Küresel Gazze Yürüyüşü'ne katılan Elibüyük, Mısır'da yaşadıklarını anlattı

Küresel Gazze Yürüyüşü
  • Dinle
  • A+
    Büyüt
  • A-
    Küçült
RÖPORTAJ 17.06.2025 16:37:15 0

Katıldığı "Küresel Gazze Yürüyüşü" sonrasında Türkiye'ye dönen Umut Kervanı Genel Başkan Yardımcısı Erdal Elibüyük, Mısır'da yaşadıkları sorunlar ve şahit olduğu manzaralarla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.

12 Haziran'dan bu yana Mısır'ın Başkenti Kahire'de "Küresel Gazze Yürüyüşü'ne katılmak için bulunan Umut Kervanı Genel Başkan Yardımcısı Erdal Elibüyük, dün akşam saatlerinde İstanbul'a döndü.

"Yaşadığımız birtakım sorunlar gerçekten hem İslam ülkelerine yakışmayan bir tavırdı"

Mısır'da yaşadıkları sorunlar, hükümetin baskıları ve dünyanın onlarca ülkesinden Gazze için ses vermek amacıyla gelenlerin yaşadıklarına ilişkin İLKHA muhabirine değerlendirmede bulunan Elibüyük, "Özellikle bu Küresel Gazze Yürüyüşü'ne öncülük eden hem ülkemizin delegasyon heyetine hem de Avrupa delegasyonuna teşekkür ediyorum. Gazze'deki katliamlara dikkat çekmek, bu noktada Refah Sınır Kapısı'nın açılmasını ve oradaki yaşanan problemlerinin hem dünya kamuoyunda hem vicdanlarda mahkûm etmek hem de siyasi anlamda, insani anlamda yapılabilecek ne kadar atraksiyon varsa onu yaptırmak için önemli bir yürüyüştü. Tabii bu yolculuk, turistik bir gezi değildi. Başımıza gelecek veya arkadaşlarımızın başına gelebilecekleri az çok öngörerek gittik. Tabii bunu yaparken bir hukuksuzluk içerisine veyahut da bir başka ülkenin toprakları içerisinde, onun kanunlarına, hukukunu aykırı bir eylem de gerçekleştirmedik. Çünkü Mısır vizesiyle giriş yaptık. Haliyle bu bir turistik gezi değildi. Bu Gazze için bir yürüyüştü. Bunun zahmeti ve bu noktada oluşturabileceği etki alanının farkındaydık. Öncelikle orada hükümet bazında yaşadığımız birtakım sorunlar gerçekten hem İslam ülkelerine yakışmayan bir tavırdı. Havalimanında bekletilmeler, de port edilen arkadaşlarımız, otellerde gerçekleşen baskınlar, gözaltılar, kaçırma faaliyetleri ve ardından baltacıların alana sürülüp kardeşlerimize yönelik hem oturma eylemi yapıldığı anda ve diğer zamanlarda saldırmaları hakikaten kabul edilebilir değildi ve bu yük Mısır hükümetinin omuzlarına bindi." dedi.

"Dilimizdeki öfke Mısır otoritesine değil israile karşıydı"

Mısır'a giden tüm aktivistlerin amacının yalnızca Refah Sınır Kapısı'nın açılması ve Gazze'de yaşananlara dikkat çekmek olduğunu, bunun dışında farklı bir eylemde bulunmadıklarını hatırlatan Elibüyük, "O gün İsmailiye kentinin ikinci kontrol noktasında durdurulduğumuzda, pasaportlarımız toplandığında emin olun ne söylendiyse onu yaptık. Orada pasif eyleme geçtik ve attığımız sloganlar evrenseldi. Bütün dünya kamuoyunun vicdanını harekete geçirecek sloganlar atıldı. Bunun dışında kavurucu sıcağın altında oturduk. Buradaki sözlerimizden daha ziyade vicdanları harekete geçirmek adına kalplerimizi ortaya koyduk. Elimizdeki sularımızı, orada bizi kuşatan polislere paylaştık. O sıcağın altında, genç yaşlarında bir aparat gibi kullanılan ve talimat verilen çocuklara merhametle baktık. Alanda hiç birbirini tanımayan, dini, dili, ırkı, mezhebi, meşrebi farklı olan, dilleri farklı olan ama gönülleri mazlumdan yana olan, hedefi insanlıktan yana olan bütün kardeşlerimizle beraber elimizdeki suyumuzu, cebimizdeki bir sakızımızı, çantamızdaki bir şekerimizi, kurabiyelerimizi başımızda bekleyenlerle paylaştık. Oradaki yabancıların da gözlerinde, sözlerinde Müslümanlara yönelik bir öfke yoktu. Dilimizdeki öfke yine Mısır otoritesine değil israile karşıydı. Hedefimizde işgal rejimi vardı. Ancak buna rağmen akşama maruz kaldığımız saldırılar hakikaten hem toplum vicdanı hem insanlık vicdanı hem de bir devlet açısından taşınamayacak kadar ağırdı." diye konuştu.

