10605,60%0,18
41,29% 0,06
48,37% 0,16
4807,44% -0,48
7824,20% -0,51
şgalci siyonist rejimin Gazze ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosuna yönelik saldırılar, Ankara’da protesto edildi.
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir'in de katıldığı, Yeryüzünde Adalet Platformu (YAP), Ankara 2 Nolu Baro ve Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP) tarafından Ankara Adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasında, Tunus’ta iki ayrı gemiye yönelik saldırıların uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtilerek sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Basın açıklaması öncesi Yeryüzü Adalet Platformu adına Av. Elif Büşra Turhan ile ANFİDAP adına Av. Osman Yurt birer açıklama yaptı.
Yapılan açıklamaların ardından Yeryüzünde Adalet Platformu, Ankara 2 Nolu Baro ve ANFİDAP adına hazırlanan ortak basın açıklaması 2 Nolu Baro Başkanı Av. Gökhan Ağdemir tarafından okundu.
Ardından Küresel Sumud Filosu Türkiye Delegasyonu Uluslararası İçişleri Ofisinden Ayşe Ceylan tarafından da basın açıklaması İngilizce olarak okundu. Arapça açıklama ise basın mensuplarına servis edildi.
Küresel Sumud Filosuna yapılan saldırılar hakkında suç duyurusuna ilişkin basın açıklamasını okuyan 2 Nolu Baro Başkanı Av. Gökhan Ağdemir, "Bugün Ankara 2 nolu Baro, Yeryüzü Adalet platformu ve Ankara Filistin Dayanışma platformu mensupları olarak Küresel Sumud Filosuna yönelik saldırılar için suç duyurusunda bulunmak üzere bir araya geldik. İşgalci israilin Gazze’ye yönelik hukuka aykırı ablukasını kırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosu, Tunus Sidi Bou Said limanında saldırıya uğramıştır. 8 Eylül Pazartesi günü Portekiz bayraklı Familia Madeira gemisine, 9 Eylül Salı günü İngiliz bayrağı taşıyan Alma gemisine dronla saldırı yapılmıştır. Yapılan saldırılarda teknelerde yangın çıkmış, acil müdahale ile yangın söndürülmüştür. İki aktivist hafif şekilde yaralanmıştır. Yaralanan aktivistlere geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz." dedi.
"Filonun aktivistleri, Gazzeli siviller için insan hakları, hukuk ve adalet temelinde vicdani ve ahlaki bir girişim olarak bir araya gelmişlerdir"
Ağdemir, "Gazze’de yıllardır süren insanlık dışı ablukanın kırılması için yola çıkan Küresel Sumud Filosu, 44 ülkeden yaklaşık 1000 vicdan sahibi aktivistin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş tamamen sivil ve barışçıl bir girişimdir. Filo; gıda, tıbbi malzeme ve diğer yaşamsal ihtiyaçları taşımakta, hiçbir askerî ya da siyasi amaç gütmemektedir. Filonun amacı, Gazze’deki ağır insani krize dikkat çekmek ve işgalci israilin yıllardır gayri hukuki kara, hava ve denizden Gazze halkına uyguladığı ablukayı kırarak insani yardım koridorunun açılmasını sağlamaktır. Filonun aktivistleri, Gazzeli siviller için insan hakları, hukuk ve adalet temelinde vicdani ve ahlaki bir girişim olarak bir araya gelmişlerdir." ifadelerine yer verdi.
"Filo saldırısı uluslararası hukuka ve insanlığın ortak vicdanına karşı işlenmiş ağır bir suçtur"
Filonun iki farklı gemisi yapılan saldırılarla hedef alındığını hatırlatan Ağdemir, açıklamasının devamında şunları aktardı:
"İnsani yardım taşıyan gönüllülerin can güvenliği hiçe sayılmış, uluslararası hukuk açıkça ihlal edilmiştir. Bu saldırılar yalnızca sivil insanlara değil, aynı zamanda; Birleşmiş Milletler Şartı’nın 2. maddesinde düzenlenen saldırı yasağına, 1949 Cenevre Sözleşmelerinde güvence altına alınan sivillerin korunması ilkesine, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde (UNCLOS) düzenlenen seyrüsefer serbestliğine ve Uluslararası insancıl hukukun temel normlarına yapılmış açık bir tecavüzdür. Hukukun en temel normları göz göre göre çiğnenmiş; insani yardım faaliyetleri cezalandırılmaya çalışılmıştır. Bu, sadece Gazze halkına değil, uluslararası hukuka ve insanlığın ortak vicdanına karşı işlenmiş ağır bir suçtur. Küresel Sumud Filosu; İnsanlık onurunu ve vicdanını, yaşama hakkını, dayanışma ve barış kültürünü temsil etmektedir. Bu değerlere yönelik saldırı, tüm insanlığa yapılmıştır. Sessiz kalmak suça ortak olmaktır. Bizler, ablukanın, aç bırakmanın ve soykırımın son bulması için mücadele eden bu vicdan ve barış yolculuğunun yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz."
"israilin Gazze’ye uyguladığı abluka ve açlığı bir silah olarak kullanması, uluslararası hukuka göre açık bir savaş suçu, insanlığa karşı suç ve aynı zamanda soykırım suçu niteliğindedir"
Sivilleri açlığa mahkum etmenin savaş suçu olduğunun altını çizen Ağdemir, "Ayrıca unutulmamalıdır ki, sivilleri açlığa mahkûm etmek ve gıda ile ilaç girişini engellemek, uluslararası insancıl hukukta yasaklanmış bir savaş yöntemidir. 1977 tarihli 1949 Cenevre Sözleşmelerinin Birinci Ek Protokolü, sivilleri aç bırakmayı bir savaş yöntemi olarak kesin biçimde yasaklamış; Roma Statüsünün 8 (2) (b) (xxv) maddesi de sivillerin aç bırakılmasını savaş suçu olarak tanımlamıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü 7/2-(b) maddesi gereğince nüfusun bir bölümünü yok etmek amacıyla, yiyecek ve ilaca erişimden mahrum bırakmanın yanı sıra, yaşam koşullarını kasten kötüleştirme insanlığa karşı işlenmiş suç sayılmaktadır. 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 2/1-(c) maddesine göre, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek, soykırım suçunu oluşturmaktadır. Yine Roma Tüzüğü 6/1-(c) maddesine göre, fiziksel olarak kısmen ya da tamamen yok etmek kastıyla, grubu ağır yaşam koşullarına maruz bırakmak soykırım suçunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla israilin Gazze’ye uyguladığı abluka ve açlığı bir silah olarak kullanması, uluslararası hukuka göre açık bir savaş suçu, insanlığa karşı suç ve aynı zamanda soykırım suçu niteliğindedir. Bizler, hukukçular ve vicdan sahibi insanlar olarak bu hukuk tanımaz saldırıları en güçlü şekilde kınıyoruz. İnsanlığa karşı suç teşkil eden bu eylemlerin cezasız kalmaması için tüm sorumluların derhal ulusal ve uluslararası yargı mercileri önünde hesap vermesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Soykırım ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu israil yetkililerinin ülkemiz mahkemelerinde yargılanmaları cezasızlık algısını giderecek, suçun önlenmesi için örneklik oluşturacaktır. Bu konuda Türkiye'nin farklı illerinde yapılmış yüzlerce suç duyurusu vardır. Ayrıca 9 Eylül 2023 tarihinde işgalci israil tarafından Katar Devleti’ne yönelik gerçekleştirilen saldırı, uluslararası hukukun en temel ilkelerinin bir kez daha ihlalidir. Birleşmiş Milletler Şartı’nın 2/4. maddesi, devletlerin birbirlerinin egemenliğine karşı güç kullanmasını yasaklamaktadır. Bu saldırı, devletlerin egemen eşitliği, toprak bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığına yapılmış açık bir tecavüzdür." şeklinde belirtti.
"Küresel Sumud Filosu’na ve Gazze halkına yönelik saldırıların takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz"
Son olarak Ağdemir, "Bizler; Küresel Sumud Filosu’na ve Gazze halkına yönelik saldırıların takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Küresel Sumud Filosunun güvenliği tehlike altında olup soykırıma seyirci kalan Birleşmiş Milletlerin artık inisiyatif kullanarak Filoyu koruması altına almasını talep ediyoruz. BM insiyatif almadığı takdirde filoda vatandaşı olan ülkeler insiyatif alarak filoya olası saldırıları önlemelidir. Unutulmamalıdır ki, vicdan sınır tanımaz. Dayanışma engel tanımaz. İnsanlık asla abluka altına alınamaz." diye konuştu.
Açıklamanın ardından avukatlar öncülüğünde basın açıklamasına katılan katılımcılar Küresel Sumud Filosuna yönelik saldırılar hakkında suç duyurusu yapıldı. (İLKHA)