Tarih: 11.03.2025 17:05

Doktor Meshref: İşgal rejimi stratejik çöküşle karşı karşıya

Facebook Twitter Linked-in

Mardin Artuklu Üniversitesi Doktor Öğretim Üyesi Abdellatif Abdelghani Meshref, Gazze'deki mücahitlerin direnişiyle Ortadoğu'da değişen dengeler hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.

Doktor Meshref, Gazze’deki direnişin beklenmedik şekilde güçlenmesi, bölgedeki jeopolitik dengeleri değiştirdiğini ve işgal rejiminin uzun vadeli stratejilerini çöküşe sürüklediği vurguladı.

Meshref, “Ortadoğu, tarih boyunca emperyalist güçlerin müdahalelerine ve bölgesel çatışmalara sahne oldu. Ancak 7 Ekim 2023’te başlayan Aksa Tufanı operasyonu, bu çatışmalarda yeni bir dönemin başlangıcını işaret etti. İşgal rejimi, yıllardır sürdürdüğü askeri ve siyasi stratejilerle bölgedeki hâkimiyetini koruyacağını düşünüyordu. Ancak HAMAS'ın sürpriz saldırıları ve Gazze’de başlatılan geniş çaplı direniş, işgal rejiminin hesaplarını altüst etti.” dedi.

"İşgal rejimi, Ortadoğu’da köklü bir dönüşüm planlıyordu"

Meshref, işgal rejiminin son yıllarda izlediği stratejileri detaylandırarak, “İşgal rejimi, Ortadoğu’da köklü bir dönüşüm planlıyordu. Bu dönüşüm, işgal rejiminin bölgede lider konumuna gelmesini sağlamayı amaçlıyordu. Ancak Aksa Tufanı, bu planları tamamen bozdu. İşgal rejimi şu anda büyük bir kriz içinde ve bu kriz sadece Gazze ile sınırlı değil; Tel Aviv’den Washington’a kadar uzanan bir siyasi ve askeri kaosa dönüştü." diye konuştu.

"HAMAS, güvenlik algısını yerle bir etti"

İşgal rejiminin üç temel stratejisinin olduğuna işaret eden Meshref, "İlk olarak, caydırıcılık teorisini güçlendirmek istiyordu. Yani, işgal rejiminin askeri gücünün herhangi bir direniş hareketini kolayca bastırabileceği fikrini yaymak istediler. Ancak HAMAS’ı gerçekleştirdiği operasyonlar, bu teorinin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. HAMAS’ın tünellerden çıkarak işgal güçlerine büyük kayıplar verdirmesi, caydırıcılık anlayışını paramparça etti. İkinci strateji, güvenlik doktriniydi. İşgal rejimi yıllardır dünyanın en güvenli ülkelerinden biri olduğu propagandasını yaptı. Ancak HAMAS’ın birkaç saat içinde sınırları aşarak işgal bölgelerine girmesi, bu güvenlik algısını yerle bir etti." ifadelerini kullandı.

“HAMAS’ın sahada uyguladığı taktikler, işgal rejiminin güvenlik duvarlarının bir illüzyondan ibaret olduğunu gösterdi”

"Şu an israil halkı kendisini güvende hissetmiyor." diyen Meshref, şöyle devam etti: "Dahası, HAMAS’ın sahada uyguladığı taktikler, işgal rejiminin güvenlik duvarlarının aslında bir illüzyondan ibaret olduğunu gösterdi. Üçüncü strateji ise teknolojik üstünlük teorisine dayanıyordu. İşgal rejimi, ABD’den aldığı gelişmiş istihbarat sistemleri, Iron Dome hava savunma sistemi ve yapay zekâ destekli silah teknolojileriyle yenilmez olduğunu sanıyordu. Ancak HAMAS’ın basit ama etkili askeri stratejileri, bu teknolojik üstünlüğün sahada ne kadar anlamsız olabileceğini kanıtladı. İşgal rejimi, yüksek teknolojiye sahip olabilir, ancak HAMAS’ın tünelleri ve halk desteği, bu teknolojik avantajı etkisiz hale getirdi.”

