10816,21%0,76
41,70% 0,03
48,69% -0,35
5325,83% 0,33
8854,31% 1,43
Diyarbakır İslami Sivil Toplum Kuruluşları öncülüğünde merkez Kayapınar ilçesi Dünya Kavşağında bir araya gelen Diyarbakırlılar, Aksa Tufanı Operasyonu yıl dönümünde yürüyüş gerçekleştirdi.
Kadın-erkek, genç-yaşlı meydanları hınca hınç dolduran Diyarbakırlılar, ellerindeki döviz ve Filistin bayraklarıyla tekbir ve sloganlar eşliğinde basın açıklamasının yapılacağı Roboski Park alanına doğru yürüyüşe geçti.
Roboski Park alanında yapılan basın açıklamasını Diyarbakır İslami STK'lar adına Ali Saruhan okudu.
"Bu zulümler Aksa Tufanı ile birlikte iki yıldır görünür hale gelmiştir"
Açıklamasına "Ancak kendileriyle anlaşma yaptığınız müşrikler, şâyet anlaşma şartlarını tamâmen yerine getirir, size karşı hiçbir menfî harekette bulunmadıkları gibi, aleyhinizde kimseye arka da çıkmazlarsa, onlarla yaptığınız anlaşmalara süreleri doluncaya kadar riayet edin. Şüphesiz ki Allah, sözünde durup haksızlıktan sakınanları sever." ayet-i kerime mealiyle başlayan Saruhan, Gazze’de tam 2 yıldır insanlık adına tüm değerlerin yerle bir edildiğini, dünyanın gözleri önünde bir halkın 730 gündür her gün başlarına bombalar yağdığını ve bu halkın her türlü zulme, yıkıma, açlığa, ilaçsızlığa ve hak ihlallerine maruz bırakıldığını kaydetti.
İşgal rejiminin zulüm ve soykırımı sadece iki yıl ile sınırlı olmadığının altını çizen Saruhan, "Tam 76 yıldır Filistin’de aralıksız zulümleri sürmektedir. Bu zulümler Aksa Tufanı ile birlikte iki yıldır görünür hale gelmiştir. siyonist işgal rejimi 76 yıldır işgal etmiş olduğu Filistin topraklarında işgali gün be gün genişletmektedir. Kudüs ve Mescidi Aksa başta olmak üzere birçok mübarek belde işgalin postalları altında özgürlüğüne kavuşacağı günü beklemektedir." ifadelerini kullandı.
"Filistinli kardeşlerimiz, işgalin sona ereceği günü beklemektedir"
Saruhan, "Filistinli kardeşlerimiz işgalin olduğu günden bu yana her türlü hak ihlallerine maruz kalmıştır. Mazlum bir halk, siyonistler tarafından katledilmiş, arazilerine el konulmuş, evleri ve yaşam alanları gasp edilmiştir. siyonistlerin işgal saldırılarından dolayı kardeşlerimiz, başka ülkelerde muhacir kalmak zorunda bırakılmıştır. 1948'den bu yana 300 binden fazla Filistinli, siyonist işgal rejimi tarafından katledilmiştir. Sadece 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze'de en az 30 bini çocuk, 25 bini kadın olmak üzere 75 binden fazla kardeşimiz şehid olmuştur. Enkaz altında kalan 10 binden fazla kardeşimizin henüz naaşlarına ulaşılamamıştır." şeklinde konuştu.
1967'den bu yana bir milyondan fazla Filistinlinin siyonist zindanlarında esir edildiğini, işkencenin en barbar ve vahşi yöntemlerine maruz kaldığını belirten Saruhan, şu ifadeleri kullandı:
"siyonistlerin işgal ve talanından dolayı 10 milyondan fazla Filistinli, başka ülkelerde mülteci durumuna düşmüş, zorla yerinden edilmiştir. İşgalden dolayı dünyanın en kalabalık mülteci nüfusuna sahip Filistinli kardeşlerimiz, işgalin sona ereceği günü beklemektedirler. Mazlumun ahı arşa ulaştı… Anaların feryatları vicdanları ateşe verdi. Artık ne söz yetiyor ne kelam. Her şey gözümüzün önünde oluyor. İşgal rejimi, Gazze’ye insani yardımların ulaşmasına engel olmaktadır. Bunun neticesinde bir halk, açlık, kıtlık ve ilaçsızlıkla ölüme terk edilmektedir."
