10924,53%-1,34
42,20% 0,24
48,86% 0,30
5429,94% 0,77
9007,06% 0,59
Sudan’ın Brüksel Büyükelçisi ve AB Daimi Temsilcisi Abdelbagi H. Kabeir, AB’nin ülkesindeki çatışmalara yönelik tavrını sert bir dille eleştirerek, AB’nin Sudan Silahlı Kuvvetlerini, devlete başkaldıran Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) gibi paramiliter bir grupla eş tutmasının tüm hukuk ilkelerine aykırı olduğunu belirtti.
AB'nin Sudan'daki durumu en başından itibaren yanlış değerlendirdiğini söyleyen Kabeir, "AB, devletin anayasal kurumu olan Sudan Silahlı Kuvvetlerini, devlete başkaldırmış bir paramiliter grupla eş tutmaya çalıştı. Bu, tüm hukuk ilkelerine aykırıdır. Bu, iki taraf eşit değil. Biri devlet, diğeri ise 2003’ten bu yana olumsuz siciliyle bilinen, 2023’te ise devlete karşı savaş başlatmış bir paramiliter gruptur. AB’nin bu iki tarafı aynı seviyede görmesi, yanlış sonuçlara varmasına neden oldu." açıklamasını yaptı.
AB’nin tarafsız duruş sergileme iddiasının gerçeklerle bağdaşmadığını vurgulayan Büyükelçi, Sudan’daki Hızlı Destek Kuvvetlerinin (HDK) işlediği suçlara dikkati çekerek, "HDK, başkent Hartum’u ele geçirdikten sonra akıl almaz suçlar işledi. Yağma, sivillerin evlerinden çıkarılması, kadınların kaçırılıp satılması, cinsiyete dayalı suçlar, cinsel şiddet... Tüm bunlar, bizzat HDK'nin kendi kayıtlarında yer alıyor. AB, Faşir'e ulaşana kadar bu grubu milis veya isyancı olarak adlandırmadı. Oysa 2023’te işlenen vahşetler, uluslararası toplumu bazı HDK liderlerine yaptırım uygulamaya mecbur bıraktı ancak en üst düzey isimlere değil." dedi.
"Son 10 gündür medyada gördüğünüz tüm bu korkunç suçlar, HDK tarafından bizzat belgelendi çünkü yaptıklarından keyif alıyorlar. Bu, soykırımın başladığını gösteriyor." tespitinde bulunan Büyükelçi, AB’nin tutumunun özellikle Darfur bölgesindeki Faşir kentinde yaşanan trajedilere zemin hazırladığını ifade etti.
Kabeir, "AB’nin yanlış tanımlaması, yanlış sonuçlar doğurdu. Faşir’de yaşananlar, bunun sonucudur. HDK, kenti kuşatarak insani yardımların girişini engelledi, gıda ve ilaç akışını kesti, hastaneleri işlevsiz hale getirdi. Faşir, Sudan’ın en büyük ve en kalabalık şehirlerinden biri, Kuzey Darfur’un başkenti. HDK, kente yönelik kuşatma sırasında sivil halkı bombaladı, şehirden kaçmaya çalışanları infaz etti. Bunların tamamı belgelendi. Bu, gözlerimizin önünde gelişen bir soykırımdır." dedi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) Haziran 2024 tarihli 2736 sayılı kararının HDK'ye kuşatmayı sonlandırma çağrısı yaptığını hatırlatan Kabeir, "HDK, 18 ay boyunca bu karara uymadı, AB ise ne HDK'ye ne de onu destekleyen bölgesel aktörlere baskı yaptı. Sonuçta Faşir trajedisi yaşandı." diye belirtti.

Kabeir, AB’yi tarafsızlık söylemiyle suçluları meşrulaştırmakla eleştirerek, "AB'nin açıklaması, yaşanan trajediler karşısında çok yetersiz kaldı. Katliam ve toplu infazlar yaşanırken AB, yalnızca şiddetten bahsetti ama eylemleri ve failleri net biçimde kınamadı. Yapılması gereken, eylemi kınamak, failleri kınamak ve önlemler almaktı. Şu anda talep ettiğimiz şey bu. Bu ay yapılacak AB zirvesinde net bir karar alınmasını umuyoruz. Aksi takdirde AB'ye baskı yapmaya ve AB'yi cesur davranan ve değerlerini savunan üye ülkelerine kıyasla geride kalmaktan sorumlu tutmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Gazze’de yaşananlara da değinen Büyükelçi, "Gazze, büyük bir trajediydi. Başından beri net bir duruş sergileyen az sayıda ülke vardı ve zaman onları haklı çıkardı. Bu ülkelerden biri Türkiye’ydi. Katar, Mısır ve Türkiye gibi bölge ülkelerinin barış çabaları olmasaydı süreç ilerlemezdi. AB ise bu süreçlerde yoktu. Neden?" diye belirtti.
Büyükelçi, "Harekete geçmek için Darfur'un, Faşir'in düşmesini beklemek zorunda kalmamalıyız. Aynı şekilde Gazze için de neredeyse terk edecek kimse kalmayana kadar beklediler. Şimdi de Faşir'in gözlerinin önünde yıkılmasını bekliyorlar." dedi.
Ülkesinde olanların AB'yi de etkileyeceğini vurgulayan Kabeir, "Sudan'daki çatışmalar sadece Sudan'la sınırlı değil, bölgesel istikrarsızlık yaratıyor ve dünya ticaretinin neredeyse yüzde 30'unun yapıldığı Kızıldeniz'den bahsediyoruz. AB, Kızıldeniz rotasına bağımlı. Afrika Boynuzu'ndan bahsediyoruz. AB, tüm Afrika'yla çok yoğun bir şekilde ilgileniyor. Dolayısıyla AB'nin yapıcı bir şekilde dâhil olarak kazanacağı çok şey var." şeklinde belirtti.
Büyükelçi, "Faşir’de yaşananlar, AB için bir uyanış çağrısı olmalı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), AB'nin stratejik bir ortağı ve Sudan'daki bu savaş, üye ülkelerden gelen silahların BAE'ye dağıtılmasına, Sudan'a ulaşmasına tanıklık etti. AB, sivillerin, kaçırılan kadınların, öldürülen çocukların, ilaç arayanların, barışın, istikrarın ve Akdeniz'den yasa dışı göç dalgalarının önlenmesinin hatırına eylemsizliğini gözden geçirmeli çünkü tüm bu yerinden edilmeler neticesinde mülteciler, Mısır'a veya Libya'ya geçecek, Akdeniz'i aşarak bir yol bulacaklardır. Dolayısıyla, buna sınırlarına ulaşmadan müdahale etmeleri daha iyi olacaktır." dedi. (İLKHA)