10870,60%0,43
40,79% 0,09
47,75% 0,44
4383,34% 0,13
7056,83% 0,08
Babasından devraldığı kürkçülük mesleğini yıllardır sürdüren Şansal, tarihi Sipahi Pazarı’nın sanayileşme, fabrikasyon ürünlerin yaygınlaşması ve ilgisizlik nedeniyle eski günlerinden uzaklaştığını belirtti.
Turizm ve kültürel miras açısından büyük öneme sahip bu çarşının yeniden canlandırılması için yetkililere çağrıda bulunan Şansal, Balıklıgöl gibi önemli turistik alanlara yakın olmasına rağmen ilgisizlik nedeniyle eski canlılığını kaybettiğini dile getirdi.
“Bu çarşı bir dönem Urfa’nın en iyi iş yapan çarşısı idi”
El sanatları eskiden daha çok ilgi görürken günümüzde eskisi kadar rağbet olmadığını söyleyen Şansal, “Babadan beri bu tarihi çarşıda bulunuyorum, babamın mesleğine devam ediyoruz. Tabii eski, bu çarşı tarihi bir çarşı, yaklaşık 500 yıllık bir tarihi var. Bu Sipahi Pazarı, Gümrük Hanı ile birlikte yapılmıştır. Önceleri bu çarşıda 40-50 tane kürkçüler vardı desem abartmış olmayayım, 70-80 taneyi bulurdu. Burası, bu çarşı bir dönem Urfa’nın en iyi iş yapan çarşısı idi. Nedenine gelince, o dönemde el sanatçıları çok değerliydi; abacılık, ondan sonra ikram yapanlar vardı. Şöyle yaparlardı, yani akla gelen insanların giyecekleri her el işi burada bulunurdu. El işi ustaları vardı. Makineleşme ile, sanayileşme ile birlikte bu çark, o eski özelliğini kaybetti. Şimdi bu çarşıda yeni halılar, battaniyeler daha çok satılıyor. Eski kilim, halı işi burada 5-6 dükkân olarak kaldı. Yani sizin vasıtanız ile yetkililere, buradan bir esnaf, biraz da deneyim sahibi, tecrübe sahibi bir kişi olarak buradaki yetkililere, valiliğe, büyükşehir belediye başkanına bir çağrıda bulunmak istiyorum. Defalarca söylüyoruz, bu çarşı tarihi bir çarşı. Balıklı Göl civarında olmasına rağmen eski canlılığını yitirmiştir. Buradaki esnafın maddi güçleri sınırlıdır. Dolayısıyla demin bahsettiğim bu iki kurumun bu çarşıya el atmaları, turizm açısından, tarih açısından, görevleri açısından mutlaka gereklidir diye düşünüyorum. Biz bu mesleği aslında her türlü el işini satarak sürdürüyoruz. Şimdi kürkçülük de artık bitme noktasına gelmiş, 5-6 tane kürkçü kaldı. Bizim burada daha çok bu çarşının tarihi özelliği, eski el işlerini satmak. Yalnız tabii ki kürk değil, keçedir. Tabii bu mesleklerin içerisinde en zor olan da kürkçülüktür, onu da belirtmek gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Urfa’da en çok anılan ismi Sipahi Pazarı”
El sanatları zevkli ve güzel olduğu kadar zor bir meslek olduğunu dile getiren Şansal, “Meslek baba mesleği. Babamdan sonra biz geldik, devam ettirdik. Böyle bir durumu var. İşte demin anlattığım gibi bu çarşı çeşitli isimlerle anılıyor. Urfa’da en çok anılan ismi Sipahi Pazarı, Sipahi Çarşısı, Kapalı Çarşı olarak, bir de Oturakça Pazarı olarak da anılıyor. Oturakça Pazarı denmesinin nedeni, burada gördüğünüz gibi odalarda, evlerdeki gibi oturuyoruz. İşte böyle bir gelenekten geliyor ama işte durunca, bu iş tekrar bu çarşının eski canlılığını devam ettirebilmesi için bazı önlemler gerekiyor. Kürkçülük Urfa’da öteden beri yapılan bir şeydir, yani bölgedeki sanatların en önemlisi. Yani hepsi de çok önemlidir, keçe ama daha çok beceri isteyen, daha çok sanat yeteneği isteyen bu kürkçülük, zor bir meslek. Daha evvel kültürlük kürkçüler vardı. Kürkçülük zor bir meslek, emek isteyen bir meslek, kuzu derisinden yapılır. Yani bu özelliği de mesela küçük, yeni doğan, süt emmemiş kuzu diye tabir edilen yaklaşık 30-40 tane kuzu kürkünden oluşuyor. Bu kürkler de çok değerlidir, çok da pahalı olurdu. Eskiden de çeşitli çeşitleri var; mesela azap kürkü, ondan sonra normal bir halk kürkü, ağa kürkü ya da diğer tabirle zengin kürkü, çok daha pahalı kürklerdi. Şimdi sanatı, özellikle tarihi ve güzel olan bu şehirde eski el sanatlarının canlandırılması yalnız buradaki esnafın yapabileceği bir şey değil. Yetkililerin de bir komisyon kurarak bu işe el atmaları, bir bütçe ayırmaları halinde bu memleket turizm açısından, tarih açısından çok daha iyi boyutlara gelebilecektir. Şimdiye kadar devlet veya belediyeler yardım etmedi. Ama neden yardım etmedi? Ben bir vatandaş, bir esnaf olarak doğrusu hayret ediyorum. Geçmiş valilerle diyaloğumuz oldu, bir iki saat sohbetimiz oldu. Şimdiki belediye başkanıyla da yakın bir diyaloğum olmuştur, onlara da söyledik. Şu ana kadar yani, bundan sonra artık bu gibi memleketin sorunlarına ekonomik, sosyal, sanatsal olarak gerekli özeni gösterirler diye bir tahminde ve dilekte bulunuyorum.” dedi.
“Deri kürkler çok pahalı”
Fabrikaların el sanatlarını uğrattığı sorunlardan bahseden Şansal, “Fabrikaların çok büyük zararı var. Fabrika el yapımı kürkleri zaten aslında bitirdi denilebilir. Bir de kürkler, tabiri caizse deri kürkler çok pahalı. Mesela şimdi diyelim ki eski 40 tane kuzu derisinden yapılmış derinin burada maliyeti 30.000 TL’dir, dolayısıyla bunu herkes alamaz. Fabrikasyon, yani yeni suni kürkler bu kürk sanatının gelişmesine sekte vurmuş, gerilemesine neden olmuştur. En çok ilgi gören kürkler aslında kaliteli olanlardır. Fiyat olarak üçe ayırmak mümkündür. Benim görüşüme göre, demin dediğim gibi, çok pahalı kürk var, orta derecede yani orta sınıfın aldığı kürk var, bir de çok daha kaba, azap, çoban kürkü var. Yani en çok rağbet edilen, satılan kürk, o pahalı kürklerdir. Sebebine gelince, orta sınıf ya da işçi sınıfının, çobanların aldığı kürklerin yerine adamlar suni kürkleri alıyorlar, böyle demek mümkündür. Eğer ilgili merciler el atmazsa, yakın bir gelecekte tarihe karışacak gibi görünüyor. Her meslek gibi mesela aynı şekilde Keçecilik, abacılık ta da oldu. Çeşitli meslekler gibi, bu da özel bir ilgi, yani bir maddi yardım verilmediği zaman kürkçülük de benim tahminime göre, yok olma sürecine girecektir. Bu da acı bir durum olur.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)