Alman aktivist Stella: Anneler ölürken evde oturup kahvemi içemezdim

Hükümetin resmi polislerle değil 'Baltacı' diye tabir edilen ve sivil olarak otobüslerle getirilen kişiler tarafından saldırıya maruz kaldıklarını belirten Elibüyük, "Tahrir Meydanı'nda 3-5 bin insanı baltalarla, satırlarla, bıçaklarla acımadan katleden ve hiçbir değere, hiçbir hukuki zemine oturtturamayacağınız, yargılamalarının önü kapatılmış baltacılar üzerimize salındı. Alçakça saldırılarında beni yaralayan tek şey Avrupa'dan gelmiş o hanım kardeşlerimizin yaşadıklarıydı. Dillerinde nezaketten başka bir şey dökülmeyen insanların yaşadıklarıydı. Almanya devlet televizyonunda çalışan Stella diye bir hanımefendinin görüntülerini paylaşmıştım. Ona bizim burada olmamızın çok sebebi olduğunu ancak kendisinin hangi sebeple geldiğini sordum. O da bana, 'çocuklarımın yüzüne bakmak istiyorum. Orada çocuklar, anneler ölürken evde oturup kahvemi içemezdim. Bana birçok arkadaşım gitme dedi ama işimi kaybetmek pahasına da olsa insanlık namına geldim' diyerek evrensel bir cevap verdi. Gazze'de iki ordu savaşmıyor. Gazze'de insanlık ölüyor. Bir taraftan tüm güçleriyle 10 dünya devleti tüm imkânlarını seferber etmiş bir terör şebekesi diğer taraftan elinde küçük silahlarla ama büyük yürekle halkını savunmak isteyen bir mücahitler gurubu var. Stalin'in baktığı pencereden bakabilmemiz gerekir." şeklinde konuştu.

"Gönül kırıklığı kafamızın kırılmasından daha ağır geliyor"

En çok da Hasan el-Benna, Seyyid Kutub, Hazreti Yusuf, Hazreti Yakup gibi kişiliklerin çıktığı Mısır topraklarında maruz kaldıkları muameleden dolayı üzüldüğünü dile getiren Elibüyük, "Böylesine bir coğrafyada maalesef sarhoş, ayyaş hiçbir değer kutsal tanımayan paçavraları bütün hepimizin üstüne saldılar. Aktivistlerin yerlerde sürüklemeleri çok zoruma gitti. Faruk (HÜDA PAR Mersin Milletvekili) bey kafasından yaralandı. Birçok arkadaşımız saldırıya uğradı. Ne yaralanmalar ne de saldırıya uğramamız bana dokunmadı. Yürürken bunu zaten göze almıştık. Bırakın kafamızın, gözümüzün kırılmasını, bizim gönlümüz kırılmış. Gönül kırıklığı kafamızın kırılmasından daha ağır geliyor. Bu gönül kırıklığı ile yaşamak istemiyoruz. Aslında devletlerin yapması gerekenleri bizler yapmaya çalışıyoruz. Devletlerin elinde imkânlar var. Bizim elimizde neyimiz var? Ancak oraya insani yardım faaliyetlerimizi götürebiliyoruz. Duamızı gönderebiliyoruz. Başka neyimizi gönderebiliyoruz? Bedenimizle, ruhumuzla bu yola çıktık. Koskoca insanlık âleminde bir vicdan olmak için yola çıktık. O akşam ve öncesinde, sonrasında yaşadıklarımızın Gazze meselesinin önüne geçmesini istemiyorum ancak bunların da tarihe bir utanç vesikası olarak geçmesini istiyorum." ifadelerini kullandı.