"Bir tarafta sözde uluslararası hukuk, diğer tarafta 730 gündür ölümü her gün yaşayan o çocuklar…"
Saruhan, "Allah şahittir ki, devletlerin elinde olan silah ve imkanlar dünyanın özgür haklarının elinde olsaydı, bu zulüm çoktan sona ermişti. Halkların elinde devletlerin imkanlarının küçük bir kısmı olsaydı bu kadar mazlumun kanı akmayacak, çocuklar, kadınlar, siviller, eli kınalı gelin ve damatlar, bebekler ve siviller katledilmeyecekti. Gazze'de şehid oranları, yaralı sayısı, açlıktan dolayı şehid olanların sayısı, yardım noktasında kurşuna dizilenlerin sayısı birer istatistiki bilginin ötesinde her bir canın hayattan koparılışıdır. Bu yok oluşa dur demek için daha kaç can hayattan koparılacak, kaç annenin daha yüreği dağlanacak, kaç bebek ve çocuk daha açlıktan can çekişecek? Artık zalime dur demenin vakti gelmedi mi? Bir tarafta sözde uluslararası hukuk, diğer tarafta 730 gündür ölümü her gün yüzlerce kez yaşayan o çocukların bilge sözleri ve masum bakışları arasında insanlığın vicdanı dünya halklarını bir araya getirdi." diye belirtti.
"Sumud Filosu; vicdanın, hakkın, cesaretin ve mazlumların safında yer almanın şerefine nail olmuştur"
Gazze'nin artık Filistinlilerin davası olmaktan ziyade bir insanlık meselesine dönüştüğünü vurgulayan Saruhan, "Tüm insanlığın onur, şeref ve haysiyet meselesi olmuştur. Onun için farklı dil, din, ırk ve ideolojiye sahip, insanlığını yitirmeyen dünya halkları zulme karşı tek ses, tek nefes oldular. Dünya halkları Gazze için büyük bir insanlık koalisyonu kurdu. Dünya halkları imkanları dahilinde karadan ve denizden bu insanlık utancına son vermek ve insanlık onurunu yüklenmek için her türlü cesareti sergilemiştir." şeklinde konuştu.
Gazze'deki ablukayı kırmak için harekete geçen Küresel Sumud Filosu'na da değinen Saruhan, "Küresel Sumud Filosu, Gazze için denizlere yelken açarken insanlık onurunu yüklenerek büyük cesaret örneğini sergilemiştir. Dünya ülkeleri bu filoda yer alan halklar kadar cesur ve yürekli olamadı. Bu filo vicdanın, hakkın, cesaretin ve mazlumların safında yer almanın şerefine nail olmuştur. Gücü ellerinde bulundurup, iradelerini, işgal rejimine teslim etmiş liderlerden bir beklentimiz yok. En kahredici olanı ise siyonist işgal rejimine söylemde kafa tutup, icraatte bir şey yapmayanların durduğu noktadır." ifadelerine yer verdi.
Aksa Tufanı Operasyonu bir milat olmuştur
Sözde ateşkes çağrılarıyla barış maskesi takan Batının arka planda kendi değerlerine savaş açmış soykırımcıya silah, para ve siyasi destek verirken insanlık onurunun Filistinli çocuk, kadın ve erkeklerin omuzlarında olduğunun altını çizen Saruhan, yaşanan bunca mezalime karşı 7 Ekim 2023’te HAMAS tarafından gerçekleştirilen Aksa Tufanı Operasyonunun bir milat olduğunu vurguladı.
Mescidi Aksa ve Kudüs başta olmak üzere Filistin’in her bir karış toprağının özgürlüğüne kavuşması ve 76 yıllık işgalin sona ermesi için bu operasyon gerçekleştirildiğini söyleyen Saruhan, "Aksa Tufanı Operasyonu, yüz yıldır görülmeyen işgalin görünür olmasını sağlamıştır. Uluslararası aktörlerin ve devletlerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. HAMAS, siyonist işgal rejiminin Fırat ile Nil arasındaki işgal planına karşı sınır hattı mücadelesi vermiştir. HAMAS, Siyonistlerin bölgesel işgal planlarını yerle bir etmiştir." diye kaydetti.
"Hala küçük çıkarlarının kaybolmasından korkan bir İslam dünyası manzarası ile karşı karşıyayız"
İki yıldır İslam aleminin sessizliği siyonistlere cesaret verdiğini, yayılmacı politikalarını bölge ülkelerine saldırarak gösterdiğine dikkat çeken Saruhan, "Filistin’de, Gazze’de bölgemizde siyonist işgal rejiminin çemberi genişlerken… Hala dengeleri gözetleyen, küçük çıkarlarının kaybolmasından korkan bir İslam dünyası manzarası ile karşı karşıyayız. İbrahim anlaşmasının peşinde siyonist işgal rejimi ve ABD’ye yardım ve yataklık yapan bölge ülkelerini uyarıyoruz. Celladına aşık mahkûm misali olmaktan çıkın, istikbal, istiklal ve ahiretinizi tehlikeye atmayınız. Şundan kesinlikle emin olunuz bugün Gazze düşerse yarın Bağdat ve Amman düşecek, başka bir gün Şam ve Kahire düşecek, bir başka gün Ankara ve İstanbul düşecek. Çünkü işgalci işgale, kana, gözyaşına ve talana doymak nedir bilmiyor." dedi.
