CHP'nin tarihsel olarak inançlı kesimlere karşı uyguladığı baskıcı politikalarını hatırlatan Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı Ramazan Tekdemir, laikliği bir sosyal mühendislik aracı olarak kullananların, halkın değerleriyle uyumsuz bir siyaset güttüğünü s
Son günlerde tartışma konusu olan laiklik kavramı, toplum içinde bir araca dönüştürüldüğü ve özellikle CHP'nin bu konuyu tekrar gündeme taşımasının, partinin geçmişteki baskıcı politikalarından bir kesittir.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in laiklik çıkışının üzerine yaptığı açıklamalarına destek veren Tekdemir, CHP'nin geçmişteki zulüm dolu tutumunu günümüze taşımaya çalıştığını ifade ederek laikliği bir baskı aracı olarak kullandığını ve toplumsal değerlerle barışmadığını belirtti.
"Laiklik yorumuyla inançlı kesimlere karşı çok yoğun kampanyalar başlatıldı"
Laiklik tartışmaları ekseninde ve tehdit dili etrafında yıllarca politik söylemler geliştirenler ve laikliğin kavramsal çerçevesine yerli biçimler vererek bunu zulüm aracına dönüştürdüklerini söyleyen Tekdemir, "Siyasal rejimi, devleti ve bürokratik yapıyı vatandaşın düşünce ve inanç hürriyetine karşı hem tahammülsüz hem de çeşitliliği reddeden bir yerde konumlandırdılar. Toplumu ve değerlerini laiklik üzerinden dizayn etmeye çalıştılar. Laikliği bir tür sosyal mühendislik projesi olarak da kullanışlı bir aparata dönüştürdüler. Evrensel anlamıyla ilişkisi tamamen kopuk, seküler ve İslam karşıtı bir işlev yüklenmiş. Laiklik yorumuyla inançlı kesimlere karşı çok yoğun kampanyalar başlatıldı." şeklinde konuştu.
"CHP inançlı kesimlerin ibadet alanlarını yasaklayan, tekke ve zaviyeleri kapatan bir tarihin aktörüdür"
Son tartışmalar ekseninde CHP'nin takındığı tavra yabancı olmadıklarını vurgulayan Tekdemir, "CHP, tek parti döneminde zulüm partisiydi. CHP; inançlı kesimlerin ibadet alanlarını yasaklayan ve yaşam alanlarına müdahalede bulunan, camileri ahıra dönüştüren, tekke ve zaviyeleri kapatan bir tarihin aktörüdür. Dolayısıyla CHP'nin tekrardan laiklikle ilgili tartışmalarının gündeme getirilmesine de yabancı değiliz. 28 Şubat'ta on binlerce kamu çalışanı mağdur edildi, binlerce öğrencinin eğitim hayatına son verildi, bu ülkede ikna mekanizmaları kuruldu. Tabi laikçi elitlerin bir iktidar aracı olarak kurguladığı 'laiklikliğin elden gittiği' korkusu üzerinden özellikle o dönemlerde siyasal iktidarlara balans ayarı yapıldı, hükümetler düşürüldü, atanmışların seçilmişleri yönettiği süreçler yaşandı." ifadelerini kullandı.
"Milli Eğitim Bakanı'mıza yönelik eleştirilerin halen aynı özlemi taşıdıklarını belli ettiriyorlar"
Tekdemir, "Bu utanç verici süreçlerin tarihin hafıza rafından çıkarmaya dönük hamlelerden biri, Milli Eğitim Bakanı'mıza yönelik eleştirilerle ortaya çıktı. Hayra alamet olmayan eski Türkiye özlemiyle somutlaşan heves sahiplerine ait söylemlerdi, faydasız ve hayırsız bağrışlardır. Çünkü biz hiçbir şekilde CHP'nin kodlarının bu ülkenin toplumsal değerleriyle ve manevi birikimiyle örtüşeceğine ve barışacağına gerçekten de inanmıyoruz. Çünkü her fırsatta bizi yanıltmayan çıkışları, din ve inanç alerjisi üzerinden kendi durumlarını tekrar tekrar güncelliyorlar. Dolayısıyla CHP, geçmişiyle halen uyumlu siyaset güden bir partidir. Milli Eğitim Bakanı'mıza yönelik eleştirilerin odağına çıkardıkları meselelerde de yine halen aynı özlemi taşıdıklarını belli ettiriyorlar." dedi. (İLKHA)