Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, asırlarca esenlik yurdu olmuş coğrafyalar, kan ve gözyaşı gölüne dönüştüğünü hatırlatarak, Gazze'de yaşanan soykırıma dikkat çekti.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Mevlid-i Nebi Haftası" etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası" temalı "Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu"na katıldı.
Burada konuşan Erbaş, "Kur’an, getirdiği hüküm, ilke ve değerlerle hem akılları hem de kalpleri inşa etmiştir. Şahsiyet sahibi bir Müslümanın nasıl olması gerektiğini bütün boyutlarıyla insanlığa öğretmiştir." dedi.
"Çağımızın en belirgin özelliği her alanda meydana gelen küreselleşmedir"
Erbaş, değişim ve dönüşümün baş döndürücü boyutta seyrettiği bir hız ve hırs çağında yaşandığına dikkati çekerek, "Bu çağın en belirgin özelliği, hayatın her alanında meydana gelen büyük ve hızlı bir küreselleşmedir. Bu sürecin belirgin özelliği ise ülkelerin kendi sınırlarını aşarak birçok alanda sergiledikleri amansız bir yarış halidir. Kıyasıya sürdürülen bu yarış, ilk bakışta bilim, teknoloji ve ekonomi gibi alanlarda cereyan ediyor görüntüsü verse de bu mücadelenin lokomotifi olan asıl unsur daha başkadır." diye konuştu.
"İnsanlık, gitgide derinleşen bir dünyevileşme girdabına düçar olmaktadır"
Küreselleşmenin ana mecrasının kültürel küreselleşme olduğunu belirten Erbaş, şöyle konuştu:
"Çok yönlü ve kapsamı oldukça geniş olan kültür, kanaatimce bilim ve teknolojiden sanata, dil ve edebiyattan gelenek, göreneklere ve dine kadar her alanda yaşanan küreselleşmenin temelini teşkil etmektedir. Böyle bir süreçte öncelikle insani değerler, ahlaki erdemler, insanı insan yapan manevi özellikler, maalesef alabildiğine örselenmektedir. İnsanlık, egemen kültürlerin baskısı ve dönüştürücü etkisiyle gitgide derinleşen bir dünyevileşme girdabına düçar olmaktadır. Nitekim dünyevileşmenin körüklediği çıkar çatışmalarından dolayı merhameti unutan insanlık, vicdanını kaybetme noktasına gelmiştir. İnsanlığı çepeçevre kuşatan pragmatizm sebebiyle aklın ve idrakin alamayacağı güç gösterileri, şiddet olayları dünyayı zindana çevirmektedir. Küresel ölçekte yaşanan kaotik süreçte insanlığın içine düştüğü bunalımlar, maruz kaldığı tehlikeler ve toplumların geleceğini tehdit eden sorunlar, maalesef günden güne artmaktadır."
"Filistin, Kudüs şimdilerde çağın en trajedik olaylarına sahne olmaktadır"
Erbaş, bugün yeryüzünün kitlesel bir şiddet sarmalıyla çevrilmiş durumda olduğunu dile getirerek, "Asırlarca esenlik yurdu olmuş coğrafyalar, kan ve gözyaşı gölüne dönüşmüş vaziyettedir. Bilhassa yaklaşık bir asırdır sistemli bir işgal altında varoluş mücadelesi veren selam yurdu Filistin, Kudüs şimdilerde çağın en trajedik olaylarına sahne olmaktadır. Filistin toprakları şimdi garip, kutsal emanet olan Kudüs garip, yerle bir edilen Gazze garip, soykırıma uğrayan Filistin halkı gariptir. O bereketli topraklarda şimdi vahşi bir zulüm, katliam ve soykırım kol gezmektedir. Dünyanın birçok yerinde yaşanan işgaller, savaşlar, şiddet olayları, bir taraftan hayatı zindana çevirirken, aynı zamanda insani, ailevi, ahlaki ve içtimai değerlerin ötelenmesine de yol açarak, insanlığın bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir." ifadelerini kullandı.
"Kurtuluş İslam’dadır, kurtuluş Kur’an’dadır…"
Erbaş, "Belirsizliklerle dolu bu zorlu süreçten İslam dünyası da nasibini almakta; ideoloji, mezhep, meşrep ve benzeri ayrıştırıcı tartışmaların sebebiyet verdiği karmaşanın, kaosun içinde bocalamaktadır. Bu olumsuz atmosferden kurtuluşun yegane yolu, Kur’an’ın övgüsüne mazhar olmuş Peygamber Efendimizin (s.a.s.) güzel ahlakını kuşanmak, O’nun şahsiyetini örnek alarak yaşamaktır. Başka bir yol, başka bir çözüm yoktur. Kurtuluş İslam’dadır, kurtuluş Kur’an’dadır, takip edilecek yol Peygamber Efendimizin (s.a.s.) yoludur." şeklinde konuştu.
"Kur’an-ı Kerim, insanlarda sarsılmaz bir şahsiyet inşa eder"
İslam’ın, bir ahlak düzeni ve hayat nizamı olduğunu kaydeden Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:
"Bünyesinden neşet eden değerleri kuşanan herkes için, dünya hayatında emin adımlarla yürüme imkanı sunan en güvenilir yoldur. Hiç şüphesiz İslam, insana yol ve yön çizen, her konuda rehberlik eden ve onu istikamet üzere sabitkadem kılacak bir şahsiyet inşa eden ana unsurdur. İslam’ın ana kaynağı olan Kur’an-ı Kerim, bir şahsiyet inşa mektebidir. Kur’an-ı Kerim, yaratılmışların en kıymetlisi olan insan için sarsılmaz bir şahsiyet inşa etmektedir. Getirdiği mesajlarla insanın varlığa ve hayata dair idrak seviyesini yükselterek inançlı, erdemli, ahlaklı ve faydalı bir şahsiyet olmasını hedefler. Bu anlamda insanları olgunluk ve kemale sevk etmek için irşadın öneminden, hayatı düzene sokmak, toplumu fesattan uzak tutmak için ıslahın gerekliliğinden bahseder. Huzurlu bir toplum inşasının yollarını gösterir. Kur’an, getirdiği hüküm, ilke ve değerlerle hem akılları hem de kalpleri inşa etmiştir. Şahsiyet sahibi bir Müslümanın nasıl olması gerektiğini bütün boyutlarıyla insanlığa öğretmiştir. Hayatı Kur’an ile inşa olan son Peygamber, alemlere rahmet Hazreti Muhammed ise, mümtaz şahsiyetiyle tüm insanlığa en güzel örnek olmuştur."
"Peygamber Efendimiz, hakikat ışığı arayan insanlık için kurtuluş umudu olmuştur"
Erbaş, Peygamber Efendimizin örnek hayatının, 14 asırdır Müslümanın kimlik ve kulluk şuurunun önündeki engelleri kaldıran yegane umut ve ufuk merkezi olduğunu kaydederek, "Peygamber Efendimiz, yolunu kaybeden, yönünü şaşıran, zihni savrulmaların girdabında bocalayan ve bir hakikat ışığı arayan insanlık için kurtuluş umudu olmuştur. O’nun nübüvveti, tüm insanlık için karanlıklardan aydınlığa, zulmetten nura geçişin vesilesi olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Düzenlenen sempozyum 2 gün boyunca devam edecek. (İLKHA)