Saruhan, "siyonist işgalin yayılmacı adımlarına karşı batıdan medet ummak, çölde su aramaktan başka bir şey değildir. Soykırım suçuna ortak olan batıdan medet ummaktan vazgeçilmelidir. Bürokratik ve diplomatik yollar zalimi zulmünden vaz geçirmiyor. Geriye son bir seçenek kaldı, ya izzetle yaşayıp kanımızın son damlasına kadar Gazze direnişinin yanında yer alıp barış gücü hareketini başlatmak ya da zillet içinde köleliğe razı olup bizi de işgal edecekleri günü beklemek." şeklinde konuştu.
"Devlet liderleri, hükümet temsilcileri ve iktidarlar artık slogan atmaktan vaz geçin"
"Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir." ayeti kerime maliyle konuşmasını sürdüren Saruhan, dünyanın özgür halklarından ve vicdan sahibi devlet liderlerinden taleplerini sıralayarak şu ifadelere yer verdi:
"Devlet liderleri, hükümet temsilcileri ve iktidarlar artık slogan atmaktan vaz geçin. Attığınız sloganlar zulmü ve soykırımı durdurmuyor. Zaman slogan atma, nutuk çekme zamanı değil, zaman zulme karşı harekete geçme zamanıdır. Zaman Gazze için somut adımlar atma zamanıdır.
-Gazze direnişi ile ABD ve Avrupa ülkelerinin yenilmezlik algısı kırılmıştır. Bu zulme karşı bölgesel müdahale gücü oluşturulmalıdır. Türkiye ve bölge ülkeleri güç birliği yaparak "Kudüs İttifakı" kurulmalıdır.
-Trump tarafından HAMAS’a dayatılan 20 maddelik plana HAMAS şartlı olarak yanıt vermiştir. HAMAS’ın şartlı yanıtını destekliyoruz.
-HAMAS’ın yanıtı, tarihte daha önce yaşanmış olan Hudeybiye antlaşmasına büyük bir benzerlik göstermektedir. İnşallah bu yanıt Mekke’nin fethi gibi yeniden Kudüs’ün fethine kapı aralayacak, işgalin sonunu getirecektir.
-HAMAS 2006 Filistin seçimlerinde 132 sandalyeden 76’sını kazanmış, Filistin halkının meşru iktidarıdır. Bu meşru iktidar, Filistin Ulusal Birliğini oluşturmak ve Filistin Devletini kurmak için on yıllarca çaba göstermiştir. Bütün bu çabalar ABD, Batılı ülkeler ve yerli işbirlikçileri El-Fetih lideri Mahmut Abbas tarafından sonuçsuz bırakılmıştı.
-Gazze’de ödenmiş büyük bedellerin neticesinde ve şehitlerin kanının bereketiyle Trump’un öne sürdüğü plan ile ilk kez Filistin Ulusal Birliği bir araya gelecek ve kendi devletini kurma fırsatını yakalayacaktır. Filistin’in meşru hükümeti ve iktidarı HAMAS, Filistin Ulusal Birliği’nin içinde yer alacaktır.
-HAMAS’ın Trump planına vermiş olduğu yanıtta, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, esir takasının yapılması, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik şartları kabul etmiştir. Ama asla teslimi silahtan konu açmamıştır.
- Uluslararası kararlar neticesinde; Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararlar pratikte yerine getirilmelidir.
-Türkiye başta olmak üzere arabulucu ülkeler siyonist şer ittifakına baskı yapmalı, Gazze’nin ve Filistin halkının iradesini temsil eden HAMAS’ın yanında yer almalıdır.
-siyonist işgal rejimine karşılık veren tüm direniş cepheleri desteklenmelidir. Direnişe askeri, lojistik, teknolojik destek verilmelidir.
-Boykotun büyük bir silah olduğunu unutmayalım. Ömür boyu boykot idrakiyle hareket edilmelidir. siyonist işgal rejimine destek sağlayan ürünleri boykot etmeye devam ediniz. Bir dönem değil, ömür boyu boykot bilinci ile hareket edilmelidir.
-Meclise sunulmuş olup uzun süredir bekletilen, Gazze’de soykırım suçunu işleyen Türkiye vatandaşı siyonistlere yönelik çifte vatandaşlık yasası kanunu ivedilikle yasalaşmalıdır.
-siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz. Gazze'nin kahraman halkına, izzeti kuşanan liderlerine, siyonist işgale direnen mücahitlere selam olsun. Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun." (İLKHA)