9807,1%0,33
35,93% -0,11
37,32% 0,68
3282,46% 0,76
5244,78% 0,83
HÜDA PAR Van İl Başkanı Rasim Sayğın, Kapıköy Sınır Kapısı'nda yaşanan sorunlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Haftalık gündem değerlendirmesi yapan HÜDA PAR Van İl Başkanı Rasim Sayğın, Kapıköy Sınır Kapısı'nda yaşanan sorunları gündeme taşıdı.
Sayğın, Van’ın yaşadığı ekonomik sıkıntılarından bahsederek, bu sorunların aşılmasında sınır ticaretinin büyük rol oynayacağını belirtti.
Kapıköy Sınır Kapısı’nın Van ekonomisine istenilen katkıyı sağlayamadığını belirten Sayğın, “Ülkemiz ve ilimiz ciddi bir ekonomik darboğazdan geçmektedir. İlimizin ekonomik darboğazdan çıkışının en temel yollarından bir tanesi sınır ticaretidir. Dolayısıyla Kapıköy Sınır Kapısıyla, orada yapılacak ticaretle ilgili olarak hem yerelde hem de uluslararası anlamda atılması gereken çok ciddi ve önemli adımlar bulunmaktadır. Biz HÜDA PAR olarak muhakkak bir şekilde Kapıköy Sınır Kapısında serbest ticaret alanları oluşturulması gerektiğini söylüyoruz. Biz bir sınır şehriyiz. Sınır şehri olmamıza rağmen bir sınır şehrinin getirmiş olduğu avantajlardan maalesef yararlanamıyoruz. Yani çok kısıtlı bir şekilde işte bavul ticareti, dediğimiz ticaretlerle veya sınırlı kotalarla yapılan bir ticaret söz konusudur. Ülkemize İran kapısından giriş-çıkış yapan araçlar genelde ilimizden ziyade diğer illere taşımacılık şeklinde var olan ticaret sürmektedir. İlimize belki günü birlik turizm amacıyla gelenler işte on günlük veya bir haftalık kalanlar ile bavul ticareti dediğimiz işte ufak tefek bir takım mal ve hizmetlerin götürülmesi yoluyla ilimize çok sınırlı bir şekilde bir katkısı olmaktadır. Ancak serbest ticaret bölgeleri oluşturulursa bugün baktığımızda İstanbul'da, Mersin'de ve diğer ülkelere sınırı olan bütün illerimizde serbest ticari alanların olduğunu görmekteyiz. Serbest ticari alan ne demektir? Ülke sınırlarımızın içerisinde olmasına rağmen yurt dışından gelen malların sergilendiği, orada satışa sunulduğu, transfer masrafının olmadığı, vergi masrafının olmadığı, süre kısıtının olmadığı, yasal birçok kısıtlı durumun olmadığı bir pazar alanı gibi düşünün. Yani uluslararası bir pazardır bu ve burada yapılacak olan ticaret şehrimize büyük katkılar sağlayacaktır. O nedenle biz diyoruz ki muhakkak bir şekilde serbest ticaret alanlarının bizim ilimizde de oluşturulması gerekiyor.” dedi.
“Kota sorunu çözülmeli”
Kapıköy’de uygulanan kotanın esnafı zor durumda bıraktığını belirten Sayğın, “Kapıköy'le ilgili olarak halen kotalı bir şekilde mal alıyoruz. Yani belirli ürünleri sadece alabiliyoruz. O ürünleri de sadece belli bir miktar yani parasal olarak belli bir miktarın üstüne çıkamıyorsunuz. Dolayısıyla burada bir kota söz konusudur. İnsanlar ticaretini istedikleri mallarla ve istedikleri miktarda parasal anlamda yapamıyorlar. Bu kotaların kaldırılması veyahut da bu kotaların üst sınırının daha da yükseltilmesi gerekmektedir ki ticaret daha rahat bir şekilde dönebilsin. Daha fazla insanlar ticaret yapabilsinler. Bunun yanında Amerika maalesef bildiğiniz üzere İran'a bir ambargo uygulamış ve bütün ülkelerin de buna uymasını istiyor. Türkiye de Amerika'nın koymuş olduğu bu ambargoya maalesef uyuyor. Biz komşumuz olması hesabıyla, ticaretimizin olması hesabıyla, gidiş gelişimizin çok yoğun olması hesabıyla, tarihsel bağlarımızın olması hesabıyla Amerika'nın koymuş olduğu ambargoların ülkemizin İran'la olan ticaretinde uygulanmaması gerektiğini söylüyoruz. Eğer bu ambargolar kaldırırsa yine ilimiz ticari anlamda çok ciddi bir katkı elde edecektir.” ifadelerini kullandı.
