Ekonomistler enflasyon verisini nasıl yorumladı?
Beklentilerin üzerinde gelen aralık ayı enflasyon verisi, ekonomi yönetiminin 2020 yılına ilişkin hedeflerini de aştı. Geçen yıl yüzde 14,60 TÜFE ve yüzde 25,15 ÜFE ile tamamlandı. Aralık ayında enflasyonun yüzde 1 civarı gelmesi bekleniyordu. Bu beklentileri hafifi geçen aralık enflasyonu yüzde 1,25 oldu. Peki, ekonomistler ve piyasa uzmanları enflasyon verisini nasıl değerlendirdi?
InvestAZ Yatırım Araştırma Müdürü Yusuf Topçu:
TL'nin reel getirisi yüzde 2,40'a geriledi
'Aralık ayında beklentilerin hafif üzerinde yüzde 1,25 gelen enflasyon verisiyle birlikte 2020 yılı enflasyonu yüzde 14,60 oldu. 24 Aralık'ta politika faizinde 200 baz puan artırımına giden Merkez Bankası, 2021 yılında enflasyonla mücadelenin tonunu 2020'nin sonunda belli etmişti. Böylelikle politika faizi ile enflasyonun farkı olan TL reel getirisi de yüzde 2,40'a gerilemiş oldu. Sıfır veya negatif faiz dünyasında yüzde 2,40 reel getiri, enflasyonla mücadele ve sıkı para politikası döneminde TL için oldukça olumlu.
Yeni yıla girerken aylık yüzde 2,36 ve yıllık yüzde 25,15 gelen ÜFE verisi kur açısından negatif olsa da TÜFE verisi TL pozitif. 2021'de devam etmesi beklenen TL ve TL varlıklara olan ilgi de bu çerçevede borsada kendini göstermeye devam ediyor. Sıkılaşma döngüsü ve doğru politika adımları devam ettikçe uzun vadeli hareketinin destek noktası olan 7,30'da bir süre daha geçireceğini tahmin ettiğimiz dolar kuru, bu döngünün ortalarında 7,00'ın altını test etmeyi deneyebilir.'
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan:
Enflasyon görünümünde riskler yukarı eğimli olmaya devam edecek
Türkiye’de tüketici fiyatları Aralık ayında %1,25 artış gösterirken, yıllık enflasyon ise %14,6 oranında gerçekleşti. Bizim beklentimiz aylık %0,90 ve yıllık %14,2 oranında bir enflasyon gerçekleşmesi yönündeydi. Geçmişten gelen kur artışı etkisinin fiyatlara yansıması ve emtia, enerji grubundaki artışların enflasyonu beklenenden daha fazla yükselttiğini görüyoruz.
Enflasyonu besleyen birçok faktör vardır. ÜFE artışlarından gördüğümüz üzere, maliyet yüklenimi etkisi devam ediyor ve bu da geçmiş kur artışlarının TÜFE üzerine yansımasının tamamlanmadığını gösteriyor. Kur seviyelerindeki Kasım ayından sonraki stabilleşmenin etkisini henüz görme noktasından uzağız. Bu durum, enflasyondaki yapışkanlık riskini artıyor. Öte yandan, maliyet artışlarının gecikmeli tüketici fiyatı yansımaları ile beraber enflasyon ilerleyen aylarda da yüksek kalacaktır.
Mevsimsel koşullar ve kuraklık riski gıda fiyatları açısından risk oluştururken merkezi olarak belirlenen fiyatlarda da zam yapma politikasının devamı enflasyona yardımcı olmamaktadır. Yeni yıla girilmesiyle beraber elektrik ve doğalgaza gelen zamların hem son kullanıcı, hem de üretim maliyetlerini etkilemesi açısından çarpan etkisi olacakken, köprü ve otoyol zamlarının da direkt etkiden ziyade nakliye, ulaştırma maliyetlerine yapacağı etki enflasyonu artırıcı şekilde olacaktır. Tütün ürünlerinin vergilendirilmesinde 6 ayda bir yapılan yeniden değerlemenin yapılmayarak vergi yükünün hafifletilmesi ise bu kaynaktan, yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar üzerinden enflasyon artışına ilave katkıda bulunmayacaktır.
Merkez Bankası, Naci Ağbal’ın göreve gelmesiyle başlayan süreçte TRY’deki değer kaybını dizginlemek için para politikasını basitleştirdi ve borçlanma maliyetlerini artırdı. %17 seviyesine getirilen politika faizi, enflasyon görünümü ile kıyaslandığında koruma sağlıyor gibi görünüyor. Bu yüzden mevcut politika patikasında yeterli görülebilir. Merkez Bankası’nın Ortodoks politikaları devam ettireceğini ve enflasyon risklerini gözeteceğini varsayıyoruz. Aralık enflasyonuna göre hesaplanan reel faiz %2 üzerindedir. Nisan ayında tepe yapması beklenen ve Mayıs ayından sonra düşüşüne ağırlık vermesi beklenen enflasyon görünümü çerçevesinde, ilave artışlar reel faiz pozisyonunun zayıflamasına neden olacaktır. Enflasyonda düşüşün gecikmesi ve %15 üzeri bandın yılın ilk aylarında görülmesi gibi durumlarda Merkez Bankası’nın bir artış daha değerlendirme durumu olabilir. Bizim enflasyon varsayımımız, yılın ikinci yarısında düşüş olmakla beraber 2021’in %10-11 aralığı içerisinde gerçekleşebileceği yönündedir.'