9258,79%-0,92
38,98% 0,05
44,33% -0,18
4128,56% -1,36
6629,45% -0,90
Siyonist işgal rejiminin Gazze Şeridi’ne yönelik katliamlarına karşı Türkiye’nin birçok şehrinde protesto gösterileri düzenlenirken ve boykot kampanyalarıyla tepki ortaya konulurken, Siirt’te bu tepkiler oldukça cılız kalıyor. Kentteki bazı sivil toplum kuruluşlarının ve duyarlı vatandaşların çağrılarına rağmen, birçok markette boykot edilmesi gereken ürünlerin raflarda yer almaya devam ettiği gözlemleniyor. Bu durum, halkın yeterince bilinçlendirilmediği ve organize bir boykot hareketinin oluşmadığı yönünde eleştirilere neden oluyor.
İLKHA mikrofonlarına konuşan vatandaşlar, boykotun sadece market alışverişiyle sınırlı olmadığına dikkat çekerek, toplumun genel anlamda bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
"Siirt camilerle dolu ama boykotta geri kaldık"
Halkta ciddi bir bilinç eksikliği olduğunu belirten İbrahim Denizhan "Siirt’in dört bir tarafında camiler, medreseler var ama konu israili boykota gelince maalesef çok gerideyiz. Kendi adıma boykotu uyguluyorum ama toplum olarak ciddi bir bilinç eksikliği yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Pakistan ile Hindistan arasında bir gerginlik yaşandı, ardından Hindistan Türk mallarını boykot etti. Düşünün, bu insanlar ineğe tapan bir toplum ama bilinçli hareket ediyorlar. Bizler ise Allah’a iman etmiş bir toplum olmamıza rağmen gereken hassasiyeti gösteremiyoruz. Devletin öncülük etmesi, genel bir boykot kampanyası başlatması gerekiyor. 10 Müslüman ülkenin dışişleri bakanı Filistin’e gitse, israil onlara bomba mı atacak? Oturduğumuz yerden konuşarak bir yere varamayız. Ama inanıyoruz ki Allah dilerse, bir gün yeniden bir Selahaddin Eyyubi çıkar ve Filistin’i özgürlüğüne kavuşturur." temennisinde bulundu
"Bu sadece dini değil, insani bir sorumluluktur"
Boykotun organize bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade eden Abdulaziz Elçi " Zaten öncelikle israili kınıyoruz. Konuya sadece dini değil, insani açıdan da baktığımızda, israil ürünlerinin kesinlikle boykot edilmesi gerekiyor. Filistinli kardeşlerimiz büyük bir zulme uğruyor, orada bir katliam yaşanıyor. Bu nedenle hem yardımlarımızla hem de boykot yoluyla destek vermeliyiz. Toplum bilinçlendirilmeli, boykot edilecek ürünler net bir şekilde tanıtılmalı. STK’lar ortak bir sinerji oluşturmalı. Yerli ve helal ürünlere yönelmeliyiz. Sessiz kalmak, tarafsızlık değil, zalimin yanında yer almaktır." çağrısında bulundu
"Duyarlılık zayıfsa iman zafiyeti vardır"
Toplumsal duyarsızlığı iman eksikliğiyle ilişkilendiren Ali Biltekin " Allah’ın izniyle boykot ediyorum. İnsanların bu konuda bir adım atması lazım. Eğer bu adımı atmazsak ve iman zafiyeti devam ederse, boykot gibi tepkiler de hep zayıf kalacaktır. Sosyal medya paylaşımları, konferanslar, yürüyüşler gibi yollarla duyarlılığı artırmalıyız. Bazı yabancı ülkelerde bile tepkiler bizden daha fazla. Bu sadece dini değil, insanlık sorunu. Zulme karşı elimizden gelen en küçük şey boykotsa, onu da yapmalıyız." dedi.
"Sessiz kalmak büyük bir yanlıştır"
İşgal rejiminin ürünlerine karşı açık bir tavır alınması gerektiğini söyleyen Zübeyir Ödümlü " Kesinlikle israil ürünlerinin hiçbir şekilde alınmaması lazım. Zaten israilin nasıl bir katliam yaptığını hepimiz görüyoruz. Boykota duyarsız kalmak büyük bir yanlıştır. Gerekirse her gün boykot çağrısı yapılmalı. israilin nasıl bir katil olduğunu dünya görüyor. Eğer bir kişi hâlâ israil ürünlerini alıyorsa, artık onlarla bir farkımız kalmıyor demektir." şeklinde tepki gösterdi.
"Bu şehirden daha fazlasını beklerdim"
Adnan Gürlek ise Siirt halkının geri planda kalmasından dolayı üzüntüsünü şu sözlerle dile getirdi "Siirt’e misafir olarak geldim, çok beğendiğim ve hoşuma giden bir şehir. Ancak Siirt halkının israili boykot konusunda geride olduğunu duyunca çok üzüldüm. Açıkçası daha ileride olduklarını düşünüyordum. İnanç yönünden güçlü bir şehir izlenimi veriyor ama bu konudaki geri kalmışlık beni şaşırttı. Hepimizin duyarlı olup boykota el ele katılması gerekiyor. Ancak ya biz vatandaşa derdimizi anlatamıyoruz ya da vatandaş anlamak istemiyor. Bilemiyorum… Orada kadınlar, çocuklar, yaşlılar ölüyor ama biz hâlâ o katillerin ürünlerini alarak destek veriyoruz. Televizyonda o sahneleri gördüğümde lokmalar boğazıma düğümleniyor. İçimden 'Allah’ım bu işin hesabını bizden sorma' diyorum ama bunun sualsiz geçmeyeceğini de biliyorum. Bu sabah kahvaltıda, açlıktan perişan olmuş bir çocuğu gösterdiler ekranda... Söylenecek söz kalmıyor. Artık vicdanımızın sızlaması, birlikte bir şeyler yapmamız gerekiyor. Biz Elhamdülillah Müslümanız, Osmanlı'nın torunlarıyız. Ama bize yakışmayan şeyler yapıyoruz." (İLKHA)