"Hiçbir şey HAMAS’ın direnişini kırmaya yetmedi"

ABD’nin işgal rejimine verdiği desteğe rağmen direnişin kırılmadığını vurgulayan Meshref, “ABD yönetimi, işgal rejimine hem askeri hem de lojistik destek sağladı. Amerikan uçak gemileri Doğu Akdeniz’e konuşlandırıldı, gelişmiş mühimmat sevkiyatları yapıldı, hatta bazı Amerikan askeri uzmanları sahada işgal ordusuna danışmanlık yaptı. Ancak tüm bunlar, HAMAS’ın direnişini kırmaya yetmedi. Bu, Batı dünyasında büyük bir şok oluşturdu. Çünkü ilk kez, işgal rejimi bu kadar büyük bir krizle karşı karşıya kaldı ve bunu çözebilecek hiçbir stratejisi yok.” ifadelerini kullandı.

"İşgal rejimi, halkın iradesini kırmakta başarısız oldu"

Meshref, Gazze halkının direnişteki rolüne dikkat çekerek, “HAMAS’ın en büyük silahı, ne roketleri ne de tünelleridir. Asıl gücü, Gazze halkının sarsılmaz direnişidir. Eğer Gazze halkı HAMAS’ın yanında olmasaydı, işgal rejimi ve ABD çoktan direnişi çökertmiş olurdu. Ancak halk, bombardımanlara, açlığa, susuzluğa rağmen direnmeye devam ediyor. Bu, işgal rejimi için en büyük yenilgilerden biridir. Çünkü işgal rejimi, halkın iradesini kırmakta başarısız oldu. Unutmamak gerekir ki savaş sadece askeri bir mesele değildir. Aynı zamanda psikolojik ve sosyal bir savaştır. İşgal rejimi, Gazze halkının teslim olacağını düşündü, ama tam tersi oldu. Direniş, sadece HAMAS’tan ibaret değil, Gazze’deki her evde, her sokakta, her yürekte devam ediyor. İşgal rejimi, bu gerçeği kabul etmek zorunda kalacak.” dedi.

"Aksa Tufanı operasyonu olmasaydı, işgal rejimi Ortadoğu’da kendisini bölgenin lideri olarak ilan edecekti"

Aksa Tufanı’nın yalnızca Gazze’yi değil, bölgedeki diğer ülkeleri de etkilediğini kaydeden Meshref, “Bu operasyon, İran’dan Lübnan’a, Yemen’den Suriye’ye kadar geniş bir etki alanı yarattı. Direniş ekseni güç kazandı. Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler, Irak’taki direniş grupları işgal rejimine karşı daha agresif bir tutum sergilemeye başladı. ABD ve Batı, bu sürecin farkında ve bu yüzden işgal rejimine olan desteği artırıyor. Ancak bu destek, sahadaki gerçekleri değiştirmiyor. Aksa Tufanı operasyonu olmasaydı, işgal rejimi Ortadoğu’da kendisini bölgenin lideri olarak ilan edecekti. ABD Başkanı Joe Biden, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin de desteğiyle işgal rejiminin liderliğinde yeni bir Ortadoğu düzeni kurmak istiyordu. Ancak bu planlar suya düştü. Şimdi, işgal rejimi sadece Gazze’de değil, uluslararası alanda da büyük bir kriz içinde.” şeklinde konuştu.

“İşgal rejimi ve destekçileri için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”

Meshref, HAMAS’ın sahadaki direnişinin tüm planları bozduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

“İşgal rejimi, Gazze’yi işgal etmeyi, HAMAS’ı yok etmeyi ve Aksa Tufanı’nı bir an önce bitirmeyi planladı. Ancak tüm bu hedeflerde başarısız oldu. Ne Gazze’yi kontrol altına alabildi ne de HAMAS’ı yok edebildi. Bu savaş, işgal rejimi için tam anlamıyla bir kâbusa dönüştü. Ortadoğu artık eski Ortadoğu değil. Direnişin gücü arttı, işgal rejiminin caydırıcılığı çöktü ve bölge halkları, emperyalist projelere karşı daha bilinçli hale geldi. Aksa Tufanı, sadece bir askeri operasyon değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun kaderini değiştiren bir dönüm noktası oldu. Gelecek, halkların direniş gücüne bağlı olacak. İşgal rejimi ve destekçileri için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —