9470,18%1,09
34,56% 0,25
36,03% -0,55
2994,82% 1,12
5006,23% 1,01
Türkiye’de en çok işlenen suçun mal varlığına karşı işlenen suçlardan biri olan hırsızlık olduğunu belirten Hukukçu Muhammed Said Güneş, yargılamaların uzun sürmesi ve infaz rejiminde sürekli meydana gelen değişiklikler nedeniyle hırsızlık suçunu işleyen
Son zamanlarda ciddi artış gösteren hırsızlık olaylarına yönelik değerlendirmelerde bulunan Hukukçu Muhammed Said Güneş, Türkiye’de en fazla suçun mal varlığına karşı işlenen suçlar olduğunu dile getirdi.
Güneş, yaz aylarında mevsimlik tarım işçilerinin il dışına çıkması, kişilerin tatillere çıkması, balkonlarda ya da evin içerisinde kapı ve pencerelerin açık bırakılması ve damda uyulmasının hırsızlık vakalarını artırmakta olduğunu vurguladı.
Yargılamaların uzun sürmesi ve infaz rejiminde sürekli meydana gelen değişiklikler nedeniyle hırsızların kısa sürede serbest bırakıldığına dikkat çeken Güneş, bir an önce hem yargılamaların kısa sürmesi için çalışma yapılması hem de infaz rejiminde özellikle mal varlığına karşı işlenen suçlar açısından önleyici tedbirler alınması gerektiğinin altını çizdi.
“Mal varlığına karşı işlenen suçlarda ise, en çok işlenen suç hırsızlıktır”
Güneş, “Ülkemizde Adalet Bakanlığı tarafından Adli Sicil ve İstatistik Müdürlüğünün 2020 verilerine dayanarak şunu söyleyebiliyoruz ki ülkemizde en çok işlenen suç mal varlığına karşı işlenen suçlardır. Mal varlığına karşı işlenen suçlarda ise en çok işlenen suç hırsızlıktır. Bölgemizde bu suçun daha fazla işlenmesinin temel nedeni özellikle yaz aylarında mevsimlik tarım işçilerinin il dışına çıkması, yaz aylarında sıcak havalar nedeniyle kişilerin tatillere çıkması, bununla beraber yine havaların sıcak olması nedeniyle balkonlarda ya da evin içerisinde kapı ve pencerelerin açık bırakılması yahut damda uyumaları hırsızlık vakalarını artırmaktadır.” dedi.
“Hırsızlık suçunun işlemesinin temel nedeninin İslami bir yaşamdan uzak kalma olarak görüyoruz”
İslami bir yaşamdan uzak olan kişilerin temel yargılarının çok değişmekte ve hırsızlığı bir ‘suç’ olarak görmemekte olduklarını söyleyen Güneş, “Hırsızlık suçunun bu kadar çok işlenmesinin temel nedeni Adalet Bakanlığı tarafından kişilerin eğitim seviyesi göz önünde tutularak incelenmiştir. Adalet Bakanlığı tarafından Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün yayınlanmış olduğu bildiriye göre, özellikle eğitim durumu ortaokul ve ortaokulun altında olan kişilerin hırsızlık ve diğer suçları daha fazla meyilli olduğu değerlendirilmektedir. Ancak biz bunlarla birlikte kişilerin hırsızlık suçunu işlemesinin temel nedeni olarak İslami bir yaşamdan uzak kalmalarını görüyoruz. Zira İslami bir yaşamdan uzak olan kişilerin temel yargıları çok değişmekte ve hırsızlığı tabiri caiz ise bir ‘suç’ olarak görmemektedir. Bu konuda hırsızlığın azalması için yapılması gereken en önemli tedbir aile ve din görevlilerine düşmektedir. Özellikle yaz aylarında çocukların İslami eğitim kurumlarına yani camilere gönderilerek yahut anne ve baba tarafından eğitilerek kişiler İslami bir yaşama sürüklenmeli, İslami bir yaşam tarzıyla büyütülmelidir. Yine bununla beraber eğer aileler bu konuda yetersiz kalıyor ise bu konuda din görevlilerinden yardım alabilirler.” diye konuştu.
Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bakanlığın ya da devletin hırsızlık suçunu azaltmak için ya da bu suçların azaltılması için cezaevleri açmaktan çok kişilere suçun işlenmesini önleyecek tedbirler alması gerekmektedir. Ülkemizde yakın tarihte onlarca cezaevi açıldı. Cezaevlerinin mevcutları artırıldı, içerdeki kişi sayısı artırıldı ancak hala suç oranları azalmış değil ve bu konuda herhangi bir önleyici bir tedbir de maalesef alınmıyor.”
“Kişiler damda uyuması hırsızlar açısından bir fırsat biliniyor”
Hırsızlığa karşı alınabilecek tedbirlere değinen Güneş, “Öncelikle hareket sensörüne dayalı alarmlar var, güvenlik kameraları takılabilir. Ancak bu tedbirler yakın tarihteki maliyetler dikkate alındığında oldukça zor. Vatandaşlar açısından bu tedbirlere uyulması oldukça zor. Bunun yerine biz daha çok güçlendirilmiş kapı ya da pencerenin tercih edilmesini, özellikle alt katta oturan/zemine yakın oturan vatandaşlarımızın kapılarına, pencerelerine demir parmaklık takarak hırsızlara karşı önlem alabileceklerini belirtmek istiyorum. Yine tüm bunlarla beraber bölgemizde özellikle yaz aylarında damda uyuma sayısı oldukça fazla ve maalesef damda kişiler uyuması hırsızlar açısından bir fırsat biliniyor. Hem evlere girilmesi hem de damdan eşyaların alınması oldukça kolaylaşabiliyor. Bu konuda özellikle damın kör noktalarına, binanın kör noktalarına hareket sensörüne dayalı ışıklandırma yapılarak hırsızların binaya girişi önlenebilir. Girmeye çalışılsa bile bir anda ışık parlayacağı için kaçmaya meyledecektir. Tüm bu tedbirler alınarak hırsızlık vakaları azaltılabilir.” ifadelerini kullandı.
“Ceza yargılamasının uzun sürmesi nedeniyle hırsızların suçu işlediği sabit bile olsa çok kısa süre gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvuruluyor”
Hırsızların yakalandıktan sonra hemen serbest bırakıldığı konusuna ilişkin açıklama yapan Güneş şunları söyledi:
“Bu konuda bizim en önemli iki problemimiz tüm yargılamaların uzun sürmesi ve infaz rejiminde sürekli meydana gelen değişiklikler neden olarak gösterilebilir. Özellikle ceza yargılamasının uzun sürmesi nedeniyle hırsızların suçu işlediği sabit bile olsa, çok kısa süre gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvuruluyor. Daha sonra yargılama devam ediyor. Yargılama sürecinde hırsız duruşmalara gelmeyerek süreci uzatıyor ya da yargılama duruşmalarının uzun sürmesi nedeniyle yani her bir duruşma gününün ortalama 2 ayda bir, 3 ayda bir verilmesi nedeniyle hırsızın cezasının kesinleşmesi yaklaşık 3-4 yılı bulabiliyor. İlk derece mahkemesinde bitse bile bu kararların istinaf kanun yolu, yargıtay kanun yolları yani temiz kanun yollarına başvurulması nedeniyle bu cezaların kesinleşmesi oldukça uzun sürüyor. Bu nedenle de kişiler suçu işledikten sonra belirli bir müddet yani çok kısa tutuklu süre geçirip daha sonra serbest kalabiliyor. Yine bununla beraber uzun süreli yargılamaların neticesinde hüküm kesinleşiyor ancak kesinleşen hüküm açısından da infaz rejiminde özellikle içtima hükümlerinin uygulanması nedeniyle kişiler oldukça kısa süre cezaevlerinde kalıyor. Ondan sonra infaz rejimlerine binaen denetimli serbestlik, koşullu salıverme gibi hükümlerle birlikte oldukça kısa sürede dışarıya çıkıyor. Bu nedenle de hırsızlar açısından ‘ne yaparsak yapalım zaten cezaevine girsek bile oldukça kısa sürede dışarıya çıkıyoruz’ gibi bir algı oluşuyor. Biz bu algının düzeltilmesi için yetkililerin bir an evvel hem yargılamaların kısa sürmesi için çalışma yapılmasını hem de infaz rejiminde özellikle mal varlığına karşı işlenen suçlar açısından önleyici tedbirler alınması gerektiğini düşünüyoruz.” (İLKHA)