"İlerleyen zamanlarda Avrupa'dan, Asya'dan, bütün kıtalardan, havadan, denizden ve karadan milyonlar buraya akacak"

Elibüyük,  "Bu yolculuğa çıkarken helalleşerek çıkıyoruz. Oradaki herkes helalleşerek çıkıyor. Hiç kimse oraya bir konfor alanı oluşturmak, keyif yapmak için gitmiyor. Artık bu utançla evimizde oturup yaşamak istemiyoruz. Gerçekten bu ruh, bu canlar bedenimize bedenlerimiz ağır gelmeye başladı. Bu utançla yaşamak istemiyoruz. Kardeşlerimiz orada adeta açık hava hapishanesindeler ve 60 bin kişi şehid oldu, bir o kadarı da açlıktan şehit oldu. Peki, bu utançla nasıl yaşayacağız? Sıra bize gelecek! Tantanalarını da doğru bulmuyorum. Gazze düşerse Tahran düşer, sonra İstanbul düşer söylemleri doğru değil. Bunun için mi Gazze'ye sahip çıkıyoruz? Gazze, Tahran düşmese de insanlığımızı yere düşürmeyeceğiz, düşürmemeliyiz. O yüzden o gün yaşananların ardından biz kazandık. Buradan Türkiye kamuoyuna da bu çağrıyı yapmak istiyorum! Evet, nihai hedefimiz Refah Sınır Kapısı'na kadar yürümekti ama bu şimdilik gerçekleşmedi. İlerleyen zamanlarda Avrupa'dan, Asya'dan, bütün kıtalardan, havadan, denizden ve karadan milyonlar buraya akacak. Başka imkanı yok. Şu anda başka filoların hazırlandığına dair duyumlar almaya başladık. Bu olacak… Ayaklarımız altı şişene, ayakkabılarımız yırtılana kadar, kafamız, gözümüz kırılsa da bedenimiz saldırıya uğrasa da bu can bu bedenden çıksa da bu yoldan dönmeyeceğiz. Çünkü orada kardeşlerimiz ölüyor. Artık oturmak bir şeyler konuşmak ağır geliyor. Sadece dualarımızda yer vermek ağır geliyor. Artık Rabbimize karşı yüzümüz kalmadı. Sadece dualarda, 'Yarabbi yardım et' demek yetmiyor. Allah bize 'Ey kulum sen ne yaptın? Ben yardım edeceksem sana ne gerek vardı?' Demeyecek mi?" diye konuştu.

"Defalarca baskın yedik, sonunda oteli terk etmek zorunda kaldık"

İsmailiye kentine girişte aktivistlere yönelik yapılan saldırlar nedeniyle dövülen, darp edilen bayanların çeşitli hastanelerin kapılarına atılarak bırakıldıklarını söyleyen Elibüyük, "Orada hanım kardeşlerimiz de dövülüp farklı hastanelerin kapılarına bırakıldılar.  Beraber gittiğimiz Abdulkudüs Yalçın hocamızı bile bir çöle bırakmışlar. 60 yaşında bir insanı şehrin dışına bırakmak olacak şey değil. Saatler sonra birbirimizi bulabildik. Telefonlar çekmiyor, görüşme yapamıyorduk. Ancak mesaj yoluyla iletişim sağlayabiliyorduk. 6 gün boyunca 7/24 gözetim altındaydık. Restoranda yanımızdalar, sokağa çıkıyoruz yanımızdalar. Birçok taksiciye, otellerde giderek 'aktivistlere yer vermeyin, onları otellerden çıkarın' talimatı vermişlerdi. Maalesef aktivistlerin çoğu otellerde yer bulamadı. Defalarca yer değiştirmek zorunda kaldık. Bu sadece bir gözaltı değildi. Defalarca baskın yedik. Sonunda oteli terk etmek zorunda kaldık ama asla bu bir kaçış değildi. Ben hayatımda hiç bu kadar cesur olduğumu da görmedim. Hayatımda hiçbir kadar korkuyu yendiğimi de görmedim ama gerçekten kardeşlerimizin içinde bulunmuş olduğu durumu, onları korumak, kollamak adına çıktık. Otelden havalimanına gittik ve 12 saat orada kaldık. 8 saat boyunca 6 arkadaşımızdan haber alamadık. Bütün bu yaşadıklarımız Gazze için hiçbir şey. Bu bir kahramanlık hikâyesi de değil ama bu çok değerli bir şey. Yürüyüşe katılan 3 sofi yanıma geldi. Pırıl pırıl sarıkları, cübbeleri vardı. Bana, 'Bizi 6 saat boyunca sıcak bir arabanın içerisinde beklettiler' dediler. Ben de 'mübarek olsun kardeşim… Bak dilinize zikir düşmüyordu şimdi Allah size Hazreti Yusuf gibi diğer peygamberler gibi Mısır zindanlarını da nasip etti' dedim. Bu yaşananları bir başlangıç olarak görüp devam ettirmemiz gerekir." dedi.

