• BIST 100

    11275,55%0,33
  • DOLAR

    42,59% 0,03
  • EURO

    49,67% 0,25
  • GRAM ALTIN

    5752,15% -0,26
  • Ç. ALTIN

    9278,67% 0,00

Deprem bilinciyle yaşamak sürekli korku içinde olmak anlamına gelmiyor!

06 Şubat 2025, Perşembe 14:09
06 Şubat 2025, Perşembe 14:09
Deprem bilinciyle yaşamak sürekli korku içinde olmak anlamına gelmiyor!
  • Dinle
  • A+
    Büyüt
  • A-
    Küçült

Türkiye'nin deprem bölgesi olduğunu belirten uzmanlar, deprem korkusunun belirsizlikten beslenerek kaygıyı artırabileceğini söylüyor.

Sürekli alarm halinde olmanın psikolojik ve fiziksel sağlığı olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, deprem korkusu ve başa çıkma stratejileri hakkında açıklamalarda bulundu.

Belirsizlik korku ve kaygıyı besliyor

Son olarak 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli ve daha öncesinde yaşanan depremlerin, ülkemizde derin izler bıraktığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Hem kayıplarımızın acısını hissetmeye devam ediyor hem de benzer bir felaketle tekrar karşılaşma ihtimaline karşı uzmanların sürekli olarak uyarılarına maruz kalıp, önlemler almaya çalışıp, zihinsel olarak da nasıl başa çıkabileceğimizi sorguluyoruz.” dedi.

Bu süreçte psikolojik açıdan zorlanmamızın başlıca sebebinin, depremin belirsizlik içermesi olduğunu dile getiren Demir, “Ne zaman nerede olacak ve biz bunu nasıl deneyimleyeceğiz tamamen belirsiz. Belirsizlik ise korku ve kaygıyı besler. Ancak önemli olan, korkunun esiri olmak değil, bilinçli ve hazırlıklı bir zihin yapısı geliştirebilmektir.” şeklinde konuştu.

Deprem beklentisi ‘savaş ya da kaç’ tepkisini sürekli aktif hale getiriyor

Sürekli deprem olacak korkusuyla yaşamanın duygusal beyni sürekli olarak alarm halinde tuttuğuna dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Bu durum gündelik yaşam kalitemizi düşürebilir. Zamanla panik atakların görüldüğü anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon gibi psikiyatrik hastalıklara yol açabilir.” dedi.

Beynimizin, deprem beklentisini bir tehdit olarak gördüğüne ve ‘savaş ya da kaç’ tepkisini sürekli aktif hale getirdiğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, şunları söyledi:

“Bu durum, vücutta stres hormonlarının sürekli yüksek kalmasına ve kronik yorgunluk, uykusuzluk, çarpıntı, dikkat dağınıklığı, tahammülsüzlük gibi belirtilere neden olabilir. Sosyal ve mesleki işlevsellik bozulabilir. İnsanlar sürekli deprem korkusu içinde yaşadığında, sosyal ilişkilerinde kopmalar yaşayabilir. Depremle ilgili tetikleyiciler, travmayı sürekli canlı tutar. Küçük sarsıntılar, yüksek sesler, bina çatlakları gibi detaylar, kişilerde yoğun korku ve kaçınma davranışlarına yol açabilir. Korku ve kaygı diğer tüm duyguları gibi doğaldır ancak fazlası yönetilebilir. Asıl mesele, kaygının bizi felç etmesine değil, bilinçli hazırlık yapmamıza yardımcı olmasını sağlamaktır.”

Felaket senaryoları yerine çözüm odaklı düşünülmeli

Deprem bilinciyle yaşamanın sürekli korku içinde olmak anlamına gelmediğinin altını çizen Demir, “Aradaki ince çizgiyi koruyabilmek için kontrol edebileceğiniz noktalara odaklanın. Depremin ne zaman olacağını bilemeyiz ama bina güvenliğini artırabilir, acil durum çantası hazırlayabilir ve tatbikat yapabiliriz. Bu, ‘kontrol duygusunu’ güçlendirerek kaygıyı azaltır.” dedi.

Felaket senaryoları yerine çözüm odaklı düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Demir, “Sürekli olumsuz düşünceler üretmek yerine, ‘eğer deprem olursa, şu güvenli noktalara gidebiliriz’ gibi planlama yapmak daha sağlıklı bir yaklaşım olur. Nefes egzersizleri, meditasyon, yoga, yürüyüş, mindfulness gibi stres yönetimi teknikleri ile psikolojik dayanıklılığınızı güçlendirin. Sürekli depremle ilgili konuşmak ve kaygıyı büyütmek yerine, bilinçli ve düzenli önlemler alın.” önerilerinde bulundu.

Felaket senaryoları bilinçaltında sürekli bir tehdit algısı oluşturabilir

Kontrolsüz haber tüketiminin kaygıyı artırdığına da dikkat çeken Demir, “Özellikle felaket senaryolarını vurgulayan içerikler, bilinçaltında sürekli bir tehdit algısı oluşturabilir.” dedi.