“Triptik ücretleri cep yakıyor”
Yurt dışına araçlarla çıkışta istenen triptik ücretlerinin cep yaktığını vurgulayan Sayğın, “Bize gelen sorunlardan bir tanesi de triptik denilen belge. Yani insanlarımız kendi araçlarıyla İran'a gitmek istediklerinde çok yüksek miktarlarda para ödeyerek sınırın karşı tarafına geçebilmektedirler. Bu aracın değerine göre değişmekle beraber 15-20 bin dolara kadar çıkan miktarlar söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla insanlarımız İran'a gittiğinde sınıra kadar araçlarla gitmekte, araçlarını sınıra bırakıp karşı tarafa yaya bir şekilde geçmekte. Ve işte İran'a geçtikten sonra İran'dan araç kiralama suretiyle bu işi yapmaktadır. Bu triptik ücretleri diğer sınır illerinde neyse ilimizde de bunun olması gerekmektedir. Bizim yapmış olduğumuz araştırmalarda Batum gibi Irak gibi giriş çıkışlarının yapılmış olduğu yerlerde bu denli yüksek miktarda triptik ücretinin olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla ilimizde de bu triptik ücretlerinin insanların kendi araçlarla gidip gelebileceği bir seviye düşürülmesi gerektiğini söylüyoruz.” şeklinde konuştu.
Kapıköy Sınır Kapısı’ndan giriş yapan İranlı turistlere kötü muamele edildiğine dair şikayetler aldıklarını belirten Sayğın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu temel sorunların yanında günü birlik bir takım sorunlar da yine Kapıköy'de karşılaştığımız sorunlardır. Özellikle son dönemde gelen misafirlere çok iyi muamelede bulunulmadığı şeklinde şikayetler gelmektedir. Bu konuda belli bir takım sıkıntılar da yaşandı. Az önce bahsettiğimiz sorunlardan dolayı zaten çok yüksek bir ticaret hacmimiz yok. Günübirlik turistlerle belki esnafımız geçimini sağlamakta, ticaretini yapmakta. Bu gelen insanlara da biz girişte kötü davranırsak, insani olmayan bir takım muamelelerde bulunursak bu insanlar ülkemize gelmekten, ilimize gelmekten vazgeçecektir. Dolayısıyla bizim bunu muhakkak bir şekilde insani seviyelerde, asgari insani bir tavırla bu ilişkileri bizim sürdürmemiz gerekiyor. Yine peronların yetersizliğiyle ilgili olarak şikayetler gelmekte. Memur sayısının yetersizliğiyle ilgili şikayetler gelmekte. İnsanların giriş çıkışıyla ilgili, araçların giriş çıkışıyla ilgili böyle maksimum seviyede aramaların yapıldığı, bunun da insanları oraya gidip gelmekten alıkoyduğu şeklindeki sorunlar bize gelmektedir. Yine özellikle İran'dan buraya gelen araçların İran'dan geçtikten sonra Türkiye'ye belli sınırda araç alınabiliyor, ticari araçlar. Bunların ara bölgede bekletilmesi söz konusu olabiliyor. Tampon denilen bölgede bekletilen araçlarla ilgili olarak bir takım cezai işlemlerin uygulandığı, keyfi muamelede bulunduğu haberleri gelmektedir. Dolayısıyla bu tür uygulamaların önüne geçmek, insanlarımızın hem gidişinde hem de oradaki gelen misafirlerimize kolaylık sağlamak açısından bizim muhakkak bir şekilde adım atmamız gerekiyor.”
