandıran sayısız gaddarlığa şahitlik edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi aziz milletimize soruyorum: Aylan bebeğin, hafızamıza ve kalbimize mıh gibi çakılan o masum fotoğrafını nasıl unutabiliriz? Yüzü kan revan içerisindeki Ümran yavrumuzun, yüreklerimizi dağlayan korku dolu o bakışlarını nasıl unutabiliriz? Varil bombalarının enkaza çevirdiği okullarda can veren çocukları nasıl unutabiliriz? Guta’da, Han Şeyhun’da kimyasal silahlarla gaddarca öldürülen sabileri, kadınları, yaşlıları nasıl unutabiliriz? Eşinin gözleri önünde, iffeti çiğnenen Suriyeli kadınların yaşadığı utancı, hangimiz, nasıl unutabiliriz? Sivilleri öldürmekten zevk alan insan müsveddesi şebbiha bozuntularının barbarlığını, gaddarlığını, nasıl unutabiliriz? Rejimin, Sednaya gibi insan mezbahanesine çevirdiği hapishanelerinde yapılan işkenceleri, toplu katliamları, yargısız infazları nasıl unutabiliriz? 13 yıl boyunca tüm bu insanlık dışı zulümler yaşanırken, sözde medeni dünyanın kayıtsızlığını, umursamazlığını nasıl unutabiliriz? DEAŞ ile mücadele bahanesiyle bölücü örgütün, binlerce tır dolusu silahla desteklenmesini nasıl unutabiliriz? Bu süreçte, ülkemizdeki Baas özentisi muhalefetin yaşadığı vicdan ve akıl tutulmasını nasıl unutabiliriz? 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın, Suriyeli muhacirlere yönelik körüklediği ırkçı nefreti nasıl unutabiliriz? Bunların hiçbirini unutmadık, unutmayacağız.”
“Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını vermeyi başardık”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye olayları patlak verdiği andan itibaren merhameti ve adaleti merkeze alan bir politika benimsediklerinin altını çizerek, “Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız” dediklerini ve bunu da gerçekleştirdiklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kapımıza gelip bizden eman isteyeni geri çevirmeyeceğiz, kardeşlerimizi ölüme göndermeyeceğiz, bize sığınanları zalimlere teslim etmeyeceğiz, bu millete Boraltan Köprüsü faciası gibi utancı bir daha asla yaşatmayacağız, kendimiz siyasi olarak bedel ödesek dahi mazlumlara tüm imkânlarımızla sahip çıkacağız” sözlerini sarf ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Eylül 2012’de İstanbul’da tertiplenen, İslam dünyasından katılımcıların olduğu uluslararası bir konferansta söylediği sözleri anımsatarak, o günden bugüne kadar çizgilerini ve duruşlarını hiç bozmadıklarını hatırlattı.
Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç’in “Tabuta konmuş olsa da toprağa gömülmediği sürece Türkler tek güvencemizdir” sözünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 yıl boyunca bu ağır sorumluluğun, millete yönelik bu yüksek güvenin hakkını layıkıyla vermeye çalıştıklarını vurguladı.
Bu süreçte en büyük destekçilerinin millet olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen, milletimiz Suriyeli muhacirlere bir ensar bilinciyle, ensar millet olmanın mesuliyetiyle hep sahip çıktı. Irkçı nefret söylemlerine prim vermeyen vatandaşlarımız, büyük bir sabırla, metanetle ve vakarla kardeşlerine kucak açtı. Münferit hadiseler dışında, hamdolsun başımızı öne eğecek, tarihimize gölge düşürecek hiçbir müessif olay vuku bulmadı. Suriyeli kardeşlerimiz de bir taraftan yaralarını sarmaya çalışırken, diğer taraftan Türkiye’ye ve ekonomimize katkı sunmaya gayret etti. Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir yardımlaşma seferberliğine beraberce imza attık. Merhamet örnekleriyle dolu tarihimize bir altın sayfayı daha yine beraberce ekledik. Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını, Rabb’ime sonsuz şükürler olsun, Türk Milleti olarak vermeyi başardık. Buradan, Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kucak açan aziz milletimizin her bir mensubuna kalpten teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye halkının çilelerle, derin acılarla ve fedakarlıklarla bezeli mücadelesinin, 8 Aralık’ta Şam’ın özgürleşmesiyle zafere ulaştığını hatırlatarak, şöyle devam etti: “61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi yıkılmış ve Esed korkağı, cibilliyetine yaraşır şekilde, en yakınındakileri bile satarak, Suriye’den kaçmıştır. Suriyeli devrimcilerin Şam’da kontrolü sağlamasıyla birlikte artık bu ülkenin önünde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkiye, harekât boyunca daha fazla kan dökülmemesi, çatışmaların başka yerlere sıçramaması için gerekli müdahalelerde bulunmuştur. 13 yıllık kıyamın 12 günde zaferle taçlanması, tek başına muhteşem bir başarıdır. Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir. Suriye halkı, ülkelerini bir katliam şebekesinin pençesinden kurtarmıştır. Suriyeliler, tüm etnik, mezhebi, dini kesimleriyle geleceklerini kendilerinin tayin edeceği bir yola girmişlerdir. Bundan kardeşlerimiz adına büyük bahtiyarlık duyuyoruz.