Bilinçli bilgi tüketimi için, güvenilir kaynaklardan bilgi alınması gerektiğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, şöyle devam etti:

“Günde sadece belirli bir zaman diliminde haberleri takip edin. Sürekli deprem haberleri okumak, kaygıyı artırır. Felaket senaryoları yerine bilimsel ve yapıcı içeriklere odaklanın. Medya etik kuralları maalesef bazen ihlal edebiliyor, kullanılan başlık ile haber içeriği farklı olabildiği gibi, başlıklar bireyler üstünde yoğun kaygıya neden oluyor. Bazı uzmanların ‘her an deprem olabilir’ açıklamaları sık sık medyada yer buluyor. Bu tür haberler karşısında çaresiz kalan vatandaş sadece kaygılandığı ile kalıyor. Bu sebeple haberleri tüketirken şu soruyu sorun: Bu bilgi bana gerçekten fayda sağlıyor mu, yoksa sadece kaygımı mı artırıyor?”

Çocuklara kaygı yerine bilinç kazandırılmalı

Çocukların, ebeveynlerinin duygusal durumlarını hissettiğine ve öğrendiklerine Demir, “Eğer bir ebeveyn sürekli kaygılıysa, çocuk da bu kaygıyı içselleştirir.” dedi.

Depremin, ‘Deprem bazen olabilir ama biz önlem aldık, güvendeyiz’ gibi bir dille çocuğun yaşına uygun olarak anlatılması gerektiğini vurgulayan Demir, sözlerini şöyle tamamladı:

“Çocuğun kaygılarını küçümsemeyin ama büyütmeyin de. Ona güven verin. Deprem hazırlıklarını oyunlaştırarak öğretin. Çocuklar, oynayarak öğrenir ve böylece korku yerine bilinç kazanırlar. Ancak sürekli deprem konuşulmamalı, panik ve kontrolsüz bir ortam yaratılmamalı, çocuk üstünde baskı yaratılmamalı. Çocuklar yoğun duygularla başa çıkmakta yetişkinler kadar başarılı olamayabilir. Onların duygu yüklerini azaltmalısınız.” (İLKHA)

Bakan Şimşek: Emek yoğun sektörlere destek artacak

Bingöl Valisi Usta’dan “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” mesajı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan’a ziyaret gerçekleştirecek

ANFİDAP: Gazze, insan haklarının çöktüğü yer

Siirt’te güvenlik güçlerine 68 yeni araç teslim edildi

Müftü Bekiroğlu: İslam, insan haklarını 1500 yıl önce garanti altına aldı

STK'lardan ortak açıklama: İnsan haklarına ilişkin çifte standartlar sona ermeli

Batman'da internet kafeler denetlendi

Şanlıurfa’da ambulansta doğum

Siyonist zindanlarda esirler örtüsüz, ilaçsız ve ölümcül soğukla baş başa

Yetimler Vakfı'ndan yetim ailelere odun yardımı

Batman'da umre yolcularına hazırlık semineri

Kur'an kursu öğretmenlerine ilk yardım farkındalık eğitimi

Gazze Belediyesi: Bölgeye ivedilikle çadır, ekipman ve insani malzeme girişi sağlanmalı

BESO Başkanı Çiftçi'den mülk sahiplerine kira çağrısı

Soğuk havalar balık tezgahlarını canlandırdı

Malatya'da "Savaş Çocuklarına Mektup Yarışması"nda ödüller sahiplerini buldu

Batman'da sera organize tarım bölgesi için kritik ziyaret

Büyükşehir eğitim merkezlerinde yapılan deneme sınavına bin 350 öğrenci katıldı

Batman'da kompleks fıtık vakası yenilikçi cerrahi yöntemle çözüldü

Çin, BAE'nin bir uydusuyla birlikte 9 uyduyu yörüngeye gönderdi

Şanlıurfa’da tahliye kanalına düşen büyükbaş hayvan kurtarıldı

Siyonist Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

ABD Kongresi, Suriye'ye uygulanan "Sezar" yaptırımlarını kaldırmak için oylamaya gidiyor

Nöroloji Uzmanı Kozluk Devlet Hastanesinde Göreve Başladı

HÜDA PAR’dan “Dünya İnsan Hakları Günü” mesajı: Doğu Türkistan’dan Filistin’e kadar milyonlar sistematik zulmün kıskacında

Bangladeş'te dang hummasından ölenlerin sayısı 400'ü aştı

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla mesaj yayımladı

HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Göçer: İnsanlık yok edilirken hangi haktan bahsediliyor

Malatya'da KGYS'ye takılan drift pahalıya patladı: Araç 60 gün trafikten men edildi

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku

ŞEHİR HABERLERİ


Bakan Şimşek: Emek yoğun sektörlere destek artacak

Bingöl Valisi Usta’dan “10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü” mesajı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan’a ziyaret gerçekleştirecek

ANFİDAP: Gazze, insan haklarının çöktüğü yer

Siirt’te güvenlik güçlerine 68 yeni araç teslim edildi

Müftü Bekiroğlu: İslam, insan haklarını 1500 yıl önce garanti altına aldı

STK'lardan ortak açıklama: İnsan haklarına ilişkin çifte standartlar sona ermeli