10746,98%0,04
40,59% 0,02
47,10% 1,43
4394,42% 2,22
7018,29% 1,30
Namazın, Müslüman kadın, erkek; çocuk, yaşlı herkes için çok büyük bir ibadet olduğuna değinen Aktan, çocukların henüz akil-baliğ olmadan namaza alıştırılması gerektiğini ifade etti.
Aktan, ailece camilere gidilmesi hususunda da duyarlılık gösterilmesinin hanelere mutluluk ve bereket katacağını vurguladı.
"Namaz dinin direğidir"
"Namaz, Yüce Rabbimizin bizlere emir buyurduğu; Peygamberimizin (Aleyhissalâtu vessellam) bizzat uygulayarak bizlere tavsiye ettiği, kılınması gerektiğine dair rehberlik ettiği; İslam'ın beş temel direğinden biridir. Namazla alakalı, özellikle de namazın ehemmiyetiyle ilgili iki hususu bilmekte fayda vardır. Birincisi, namazı önemsemek. Namazın dinimizin direği olduğuna inanmak ve bu ibadetin ne kadar önemli olduğunu zihnimizde net bir şekilde yerleştirmek gerekir. İkincisi, namazın Allah'ın bir emri olduğunu, Yüce Allah'ın biz kullarına yüklediği bir görev olduğunu kabul etmek gerekir. Bu iki denklemi kurduğumuzda — yani hem namazın önemini kavradığımızda hem de onun Allah'ın emri olduğuna iman ettiğimizde — 'Kılalım mı, kılmayalım mı?', 'Başlayalım mı, başlamayalım mı?' gibi bir gündemimiz kalmaz. Neden? Çünkü biliriz ki namaz dinin direğidir. Nasıl ki bir binayı, bir camiyi ayakta tutan direkler varsa; bir Müslümanın da imanını, dindarlığını ayakta tutan, geçerliliğini sağlayan şey namazdır. Bu birinci husustur. " dedi.
"Namaz, her durumda Müslümanın sorumluluğunda olan bir ibadettir"
Bazı ibadetlerde mali şartlarla beraber sağlık şartlarının da olduğuna dikkat çeken Aktan, "İkinci husus ise, diğer ibadetlerde güç yetirme, imkân bulma, yani istitaat dediğimiz mükellefiyet şartları açısından bazı farklılıklar arz etmektedir. İslam’ın temel şartlarından olan hac, mesela, ömürde bir defa yerine getirildiğinde farz yerine gelmiş olur. Ayrıca, mali imkanı olmayan, hacca gidip gelmeye gücü yetmeyen kimsenin üzerinden hac sorumluluğu düşer. Benzer şekilde, zekat da maddi imkanlara bağlı bir ibadettir; parası olmayan kimse zekatla mükellef değildir. Oruç ise yıllık bir ibadettir ve her yıl gündeme gelir. Ancak sağlık durumu oruç tutmaya elverişli olmayan kişilere tutmama hakkı tanınmıştır; bu onlar için bir ruhsattır. Fakat namaz ibadeti bu bakımdan diğerlerinden ayrılır. Namaz için kılmama, terk etme ya da kazaya bırakma gibi bir durum söz konusu değildir. 'Bana farz değildir.' denilebilecek bir mazeret kabul edilmez. Namaz, her durumda Müslümanın sorumluluğunda olan bir ibadettir." ifadelerini kullandı.
"Çocuklarınızı erken yaşta namaz kılmaya teşvik edin"
Gaziantep Millet Camii
Peygamber Efendimizin namaza olan önemini hadisler ışığında dile getiren Aktan, "Herkese; kadın, erkek, genç, yaşlı, zengin, fakir... Herkese Cenab-ı Allah'ın emrettiği bir hususiyettir namaz. O direğin ayakta kalması, binanın görülmesi için namazın olmazsa olmazı olduğunu bilmemiz lazım. Diğer bir husus, namazın daimiyeti ile ilgili. Normalde ibadetlerde mükellefiyet çağı ergenlik çağıdır. Cenab-ı Allah (Celle Celalühü), mükellef olduktan sonra bizleri mesul ve sorumlu tutuyor ibadetlerden. Peygamber (Aleyhisselatu vesselam) Efendimizin diğer ibadetlerle alakalı, ergenlik öncesinde bir teşvik ya da bir tavsiye niteliğinde böyle bir beyanatı olmamış. Ama namazla alakalı özellikle ailelerimizin bu hususu önemsemesi gereken bir tavsiyedir. Peygamber (Aleyhisselatu vessellem), 'Çocuklarınıza 7 yaşındayken namaza alıştırın.' diye tavsiyesi koyuyor. 7 yaş, 8 yaş, 9 yaş, 10 yaş... Ergenlik öncesinde çocuklarınızın, yavrularınızın, kızlarınızın yavaş yavaş namaza alıştırılması; namazın, mükellefiyet çağından önce sevdirilmesi hususunda Peygamberimizin (Aleyhisselatu vessellem) bize tavsiyesi var, emirleri var." şeklinde konuştu.
"Cemaatimiz caminin süsü, ruhu, vazgeçilmezidir"
Camide yaramazlık yapan çocukların dışlanmaması gerektiğini vurgulayan Aktan, "Kıymetli büyüklerimiz, değerli cami cemaatimiz, bu mübarek mabedi inşa eden, yapımında emeği geçen, camimize gönül veren tüm büyüklerimizden bir istirhamımız olacak. Cemaatimiz, bu caminin süsü, ruhu, vazgeçilmezidir. Ancak özellikle çocuklarımızın, gençlerimizin camiye geldiklerinde tabiatları gereği zaman zaman uygun olmayan bazı davranışları olabiliyor. Ne olur, bu durumlarda hoşgörülü olalım. Onları kırmayalım, camiden soğutmayalım. Çünkü bir kez uzaklaştırdığımız bir genci tekrar kazanmak çok zor oluyor. Bu sebeple aile büyüklerimizden, tüm cemaatimizden özellikle istirham ediyoruz: Lütfen sabırlı ve anlayışlı olalım. Gençlerimize camiyi sevdirelim ki yarının cemaati onlar olsun." dedi.
Ailece camilere
"Ailece caminin manevi havasını teneffüs edin"
Ailece camiye gidilmesi tavsiyesinde bulunan Aktan, "Fırsat buldukça, Diyanet İşleri Başkanlığımızın, müftülüğümüzün aile ve camiye yönelik çalışmaları var. Kim varsa, evin hanımı, hanımefendi ablamız, annemiz, evin beyi, çocuğuyla, hatta küçük yavrusuyla beraber, kucağına alıp da, daha namazın ne olduğunu bilmeyen küçük yavrusuyla beraber, şöyle ailece fırsat buldukça caminin manevi havasını teneffüs etmenizde fayda, büyük bereket, büyük mükafat var. Bu da bir sadaka-i cariye olur inşaAllah. Allah hem gençlerimizi, hem gençlerimizin ebeveynlerini, hem bütün cami cemaatimizi, kardeşlerimizi, büyüklerimizi namazı kılanlardan, namazı sevenlerden, namaza huşu ile devam edenlerden eylesin. İbrahim Aleyhisselam yapmış olduğu duayı, 'Ya Rabbi bizi ve neslimizi, yavrularımızı namaz kılanlardan eyle.' diye dua ediyoruz. Allah cümlemizin dualarımızı kabul eylesin." ifadelerini kullandı. (İLKHA)