Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Sümeyya Kılıççıoğlu, migrenin belirtileri ve koruma yollarına ilişkin önemli tavsiyelerde bulundu.
Toplumda sıkça karşılaşılan ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen migren, dünya genelinde milyonlarca insanın ortak sorunu olmaya devam ediyor. Kronik bir baş ağrısı türü olan migren, kişilerin günlük hayatını kısıtlayarak iş ve sosyal yaşamlarını olumsuz etkiliyor. Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Sümeyya Kılıççıoğlu, migrenin nedenleri hakkında önemli bilgiler verdi.
Migrenin görülme sıklığı ve risk grupları
Dr. Kılıççıoğlu, "Migren, toplumda yaklaşık yüzde 12 oranında görülmektedir. Kadınlarda erkeklere göre iki kat daha fazla rastlanmaktadır. Bu hastalık genellikle genç ve erişkin yaş grubunda ortaya çıkar, hastaların büyük bir kısmı 30'lu yaşlarda tanı almaktadır. Migrenin tam nedeni bilinmemekle birlikte, nörovasküler bir bozukluk olduğu düşünülmektedir. Aile öyküsü olan bireylerde migren görülme sıklığı üç kat daha fazladır." dedi.
Migrenin belirtileri
Migrenin genellikle tek taraflı ve zonklayıcı tarzda baş ağrısıyla karakterize olduğunu ifade eden Dr. Kılıççıoğlu, "Hastaların üçte ikisi başın sağ ya da sol tarafında ağrı hissederken, geri kalan kısmı iki taraflı ağrı tarif eder. Migren ağrısı genellikle 4 ila 72 saat arasında sürebilir ve orta ile şiddetli derecede olur. Bunun dışında, bulantı, kusma, görme bozuklukları, ışık ve ses hassasiyeti gibi belirtiler de eşlik edebilir." diye belirtti.
Migrenin tetikleyicileri
Migren ataklarının çeşitli çevresel ve fizyolojik faktörler tarafından tetiklenebileceğini belirten Dr. Kılıççıoğlu, yaygın tetikleyiciler arasında stres, uykusuzluk, hava değişiklikleri, alkol ve sigara kullanımı, yoğun ekran maruziyeti, parlak ışıklar, obezite ve koku hassasiyetinin yer aldığını belirtti.
Dr. Kılıççıoğlu, "Tetikleyiciler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bu nedenle bireylerin kendi tetikleyicilerini belirleyerek bunlardan kaçınması, tedavi açısından önemlidir." dedi.
Migreni önlemek için dikkat edilmesi gerekenler
Migrenin tamamen önlenemese de atak sıklığının azaltılabileceğini belirten Dr. Kılıççıoğlu, "Düzenli uyku alışkanlığı edinmek, stresi yönetmek, dengeli beslenmek, tetikleyici gıdalardan kaçınmak, düzenli egzersiz yapmak ve kahve tüketimini kontrol altında tutmak faydalı olabilir. Ayrıca, yüksek yağlı balık tüketmek ve D vitamini seviyesini dengede tutmak da migrenin etkilerini hafifletebilir." diye konuştu.
Migren tedavi yöntemleri
Migren tedavisinin ilaçlı ve ilaçsız yöntemlerden oluştuğunu ifade eden Dr. Kılıççıoğlu, "İlaçlı tedavi, hastaların atak sıklığı, ağrının şiddeti ve yaşam kalitesine göre uzman doktorlar tarafından belirlenen ilaçlarla gerçekleştirilir. İlaçsız tedavi yöntemleri ise tetikleyicilerden kaçınma, sağlıklı beslenme, düzenli uyku, stres yönetimi ve gevşeme tekniklerinden faydalanmayı içerir. Akupunktur gibi alternatif tedavi yöntemleri de bazı hastalarda etkili olabilir." dedi.
Migrenin günlük hayata etkisi ve mevsimsel faktörler
Migrenin iş hayatı ve sosyal yaşamı olumsuz etkileyebileceğini belirten Dr. Kılıççıoğlu, "Şiddetli baş ağrıları nedeniyle işe gitmek ve günlük aktiviteleri yerine getirmek zorlaşabilir. Bu nedenle migren belirtileri olan bireylerin hekime başvurması ve uygun tedavi seçeneklerini değerlendirmesi önemlidir. Özellikle kış aylarında dışarı çıkarken bere kullanmak, hava basıncındaki değişikliklere dikkat etmek ve tetikleyicilerden uzak durmak migren ataklarını azaltmaya yardımcı olabilir." tavsiyesinde bulundu. (İLKHA)