"Bedel ödeyecek cesurlar çıktığı gün Gazze'deki katliamı biter"

Konuya hassasiyetle bakıp gündeme taşıyan basın mensuplarına da teşekkür eden Elibüyük, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Bu noktada kamuoyu oluşturmak siz medya mensuplarına da ben çok teşekkür ediyorum. Buranın vicdanı oldunuz. Kimileri Hesapla buradaki yaşananları görmeme adına birtakım politik hesaplar içine girebilir. Biz Müslümanlar olarak düz olacağız. Hesap kitabımız olmayacak. Elli tane hesap kitap yapanlar kaybetmeye mahkûmdur. Politik olmayacağız. Gazze için ödenecek bir bedel varsa bu ödenecek. Kimin nasıl yaklaştığı, nasıl baktığı önemli değil. Bu bedeli ödeyecek cesurlar çıktığı gün Gazze'deki katliamı biter. Kıymetli çevirmen Ayçin Kantoğlu'nun 'Gazze dışında her yer işgal altında' sözü çok önemli. Özgürce slogan atabildiğin her yer, direnebildiğin her yer, dört duvar arasında olsa bile özgürsün. Zihinler işgal edilmemişse sözcükler, kelimeler işgal edilmemişse siz esir değilsiniz. Ancak her şeyiniz, paranız, imkânınız, statünüz, makamınız, mevkiiniz, yatlarınız, katlarınız, atta ülkeniz sınırları, cebinizde yeşil pasaport olsa ama sloganlarınız, duruşunuz, özgür değilse siz mahkûmsunuzdur. Ben o gün meydanlarda bir kez daha o İsmailiye kentinde dünyanın en özgür insanlarını tanıdım. Gördüm ki Gazze dışında her yer işgal altında. Umutsuz değiliz.  Dünden daha fazla umutluyuz.  Ortadoğu dediğimiz coğrafya şu anda bir kıvılcıma bakıyor. Mısır, Ürdün halkı niye bu meseleyi sahiplenmiyor? Demeyin. 4-5 bin insan Tahrir Meydanı'nda şehit edilmedi mi? Bu insanlar korkak falan değil. Bugün belki bastırılmışlar ama emin olun bu korku imparatorluğu yıkılacak." (İLKHA)

Kremlin: Rusya-ABD ilişkilerinin normalleşme süreci askıya alındı 

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu’ndan İran Büyükelçiliği’ne ziyaret

Suriye Dışişleri Bakanı İle Alman mevkidaşı ile görüştü

TBMM, işgalin İran saldırganlığına karşı tezkereyi kabul etti

Siirt’te park halindeki otomobil alev alev yandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri işgalin İran'a saldırılarını görüştü

İran: Şu ana kadarki operasyonlarımız caydırıcıydı; cezalandırıcı operasyonlarımız çok yakında!

Malatya'da aracın çarptığı bisikletli çocuk hayatını kaybetti

Kamyonun çarptığı yaya ağır yaralandı

Malatya Büyükşehir Meclisi haziran ayı toplantıları sona erdi

İran'dan yeni füze fırlatıldı: Sirenler çaldı!

Bat Yam'da 88 bina İran füzeleriyle hasar gördü

İran Ordusu: 28 düşman hava aracı düşürüldü, işgale ait Hermes casus İHA’sı imha edildi

Rekabet Kurumu’ndan gıda laboratuvarlarına ceza

Gazze'deki direniş, ortak operasyonlarla işgalcileri öldürüp yaralıyor

Elektrik ve su sorunu küçükbaş hayvan üreticilerini bezdirdi

Genetik testler otizmi net göstermez, riski ortaya koyar!

Devrim Muhafızları: Operasyonlar siyonist rejim yıkılana kadar sürecek

Bakan Şimşek'ten cari açık mesajı

Nijeryalı Eğitimci İdriss: Eğer bu kadar insanın ölmesi sizi bir araya getiremiyorsa, diyecek söz yok

Vali Yavuz: Bağımlılık, yalnızca bedenleri değil, zihinleri ve iradeyi de esir almaktadır!

İran medyası: Tahran'ın füze harekatında siyonist istihbarat subayları öldü

Siyonist Katz: ABD, savunmamızda bize destek veriyor, bugün Tahran’a saldırılar düzenleyeceğiz

HÜDA PAR'dan valiliğe çağrı: Siyonist katilin İstanbul'umuzda konser vermesi büyük bir züldür

Şanlıurfa'da kamyonet şarampole devrildi: 1 kişi yaralandı

DMM, “Bakanlık koruması altındaki 5 çocuk intihara kalkıştı” iddialarını yalanladı

Türkiye’nin orman alanı 23,4 milyon hektara yükseldi

Ceyhan Belediyesi’nde başkanlık koltuğu yine Aydar ailesine geçti

Şanlıurfa’da tarla yangını: 100 dönüm buğday kül oldu

Gazze Şeridi'nde şehit sayısı 55 bin 493'e ulaştı

Yükleniyor