HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, bir televizyon programında gündeme dair soruları yanıtladı.
Ailenin korunması ve sapkınlığın önlenmesine dair TBMM’ye verdikleri kanun teklifinin içeriğiyle ilgili açıklamalarda bulunan Ramanlı, aile kurumu ve nesil emniyetinin tehlike altındayken, buna paralel olarak sapkınlığın ve cinsiyetsizleştirme politikalarının gençler arasında giderek yaygınlaştırılmasının önüne geçmek için kanun teklifini hazırladıklarını belirtti.
“Cinsel ilişkinin alenileştirilmesi suç kapsamına alınmalıdır”
Ailenin korunması ve sapkınlığın suç sayılmasına dair TBMM’ye verdikleri kanun teklifi ile ilgili bilgiler veren Ramanlı, “Bu çalışmamızı biz geçen hafta Meclis Başkanlığı'na sunduk ve Meclis’in gündemine getirdik. Kamuoyunun gündemine de getirmek istedik ki elhamdülillah kamuoyunun gündemine çok olumlu şekilde yansıdığını da görüyoruz. Bundan memnuniyet duyuyoruz. Öteden beri aile kurumu da nesil emniyeti de tehdit altındadır. On yılı bulan bir süreçte sapkınlık giderek yaygınlaşmakta ve cinsiyetsizleştirme akımları her gün revaç bulmakta, ahlaksızlık adeta bir politik kimlik haline getirilmektedir. Buna bir dur denmesi gerekiyordu. Biz HÜDA PAR olarak üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmek amacıyla aylar öncesinden başlattığımız bu çalışmayı nihayete erdirdik ve Meclis Başkanlığı'na sunduk. Bu teklifimizle ne amaçlıyoruz? Bu teklifin esas omurgası sapkın anlayışların propagandasının yapılmasının ve yaygınlaştırılmasının önlenmesidir. Bu kanun teklifi ile bizim amacımız bir yandan bunun aleni şekilde yapılmasının önlenmesi ve özel hayata dair bir günahın toplumsallaştırılmasının önlenmesi, bununla birtakım tedbirler alınmasıdır. Mevcut Türk Ceza Kanunu'nda aleni cinsel ilişkiye ve teşhirciliğe ceza var iken, bu cezaların yaptırımı bize göre caydırıcı değildir. Bu cezaların artırılması suretiyle ve aynı zamanda bugüne kadar Türk Ceza Kanunu yer almadığı için önlemi alınamayan aynı biyolojik cinsiyetteki kişiler arasındaki cinsel davranışı ve cinsel ilişkinin alenileştirilmesinin suç kapsamına alınmasıdır.” ifadelerini kullandı.
“Sapkın akımlar küresel nüfus planlamasının bir aparatına dönüştürülmüş durumda”
Kanun teklifleri ile toplumu sapkın anlayışlardan ve cinsiyetsizleştirme politikalarından muhafaza etmeyi amaçladıklarını belirten Ramanlı, “Bir diğer hususuyla RTÜK’e bu türden yayın yapan kuruluşları denetleme ve bunlara cezaî müeyyide uygulamasının önünün açılmasıdır. Bu vesileyle biz toplumumuzun bu tür sapkın anlayışlardan, cinsiyetsizleştirme politikalarından muhafazasını sağlamayı amaçlıyoruz. Bu sapkın ilişkiler nesil emniyetini tehdit ediyor. Aile, kadın ve erkeğin nikâhlı birlikteliğiyle oluşacak bir müessesedir. Ama bugün aileye yönelik ciddi bir saldırı da var. Evlenme yaşı gecikiyor, evlenme oranları sayısı düşüyor, boşanma sayısı artıyor ve gençlerimize evlilik adeta gereksiz bir yük gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bir yandan fizyolojik ihtiyaçlarının haram yoldan tedarik edilmesinin yolu alabildiğine açılırken, helale giden yollar maalesef gün ve gün kapatılıyor, zorlaştırılıyor, imkânsız hale getiriliyor. Biz nesil emniyetinin sağlanması gerektiğini düşünüyoruz, inancımız bize bunu emrediyor. Doğurganlık oranlarının düşmesinin en önemli sebeplerden bir tanesi de bu zararlı akımlar değil midir, buna karşı bir tedbir alınması gerekmiyor mu? İşte son zamanlardaki gerek hükümet yetkililerinin gerekse bu işe kafa yoran pek çok aydının da ifade ettiği gibi nüfus hızla yaşlanıyor, genç nüfus azalıyor. Buna yönelik bir tedbir alınması gerekiyor. İşte bu tür sapkın akımlar da aslında bir yönüyle küresel nüfus planlamasının bir aparatına dönüştürülmüş durumdadır. Bu sadece nüfus artış hızını azaltmıyor, aynı zamanda toplumu maneviyatsızlaştırıyor, toplumu ahlaksızlaştırıyor, kişiliksizleştiriyor. Bunun önüne geçebilmek için birtakım tedbirlerin alınması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Neslimizin korunması, ailenin güçlendirilmesi için bu tedbirlerin alınması gerektiğini zaruret olarak gördük”
