Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın İslam tarihindeki önemine değinen Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, bir gün Kudüs'ün yeni bir Selahattin Eyyubi tarafından fethedileceğini ve zamanı geldiğinde Kudüs'ün tekrardan Müslümanların olacağından hiç kuşku duymadığını belirtti
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından, 8. Uluslararası İslam ve Yorum Sempozyumu, "Dini, Siyasi ve Kültürel Boyutlarıyla Kudüs" temasıyla Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlendi.
Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan sempozyumun açılış konuşmasını İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kubat yaptı. İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen sempozyumların serencamı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Kubat, İslam ve Yorum Sempozyumu'nun markalaştığını belirtti.
Programda konuşan Malatya İl Müftüsü Ramazan Dolu, Kudüs'ün başta Müslümanlar olmak üzere, bütün insanlık için bir varlık-yokluk mücadelesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Ramazan Dolu, bu tür toplantıları başta Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya sahip çıkma duyarlılığının gelişmesi açısından faydalı bulduğunu ifade etti.
"Başta biz Müslümanlar olmak üzere tüm insanlık, bir sınavdan geçmektedir"
Müftü Dolu'nun ardından İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat böyle bir programın düzenlenmiş olmasından dolayı büyük memnuniyet duyduğunu ifade ederek şöyle devam etti: "Son bir yıldır, başta Gazze olmak üzere, bölgede yaşanan israil vahşeti, Filistin sorununu yeni bir evreye taşımış bulunmaktadır. Başta biz Müslümanlar olmak üzere tüm insanlık, bir sınavdan geçmektedir. Hepimize ciddi anlamda görevler düşmektedir. İnönü Üniversitesi olarak, bu tür bilimsel etkinlikler ile Filistin sorununun anlaşılması ve çözümüne katkı sunmak için, akademik ve insani sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz."
Prof. Dr. Akpolat, sempozyumun Filistin sorununa bilimsel ve insani çözüm yolları üretmek adına önemli bir platform olmasını dileyerek sözlerini noktaladı.
Panelde Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın İslam tarihindeki öneminden bahseden Prof. Dr. Ahmet Ağırakça ise, Yahudilere vaat edilen bölge olan Arz-ı Mev'ud'un Tevrat'ta zikredilen siyonistlerin çizmiş olduğu sınırlar olmadığını vurgulayıp şöyle devam etti:
"Arz-ı Mev'ud, bir müddet Allah (Celle Celaluhu) tarafından Hazreti Musa'ya (Aleyhisselam) itaat şartı olarak vaat edilmiş, Kudüs ve çevresini kapsayan topraklardır. Fakat İsrailoğulları Mısır'dan çıkıp bu bölgeye gelirken yolda Hazreti Musa'ya hep eziyet ettiler. Hazreti Musa'ya yapılan itaatsizlikler ve Allah'a şirk koşmaları sonucunda Allah onları cezalandırmış ve bu cezadan sonra vaat edilen toprak kültürü sona ermiştir. Bunu kendileri de çok iyi biliyorlar. Tevrat'ın dikkatli şekilde incelenmesi halinde bunun görüleceği muhakkaktır."
"Çocukların Kudüs bilinciyle yetiştirilmesi gerekir"
Konuşmasında Ağırakça, Yahudilerin ırkçılığı zirveye tırmandırdığını ve bunun en büyük destekçisinin siyonist düşünce olduğunu vurguladı.
Ayrıca Ağırakça, bir gün Kudüs'ün yeni bir Selahattin Eyyubi tarafından fethedileceğini, zamanı geldiğinde Kudüs'ün tekrardan Müslümanların olacağından hiç kuşku duymadığını belirtti.
Ağırakça son olarak, boykotun etkisinin hafife alınmaması gerektiğini ve çocukların Kudüs bilinciyle yetiştirilmesinin önemini vurgulayarak sözlerine son verdi.
Prof. Dr. Ağırakça'nın ardından Filistinli Aktivist Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Ömer, 7 Ekim olaylarını ve amacını açıklayarak, 7 Ekim'den bu yana yaşananları aktardı.
"Mescid-i Aksa sadece Kudüslülerin değil, tüm Müslümanların sorunu"
Ömer, Filistin meselesinin bir insanlık meselesi olduğunu dile getirdi ve Mescid-i Aksa'nın sadece Kudüslülerin değil, tüm Müslümanların sorunu, onu korumanın tüm Müslümanların en önemli görevi olduğunu vurgulayarak sözlerini tamamladı. (İLKHA)