10149,86%0,74
35,32% -0,14
36,80% 0,88
3004,15% 0,13
4852,18% -0,14
HÜDA PAR Milletvekili Faruk Dinç, Meclis’te yaptığı açıklamada iç ve dış gündeme dair konuştu. Dinç, Suriye meselesinde istikrarın sağlanması için destek olunması çağrısında bulundu.
Dış gündemin sıcak başlıkları arasında bulunan Afganistan-Pakistan gerilimi ve Suriye’deki gelişmeleri değerlendiren Dinç, iç gündeme dair de epilepsi hastaları ve Mersin’in yerel sorunlarına değindi.
Afganistan ve Pakistan arasındaki çatışmaların diplomatik girişimlerle çözülebileceğini kaydeden Dinç, “Türkiye ve diğer İslam ülkeleri iki ülke arasında yaşanan siyasi krizde arabulucu olmalıdır.” dedi.
Suriye’deki gelişmeler üzerine de değerlendirmelerde bulunan Dinç, “Suriye’nin siyasi ve ekonomik olarak yeniden inşa sürecinde bölge ülkeleri de daha aktif rol üstlenmelidir.” dedi.
Açıklamanın tamamı:
Afganistan-Pakistan gerilimi
Pakistan, sınır karakollarına yönelik saldırının ardından Afganistan topraklarını hedef alan şiddetli saldırılar gerçekleştirmiş, saldırılarda en az 51 kişi ölmüştür. Afganistan ve Pakistan arasında zaman zaman patlak veren çatışmaları önlemek için kapsamlı bir diplomatik girişimin ivedilikle başlatılması gerekmektedir. Çeşitli silahlı örgütlerin, iki ülkenin de istikrarını ve barışı hedef alan eylemlerine karşı ortak bir politika belirlenmelidir.
Pakistan’ın Afganistan topraklarında gerçekleştirdiği son saldırı ve Afganistan İslam Emirliği’nin misilleme sözü, iki ülke arasında daha büyük bir çatışma riski oluşturmaktadır. İç ve dış saldırılara maruz kalan, güvenliğin yanı sıra ekonomik ve siyasi alanda da istikrarı sağlamaya çalışan iki komşu ülkede de istikrarın yolu güçlü bir işbirliğinden geçmektedir. Bu nedenle iki ülkede de güvenlik mekanizmasını hedef alan saldırılara karşı ortak hareket edilmeli, saldırıların önlenmesine yönelik müzakereler yürütülmelidir. Bu kapsamda Türkiye ve diğer İslam ülkeleri iki ülke arasında yaşanan siyasi krizde arabulucu olmalıdır. Güvenlik krizinin ekonomik istikrarsızlığı da beraberinde getirdiği unutulmamalı, yakın tarihte savaşlar nedeniyle büyük acılar yaşayan halkların tekrar bir çöküşe sürüklenmesi engellenmelidir.
Suriye’deki gelişmeler
Suriye’de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinin ardından ülkede yükselen umut ve sevinç, tekrar kaos ve mezhepçi tartışmalarla gölgelenmeye çalışılmaktadır. Yeni yönetimin, mezhepçiliğe ve istikrarsızlığa karşı birleştirici ve diyalog temelindeki mesajları önemlidir. İç savaşın bedelini yüz binlerce can kaybı, milyonlarca mülteci ve büyük bir yıkımla ödeyen Suriye’nin yeniden inşası için tüm kesimler birlikte hareket etmelidir.
Bu kapsamda güçlü bir birliktelik ve her kesimle diyalog mesajı veren yeni Suriye yönetimi desteklenmelidir. Ülkedeki bazı toplulukların endişelerinin giderilmesi için siyasi inşa süreci hızlandırılarak dinî, mezhebî ve etnik farklılıkları kucaklayan yeni anayasa yapılmalıdır. Krizlerin önlenmesi adına topluluk liderleri yeni yönetimle diyalog faaliyetlerini sürdürmeli ülkenin yeni bir kaosa sürüklenmesi engellenmelidir.
Suriye’nin siyasi ve ekonomik olarak yeniden inşa sürecinde bölge ülkeleri de daha aktif rol üstlenmelidir. Ülkeye yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılması için mücadele edilmeli, şehirlerin ve alt yapının inşası için finansal kaynak aktarılmalıdır. Suriye’nin siyasi ve ekonomik olarak toparlanması, bölge ülkelerine sığınan mültecilerin de güvenli ve onurlu geri dönüşüne imkân sağlayacaktır.
Mersin’in sorunları
Mersin ilimiz hak ettiği yatırım ve destekleri almamakta ya da hizmetler gecikmektedir.
Mersin Belediye Başkanı 3 yıl önce Mersin halkına; ‘Biz Mersin’de raylı sistemler dönemini başlatıyoruz’ demişti ama gelinen süreçte metro ile ilgili ciddi bir adım atılmış değil. Adana’da metro 15 yıldan beri faaliyette iken Mersin halkının hâlâ metro hizmeti ile tanışamamış olması üzücüdür.
Trafikte keşmekeş devam ediyor. Vatandaşlarımız araç park etme konusunda sorunlar yaşıyorlar. Acilen çok katlı otopark sistemine geçilmelidir. Mağazaların kaldırım işgali ile ilgili adımlar atılmıyor. Küçük esnafın cezalara maruz kaldığı ama kaldırımları işgal eden büyük mağazaların kayırıldığı iddialarının gerçek olmamasını dilerim.