“Değerlerimize sıkı sıkıya sahip çıkmamız gerekiyor. Bu değerlerimizin taşıyıcısı eğer aile ise ailenin kurulması, ailenin güçlendirilmesi yönünde çaba sarf etmemiz gerekiyor.” diyen Ramanlı, konuşmasına şöyle devam etti:
“2025 yılı ‘Aile Yılı’ olarak ilan edildi ama şu ana kadar alınacak ve alınması kararlaştırılan tedbirlere baktığınızda çok da aileyi yaşatacak, aileyi güçlendirecek ya da yuva kurmayı teşvik edecek mahiyetten çok uzak olduğunu görüyoruz. Buna yönelik de çok ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu bizim şu anda Türk Ceza Kanunu’na eklemek suretiyle tedbir almayı istediğimiz hususlar sadece Türkiye'nin, sadece Müslümanların gündemi değil, bugün Hristiyan Batı’nın da gündeminde bunlar. Hem ABD hem Rusya bu tür sapkın anlayışlara karşı tedbir geliştirmeye çalışıyor ve biz maalesef ülke olarak bu konuda çok geride kaldık. Biz HÜDA PAR olarak bu eksikliği gördük ve bu eksikliğin giderilmesi, neslimizin korunması, ailenin güçlendirilmesi, aile kurulmasının fıtri yoldan, meşru yoldan bir aile kurulmasının temini için bu tedbirlerin alınması gerektiğini zaruret olarak gördük.”
“Cinsi sapıklık bir sigara kadar bile zararlı değil mi?”
Cinsi sapıklığın serbest bir şekilde reklamının yapıldığını ve bunu normalleştirildiğini ifade eden Ramanlı, “Bugün bir sigaranın bile reklamının yapılması mevzuatımız açısından yasak değil mi? Müeyyideye tabii. Peki, bu cinsi sapıklık bir sigara kadar bile sizce zararlı değil mi? Her vesileyle reklamı yapılabiliyor, normalleştirilmeye çalışılıyor ve genç dimağlar bununla zehirleniyor. Bunun bizi götüreceği bataklığı, bunun bizi götüreceği felaketi gerçekten öngöremiyor muyuz? Yani bu kadar mı basiretimiz bağlanmış ki biz bu konuda bir tedbir geliştirmiyoruz ve gün geçtikçe gençlerimiz, genç neslimiz bu tür sapkın akımların etkisiyle gün gelecek ne yuva kurmak isteyecek ne aile olmak isteyecek ne de çocuk yapmak isteyecek. Bu nesil emniyetinin de önünde ciddi bir engel, ciddi bir tehdit değil mi?” diye sordu.
“Bizim gibi düşünen milletvekillerinin desteğiyle bu kanunu geçireceğiz”
Harama giden yolların zorlaştırılması ve helal yolların teşvik edilmesi gerektiğini belirten Ramanlı, “Kolaylaştırmıyorsanız, teşvik edemiyorsanız, maddi manevi yönden desteklemiyorsanız, gençlerimizin bu yola girmesini nasıl isteyebilirsiniz? Bu işin sadece bir boyutu. Süresiz nafaka boyutuyla, 6284'le bir sürü kadını boşanmaya teşvik eden 'boşan da gel, biz sana kol kanat gerelim' diyen bir anlayışla siz aile kurmayı da kurulan ailenin devamını da sağlayamazsınız. Bunun pek çok ayağı var. Bunların tamamının gözden geçirilmesi gerekiyor ama bunlar için çok kapsamlı bir zihniyet dönüşümüne de ihtiyacımız var. Meclis’te bizim gibi düşünen milletvekilleri var ve onların sayısı kahir ekseriyettir. Yeter ki birileri öncü olsun, birileri bu işe ön ayak olsun diye bekliyorlardır. İnşallah HÜDA PAR bu işin öncüsüdür ön ayağıdır ve inşallah bizim gibi düşünen milletvekillerinin desteğiyle de çoğunluğuyla da biz bu kanunu geçireceğiz.” dedi.