“Suriye’de yeni yönetime katkı sunacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Suriye’de Esed zulmünün ve savaşın bıraktığı yıkımın toplam maliyetinin 500 milyar dolara yaklaştığını aktararak, uluslararası toplumun desteği olmadan, savaş yorgunu Suriye’nin, böyle bir yükün altından tek başına kalkmasının mümkün olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı: “Arap ve İslam aleminin, Suriye’nin yeniden inşasına liderlik etmesi, diğer ülkelere de örnek olması gerekiyor. Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız. Önce MİT Başkanımızı, ardından da Dışişleri Bakanımızı süratle Şam’a gönderdik. Büyükelçiliğimizi hemen faaliyete geçirdik. AFAD’ımız, Sednaya Hapishanesi başta olmak üzere işkence hanelerde incelemelerde bulundu. Bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, kendi alanlarında hazırlıklarını yoğun bir şekilde yapıyor. Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu hizmete açıyoruz. Yeni yönetimin lideri Sayın Ahmet eş-Şera’nın süreci çok iyi idare ettiğini, verdiği ılımlı ve yapıcı mesajlarla takdir topladığını görüyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye’ye destek vereceğiz. Suriye’nin kendini toparlaması, kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, devletin yeniden temel görevlerini yapabilir hâle gelmesi için yeni yönetime katkı sunacağız. Toprak bütünlüğüne yönelik saldırılar karşısında da Türkiye olarak tavizsiz duruşumuzu muhafaza edeceğiz. Selden kütük kapma yarışında olan kim varsa, Suriye halkıyla birlikte karşısında milletimizi de bulacaktır. DEAŞ ve PKK başta olmak üzere her iki ülkenin de bekasına kasteden terör örgütlerinin başını ezmekte kararlıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü canilerin ya kendilerinin silahlara veda edeceğini ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömüleceğini vurgulayarak, “Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar örmeye çalışan terör örgütünü ortadan kaldıracağız” sözlerini sarf etti.
Terör örgütü ve destekçilerinin nasıl bir hesabı varsa, kendilerinin de bir hesaplarının olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sabırlı, kararlı ve dikkatli bir şekilde hareket ederek emperyalistlerin oyunlarını bozacaklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, diğer tüm etnik ve dini gruplarıyla biz aynı gökyüzüne bakıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz. Mazimiz gibi istikbalimiz de müşterektir. Hepimiz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız; geleceğimizi de inşallah gönül gönüle vererek ortaklaşa inşa edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
“Suriyeli muhacirlerden dönmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığı sergiliyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ’ın, sadece Batılı ülkeler için değil, Suriye, Irak ve Türkiye için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağı olduğunun altını çizerek, bu vahşi yapıyla göğüs göğüse çarpışan tek NATO müttefikinin Türkiye olduğuna dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Dolayısıyla bu konuda hiç kimse bize ders veremez, bunun üzerinden bize sınır çizemez. Bizim tek gayemiz, Suriye’den başlayarak bölgemizin her karış toprağında barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır. Başkaları için Suriye’nin güvenliği ve huzuru ikinci sırada yer alabilir. 910 kilometre sınırımızın olduğu bir ülkeyle biz bu lükse sahip değiliz. Suriye ne kadar hızlı ayağa kalkar ve kendini toparlarsa, vatan hasreti çeken kardeşlerimizin gönüllü dönüşleri de o derece hız kazanacaktır. Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığı sergiliyoruz. Belli bir süre giriş-çıkışlara da izin vereceğiz. Yaza doğru, okulların da tatile girmesiyle birlikte sınır kapılarındaki yoğunluk biraz daha artacaktır. Bununla ilgili tedbirlerimizi de şimdiden alıyoruz. Bu süreçte politikamız şu olacaktır: Dönmek isteyene yardımcı olacağız; ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye’nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak isteyenlere de kapımızı kapatmayacağız. Muhalefet, hep yaptığı gibi mutlaka bu süreci zehirlemeye çalışacaktır. 3 haftadır Esed’in yasını tutanların, Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin öfkesini, mazlumlardan çıkarma niyetleri şimdiden kendini belli ediyor. Sayın Özel’in, dün grupta yaptığı açıklamaları son derece talihsizdir; bilgisiz ve saha gerçeklerinden kopuktur. Sayın Özel, Suriye meselesini hâlen doğru okuyamıyor. 13 yıldır bir kez olsun doğru bir politika geliştiremeyen CHP, aynı hatasını Sayın Özel’in liderliğinde de sürdürüyor. Türk siyaseti adına bu, çok büyük bir nakısadır. Esed’in ülkeden kaçışının ertesi günü mikrofon karşısına geçip, ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek elbette ham bir hayaldir. Ne harabeye dönmüş şehirler ne topraktan fışkıran toplu mezarlar ne Sednaya gibi ölüm kampları ne ellerinde fotoğraflarıyla hücre hücre evlatlarını arayan anaların feryatları... Evet, bunların hiçbiri onların vicdanını harekete geçiremiyor. Nasırlaşmış kalplere, nefretin mil çektiği gözlere ne yapsak boş. Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir.”