Gelir olarak Türkiye’nin ilk 6’sında olan büyükşehir belediyesi, suyu fahiş fiyatla satıyor. Mesudiye, Yeni Mahalle, 3 Ocak, Camii Şerif, Nusratiye, Mahmudiye gibi mahallelerde Allah muhafaza olası bir depremde ciddi can ve mal kaybı oluşacaktır. Buralarda acilen bir kentsel dönüşüm başlatılmalıdır. Sadece merkezde değil; ilçelerde de ciddi sorunlar var. Bozyazı ilçemizin sağlık hizmetlerini yeterince alamama gibi bir sorunu da vardır. Bozyazı Devlet Hastanesindeki doktor eksikliğinden kaynaklı olarak hemşerilerimiz Anamur Devlet Hastanesine gitmektedirler. 2015 yılında mevcut hastaneye ek bina yapılacağı ve eksik bölümler için uzman doktor atanacağı sözü maalesef hâlâ yerine getirilmedi.
Bozyazı Devlet Hastanemizde sadece doktor eksikliği yok, aynı zamanda kullanılan cihazlar da artık miadını doldurmuş, eskimiş durumdadır. Örneğin röntgen cihazı yaklaşık 30 yıllık bir cihaz olup, Türkiye’de sadece 2 tane kalmış olup bir tanesi Bozyazı Devlet Hastanesindedir. Sürekli arıza açması sebebiyle en basit vakalarda bile hastalar Anamur Devlet Hastanesine sevk edilmektedir. Cihazların tamiri için ödenen ücretler maliyetini aşmış durumdadır. Çağın gereksinim ve şartlarına uygun cihazlardan Bozyazı’daki hastalarımızın da yararlanma hakkı vardır. Yıllardır siyasiler tarafından sözü verilen ve bütçesi dahi çıktığı yatırım planına alındığı söylenen gençlik merkezinden yoksun olmamız büyük bir sorundur. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bozyazı ilçemizde de gençliği ifsat hareketleri hız kazanmıştır. Uyuşturucu illeti ile mücadele edilebilmesi için Bozyazı ilçemizde gençlik merkezinin acilen yapılması gereklidir. Mersin'imizin güzide ilçelerinden Anamur’un da ciddi sorunları vardır. Anamur Kızılaliler Mahallesinin şebeke suyundan 2 haftadır çamurlu su akmaktadır. Kışın her yağmur sonrasında bu durumun tekrarlanıyor olması vatandaşlarımızı mağdur etmektedir.
Keza Camii Şerif Mahallesinde ciddi derecede uyuşturucu kullanımı vardır. Mahalleli, mafyatik kişilerin cirit attığından şikayetçidir. Mersin merkez ve ilçelerinde sorunların çözümü için yerel yöneticiler, halkın temsilcileri olan muhtarlarla, kanaat önderleri ile STK temsilcileri ile istişare halinde olmalıdır.
Epilepsi hastalarının sorunları
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin Geçici 10. Maddesi uyarınca, eski tip sürücü belgelerinin yenilenmesi için belirlenen süre 31 Temmuz 2025 tarihine kadar uzatıldı. Ehliyet yenileme meselesi ile beraber epilepsi tanısı yapılmış bireylerin ehliyet hakları tehlike altına girdi.
Ülkemizde epilepsi hastaları Kasım 2016’da yayınlanan yeni bir yönetmelikle sürücü belgesi alma hakkı elde ettiler. Zannedilenin aksine epilepsi hastaları araba kullanmak için bazı riskler taşısalar da bu risk kısmen öngörülebilir, alkol gibi diğer kaza nedenlerine göre de oldukça düşüktür. Tüm ölümcül araba kazalarının yüzde 30’u alkol ile ilişkili iken yüzde 0.2’si nöbet ile ilişkilidir.
Epilepsi hastalarına ehliyet hakkı verilirken elbette bazı şartlar da getirildi. Mesela ilk veya tek uyarılmamış epilepsi nöbeti geçiren kişilerin 6 aylık periyotlarla kontrol muayenesi yaptırdıklarını, 3 yıl boyunca nöbet geçirmediklerini ve antiepileptik ilaç kullanmadıklarını belgelemeleri halinde durumları nöroloji sağlık kurulunda değerlendirilebilir ve doktor inisiyatifi ile ehliyet almaları kolaylaştırılmıştı. Epilepsi tanısı konmuş hastaların ehliyet yenileyebilmek için gerekli olan '2 yıl boyunca nöbet geçirmediklerini ve antiepileptik ilaçları kullanmadıklarını belgelemeleri' şartı sürenin kısıtlı olmasından dolayı yerine getirilemeyecektir. Bundan dolayı ehliyeti olan epilepsi hastalarının ehliyet yenileme sürelerine ek süre verilmelidir. Bu konuda halkı bilgilendirici kamu spotları verilmeli, e-nabızda epilepsi tanısı olan tüm hastalara otomatik ehliyet uyarısı gitmelidir.
Sadece ehliyet ile ilgili sorunları yok epileptik hastaların. İş bulamıyorlar. Çünkü dikkat gerektiren işlerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışmaları hastalıklarından kaynaklı olarak mümkün değil. Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu sağlık kurulu yönetmenliğine göre bu hasta grubu ek hastalığı yok ise engellilik hakları için gerekli olan yüzde 40 puanına ulaşamadığı için E-KPSS ve engellilik haklarından da faydalanamıyorlar. Bundan dolayı epilepsi hastalarının hayatını kolaylaştıracak düzenlemeler yapılmalıdır. Engelli sağlık kurulu yönetmenliğinde değişikliğe gidilerek kesin epileptik olduğu kanaatine varılan kişiler -engelli heyetinin verdiği puandan bağımsız olarak- engelli statüsüne alınabilir. Özel sektörde çok sayıda çalışanı olan merkezlerde belli sayıda epilepsi hastası çalıştırma zorunluluğu getirilebilir. (İLKHA)