9184,82%2,67
34,38% 0,47
36,84% -0,60
2969,82% -0,20
4932,75% 0,96
Tatil döneminin çocuklar için ekrana maruziyetin daha fazla olduğu bir süreç olduğunu belirten uzmanlar, okul döneminde ekran sürelerini düzenlemenin sağlıklı bir şekilde yönetilmesinin önemli olduğunu söylüyor.
Tüm yaz ekran kullanımı olan bir çocuğun hayatından teknolojik aletleri tamamen çıkarmanın doğru ve sağlıklı bir yöntem olmayacağına dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, okula dönüşte çocukların ekran sürelerini yeniden düzenlerken dikkat edilmesi gereken noktalara değindi.
Ekran sürelerini düzenlemek ve bu geçişi sağlıklı bir şekilde yönetebilmek önemli
Tatil döneminin çocuklar için sınırların daha esnek olduğu, ekrana maruziyetin daha fazla olduğu bir süreç olduğunu hatırlatan Güven, “Bu nedenle okula dönüş döneminde çocukların ekran sürelerini düzenlemek ve bu geçişi sağlıklı bir şekilde yönetebilmek oldukça önem kazanıyor.” dedi.
Öncelikle hedefi doğru belirlemek gerektiğine dikkat çeken Güven, “Tüm yaz ekran kullanımı olan bir çocuğun hayatından teknolojik aletleri tamamen çıkarmak doğru ve sağlıklı bir yol olmayacaktır. Amaç, çocukların dijital cihazları dengeli ve sağlıklı bir şekilde kullanmalarını sağlamaktır.” şeklinde konuştu.
Ekran kısıtlaması yaparken çocuklara rol model olmak gerekiyor
Geçiş sürecinde özellikle dikkat edilmesi gereken bazı noktalar olduğuna vurgu yapan Güven, şöyle devam etti:
“Ekran süresini kademeli bir şekilde azaltırken, çocukların bu sürecin bir kısmını eğitici içeriklere ayırması sağlanmalı. Çocuklara ekran kısıtlaması yaparken doğru bir şekilde rol model olmak gerekiyor, aksi takdirde söylenen sözler ve davranışlar tutarlı olmadığında çocukların kısıtlamalara uymama olasılığı artabilir. Okul sonrası ev ödevleri, kitap okuma gibi rutinlere yer açmak da ekran süresinin yerini alacaktır.”
Rutinler dengeli ve esnek olmalı
Rutinlerin, çocuklara bir çerçeve çizdiğini ve ne zaman ne yapacağını bilmelerini sağladığına değinen Güven, “Rutinler çocukların zamanı nasıl yöneteceklerini bilmelerine yardımcı olur. Belirli bir rutine bağlı kalmak aynı zamanda çocuklara sorumluluk duygusunu da aşılar. Ne zaman ekran kullanabileceğini ne zaman kullanamayacağını bilmek çocukların rutinlere bağlı kalmasını sağlayarak dijital cihazların aşırı kullanımını önler.” dedi.
Bu rutinlerin dengeli ve esnek olması gerektiğini belirten Güven, “Sorumluluklarını yerine getirdikten sonra gerektiğinde değişikliklere izin verilmeli. Ekran süresi çocuğun yaşına ve ihtiyacına uygun olarak belirlenmeli. Yemek ve uyku öncesi bir saat gibi belirli zaman diliminde ekran kullanımını yasaklamak faydalı olabilir. Ders çalışma aralarında ekran kullanımının sınırlanması dikkatini sürdürebilmesi ve ders motivasyonunun bozulmaması açısından önemlidir.” şeklinde konuştu.
Anlaşmazlıklar inatlaşmayla değil, iletişimle çözülmeli
Rutin oluştururken çocuğun görüşlerini almanın, rutini çocukla beraber hazırlamanın çocuğun rutine uyumunu kolaylaştıracağını belirten Kalaz Güven, “Buna rağmen direnç göstermeleri olasıdır. Bu durumun aile içinde bir çatışmaya neden olmamasına özen göstermek hem ebeveyn çocuk ilişkisini korur hem de çocuğun diğer rutinlerine olan uyumunu sürdürme konusunda yardımcı olur. Anlaşmazlık yaşandığı durumlarda inatlaşmak yerine açık bir şekilde iletişim kurmak ve nedenlerini anlatıyor olmak önemlidir ve olası krizler açısından önleyici olabilir.” dedi.
Dijital kısıtlama ciddi anlaşmazlıklara neden oluyorsa profesyonel yardım alınmalı
Ekran kısıtlaması uygularken alternatif aktivite seçenekleri sunmanın çocukların direncini kırabileceğini dile getiren Güven, “Ailecek geçirilecek keyifli vakitler veya çocuğun hoşlandığı etkinliklere yönlendirmek hoşlarına gidebilecek bir seçenek olabilir. Çocukların dijital kısıtlamalara uyması için ‘bir saatlik ekran süresi için bir saatlik fiziksel aktivite yapmalısın’ gibi basit kurallar koyulabilir bu durum hem direnci kırar hem de ekran kullanımını kısıtlar.” dedi.
Kısıtlamalar nedeniyle çocukların hayal kırıklığı veya öfke hissedebileceklerine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Sena Kalaz Güven, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu duygularını ifade etmelerine izin vermek ve onlara duygusal destek sağlamak, kısıtlamaların neden olduğu stresin azalmasına yardımcı olabilir. Eğer dijital kısıtlamalar konusunda ciddi anlaşmazlıklar yaşanıyorsa veya çocuklar kısıtlamalara karşı çok güçlü direnç gösteriyorsa, bir çocuk psikoloğu veya danışmandan yardım almak faydalı olabilir. Önemli olan, sürecin empati ve işbirliği ile yönetilmesidir.
Çocukların dijital cihazları öğrenme ve yaratıcılık amaçlı kullanması teknolojiden en iyi şekilde faydalanmalarını sağlar. Bunu yaparken eğlence ve eğitim arasında denge kurmak önemlidir. Çocukların yaşlarına ve ilgi alanlarına göre eğitici uygulama ve oyunlar seçilebilir bu durum matematik, dil ve bilim gibi konuları eğlenceli bir şekilde öğrenmelerini ve ilgilerini arttırmayı sağlayabilir. Resim yapma, müzik oluşturma, animasyon yapma uygulamaları çocukların hayal güçlerini kullanmalarına olanak verir.” (İLKHA)