“Bahçesaray sınır kapısı açılmalı”
Bahçesaray’ın yıllardır ihmal edilen bir ilçe olduğunu söyleyen Sayğın, "Bir diğer sınır kapımız size ilginç gelecek belki ama 'Bahçesaray Sınır Kapımız' var artık bizim, arkadaşlar. Bu Bahçesaray Sınır Kapımızda maalesef pasaportunuz da olsa, kimliğiniz de olsa, triptiğiniz de olsa giremiyorsunuz. Sadece yaz aylarında izin veriliyor. Bundan dolayı da sınırın diğer tarafında yar alan insanlarımız çok ciddi mağduriyet yaşamaktadırlar. Son dönemde orada insanlarımız ciddi olarak seslerini yükseltmeye başladılar. Kepenk kapatmalar oldu, yürüyüşler oldu. Ve maalesef o sınır kapısı kapalı. Biz kendi ilimizde, kendi ilimize bağlı bir ilçede bir sınır kapısıyla karşı karşıyayız ve bunu bir türlü aşamıyoruz. Sadece yaz aylarında belki bu taraflarda gidiş gelişler söz konusu olabilmektedir. Burada mazeret olarak öne sürülen husus özellikle çığ tehlikesinin bulunduğu, çığ tehlikesi nedeniyle de yolun kapatıldığı şeklinde bilgi verilmektedir. Bir işin yapılmamasındaki mazeret, işin yapılmasına engel teşkil etmemelidir. Çığ tehlikesi var, evet biz de biliyoruz çığ tehlikesi var ama çığ tehlikesi dünyanın hiçbir yerinde yolların kapatılması suretiyle, hele hele tek girişi olan bir yerin kapatılması suretiyle dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yoktur. Yapılması gereken nedir? Bu çığ tehlikesiyle ilgili oralar çığın gelebileceği yerlerde tedbirler almaktır. Kar tünelleridir, işte bir takım çığın gelmesini engellemeye yönelik bir takım çalışmalardır. Bunun teknik çalışmaları var, işte tellendirme çalışmaları var. Yoğun kar yağan yerlerde bunun örnekleri mevcuttur. Dolayısıyla bizim ilimizde de bunu uygulamamız gerekirken maalesef yolun orta kısmına bir sınır duvarı çekiyoruz ve oraya giriş çıkışlar maalesef yasaklanıyor. Oradaki insanlar ciddi olarak mağduriyet yaşamaktadırlar. Biz Bahçesaray sınır kapısının muhakkak bir şekilde açılmasını talep ediyoruz.” dedi.
“Esprilerin konusu olan yol maalesef acıların konusu oldu”
4-5 Şubat 2020’de 42 kişinin hayatını kaybettiği Bahçesaray çığ hadisesinin yıl dönümü dolayısıyla hayatını kaybedenlere rahmet ailelerine başsağlığı dileyen Sayğın, “Buradaki temel husus Bahçesaray'ın yıllar yılı maalesef işte ilimizde de 'dokuzuncu gezegen' diye hitap edilen, arka plana itilmiş ve görülmek istenmeyen bir ilçedir. Yani insanlar orada kaderlerine terk edilmiş, yıllar yılı bu şekilde devam etti. Maalesef çığla beraber gündeme geldi, oradaki yol gündeme geldi. Esprilerin konusu olan yol maalesef acıların konusu oldu. Dolayısıyla oradaki vatandaşlarımızın hayatlarını kaybetmesi nedeniyle tekrardan bütün ailelerine ve hemşehrilerimize başsağılığı diliyorum. Ancak bu acılardan ders çıkarmak lazım. Bu acılardan ders çıkartmanın yolu, yol kapatmak değildir. Orada kar tünelleri gibi modern ülkelerde benzeri kar ve çığ tehlikesinin yüksek olduğu ülkelerde alınan tedbirlerin aynısının ilimizde de alınmasıdır.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)