“Toplumun zararına bir işi aleni olarak ortaya koyamazsınız”
Meclis'e sundukları kanun teklifinde özel hayat ve yaşam tarzına bir müdahale içermediğini vurgulayan Ramanlı, “Bazıları kanun teklifimize karşı çıkıyorlar, bunu bireysel özgürlüklere ve yaşam tarzına bir müdahale gibi anlıyorlar. Ama kanun teklifimizin içeriği böyle değil. Yani siz bireysel hayatınıza bir günah işleyebilir, bir fiilde bulunabilirsiniz. İslam'da tecessüsün kendisi haramdır zaten. Kimse kimsenin evinin içinin özel hayatını didikleyemez, kanunlarımız da buna müsaade etmez. Ama siz toplumun zararına bir işi ve kendinizin zararına bir işi aleni olarak ortaya koyamazsınız. Mesela bir kimse 'ben uyuşturucuyu kullanıyorum, bundan kime ne, ben açıktan da uyuşturucu kullanırım, bunun satışını da reklamını da yaparım, kimse bana karışamaz' diyebilir mi? Uyuşturucu neticede kendi şahsıyla ilgili bir mevzu, bir tasarruf ama özendirdiği ve sağlığıyla oynadığı kitleler bakımından çok ciddi bir tehdit. O yüzden kanunlar bunu suç kapsamına alıyor, savcılar soruşturuyor, polisler yakalıyor, mahkemeler ceza veriyor. Bu da buna benzer bir şeydir.” şeklinde konuştu.
“Çocukları katleden, soykırıma bulaşanları kendi mahkemelerimizde yargılayalım”
Soykırıma katılan çifte vatandaş siyonistlerin yargılanması için Meclis’e sundukları kanun teklifini de hatırlatan Ramanlı, “Kanun teklifimiz Meclis Genel Kurulu'na geçtiğimiz sene geldi ve gündeme alınması kararlaştırıldı. Ancak gündem sırasını bekliyor. Pek çok kanun teklifi, bizim kanun teklifimizden sonra verildiği halde AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi gruplarının önerisiyle sürekli onlar öne alınıyor, bizim kanun teklifimiz görüşülmeyi bekliyor. Teklifimizin kanunlaşması durumunda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da Gazze'de soykırıma karışan kişilerin yargılanmasının önü açılacak. Biz şu an da Filistin halkına, Gazzeli kardeşlerimize fiilen bir yardımda bulunamıyoruz. Üzülerek müşahede ediyoruz ama hiç olmazsa bizim içimizden, bizimle aynı havayı soluyan, bizim ülkemizin imkânlarından istifade eden, bizimle aynı pasaportu, aynı kimliği taşıyan, insanlara karşı bir yaptırımımız olsun. Orada çocukları kadınları katleden, yaşlıları katleden, sivil/muharip hiç fark gözetmeksizin insanların canına kasteden, soykırıma bulaşan insanları biz kendi mahkemelerimizde, kendi hâkimlerimiz eliyle yargılayalım ve onlara hak ettikleri cezayı verelim istiyoruz. Şayet eğer yargılamaktan kaçarlarsa ülkeye dönmezlerse o fiillerden el çekmezlerse bu konuda suçlara bulaşmış olanların tespit edilmesi halinde vatandaşlıklarının kaybettirilmesi ve artık bizim vatandaşımız olarak bizimle aynı pasaportu taşıyarak insan kıyımına karışmasını engellemek. Yani bizden beri olsunlar istiyoruz.” dedi.
Ramanlı, son olarak ‘Terörsüz Türkiye Hedefi’nin kıymetli bir girişim olduğunu ve Türkiye’nin terörden arınması için üzerlerine düşen her türlü vazifeyi yerine getirmekten geri durmayacaklarını vurguladı. (İLKHA)