Prof. Dr. Tarhan: Çocuk sözleri takip etmez, izleri takip eder

Tarih: 07.07.2025 12:17 Güncelleme: 07.07.2025 12:17
Prof. Dr. Tarhan: Çocuk sözleri takip etmez, izleri takip eder
  • Dinle
  • A+
    Büyüt
  • A-
    Küçült
Haberi Sesli Oku

Çocukların söylenen sözlerden çok, sergilenen davranışları ve yaşanan deneyimleri örnek aldığını belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Çocuk sözleri takip etmez, izleri takip eder. Yaşadığı olaylar çocuğun gelişen ruhunda iz bırakır." dedi.

Annelik ve babalığın genetik bir yetenek olmadığını, kültürel olarak öğrenilen bir model olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, çocuk erkil aileler-proje çocuklar konusunu değerlendirdi.

Ataerkil kültürden çocuk erkil aile yapısına geçildi

Son yıllarda çocuk ve ergen psikiyatrisi kliniklerinde karşılaşılan vakaların büyük çoğunluğunun "çocuk erkil" tarzda yetiştirilen ailelerden geldiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, ataerkil aile yapısından çocuk merkezli bir yapıya geçişin, özellikle ergenlik döneminde çeşitli sorunlara yol açtığını vurguladı.

Prof. Dr. Tarhan, modernizm ve dijitalleşmeyle birlikte, özellikle çocuk yetiştirme konusunda "aman travma olmasın" anlayışının yaygınlaştığını ve bunun sonucunda çocukların aşırı korumacı bir şekilde, adeta "cam fanusta" veya "sera çiçeği" gibi büyütüldüğünü söyleyerek, bu durumun "çocuk erkil" ailelerin ortaya çıkmasına neden olduğunu ve "Evin küçük hükümdarı olan çocuklar yetişti. Evin son sözü çocuğun isteklerine göre belirleniyor." dedi.

Küçükken "şirinlik" olarak görülen davranışlar, ergenlik döneminde ciddi sorunlara yol açıyor

Her istediği yapılarak yetiştirilen çocukların küçükken "şirinlik" olarak görülen davranışlarının, ergenlik döneminde ciddi sorunlara yol açtığını kaydeden Tarhan, "Çocuk ergenlik döneminde dış dünyayla ve hayatın gerçekleriyle karşılaşıyor. Herkes anne baba gibi davranmıyor. Okulda 'Niye böyle yapıyorsun?' dendiğinde şok oluyorlar." diye konuştu.

Ebeveyn tutumlarının çocukların gerçeklerle yüzleşmesini engellediğini ifade eden Tarhan, "Bu çocuklar aslında hiperaktif değil, şımarık yetişiyorlar. Hiçbir sınır koymadan, sosyal ve duygusal sınırları öğretmeden yetişiyorlar." ifadesinde bulundu.

Sevgiyle disiplinin dengeli verilmesi lazım

Özellikle tek çocuklu ailelerde anne babaların tüm duygusal yatırımlarını çocuğa yönelttiğini ve "Ben zorluk çektim, o çekmesin" iyi niyetiyle aşırı sevgi verdiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, "Sevgiyle disiplinin dengeli verilmesi lazım. Bir çiçeğe suyu fazla verirseniz çürür. Sevgiyi de fazla verdiğiniz zaman çocuk davranış geliştiremiyor, nerede duracağını öğrenemiyor." şeklinde konuştu.

Tarhan, annelik ve babalığın temel amacının çocuğu sadece o an mutlu etmek değil, onu hayata hazırlamak ve hayatın gerçeklerini öğretmek olduğunu kaydederek, "Sadece bugün mutlu olmasına odaklı ebeveynlik değil, çocuğun 5 sene, 10 sene sonra da mutlu olması için nasıl yetiştirmem lazım diye düşünmek gerekir. Buna 'akıllı ebeveynlik' denir. Bu tarzda ebeveynler, çocuğu bugünkü konforuna göre değil, gelecekteki konforuna göre yetiştirir." şeklinde konuştu.

Gevşek bir disiplin anlayışı çocukların hayatın kurallarını öğrenmesini engelliyor

Bugünkü konfora odaklanmanın çocuğu benmerkezci yaptığını ve dünyanın merkezinde olduğunu zannetmesine neden olduğunu, ancak hayatın gerçeklerinin böyle olmadığını belirten Prof. Dr. Tarhan, anne babanın tutarsız disiplin uygulamasının veya aşırı sevgiyle birlikte gevşek bir disiplin anlayışının çocukların hayatın kurallarını öğrenmesini engellediğini ifade etti.

Prof. Dr. Tarhan, anne babanın çocuğun hayatının kaptanı değil, kılavuz kaptanı olması gerektiğini dile getirerek, "Çocuk son kararı kendisi vermeli. Anne baba, 'Şu adımı atarsan başına bu gelir, bunu yaparsan başına bu gelir' tarzında rehberlik yapmalı. Çocuk koltuğa çıkmaya çalışıyorsa, anne baba yanında durup 'Hadi çocuğum sen çıkabilirsin, bir şey olsa ben tutarım' demeli. Çocuk çıktığında 'Ben yaptım' diyecek ve bu onun için bir başarı olacak, anne babayla bağı da kopmayacak." dedi.

Bu tür dengeli ilişkilerde çocuk erkil aile yapısının oluşmayacağını, çünkü evin liderinin çocuk değil, anne baba olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, "Anne baba liderliği çocuğa kaptırmamalı." diye konuştu.

Çocuk yetiştirmede anne ve baba tutarlı bir tutum sergilemeli

Çocuk yetiştirmede anne ve babanın tutarlı bir tutum sergilemesinin ve ortak bir dil kullanmasının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, "Anne baba aynı dili kullanırsa çocuk çok kolay düzeliyor ve kendini düzeltiyor. Ancak anne farklı, baba farklı söylerse, çocuklar bencil varlıklar oldukları için hoşlarına giden taraftan diğerini kolaylıkla manipüle edebiliyorlar." dedi.

Prof. Dr. Tarhan, "proje çocuk" yetiştirme eğiliminde olan mükemmeliyetçi ve idealist ebeveynlerin, çocuklarını kendi hayalleri ve ideallerine göre şekillendirmeye çalıştığını belirterek, "Bu ebeveynler genellikle sorumluluk duyguları yüksek ve idealist oluyorlar ancak realist olamıyorlar. Çocuğu kendi uzuvları gibi görüyor." diye konuştu.

Tarhan, sevgi ve disiplin dengesinin önemine dikkat çekerek, "Sevgi eksik olursa çocuk anneye babaya düşman olur. Sevgi ve disiplin ikisi de yoğunsa, çocuk anneye babaya karşı hem sevgi hem de öfke geliştirir. Günde bin defa annesini öpen çocuk biliyorum. Annesi çok fedakar ve vericiydi ancak çocuğa özgür alan bırakmıyordu. Çocuk annesini seviyordu ama bir süre sonra bıçak kemiğe dayanınca tepki gösteriyor, sonra da suçluluk duyup tekrar annesini öpüyordu. Bu bir dengesizliktir." ifadelerini kullandı.

Tatlı bir disiplin gerekiyor

Prof. Dr. Tarhan, çocuğu fazla sıkmanın veya fazla gevşek bırakmanın da olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirterek, "Tatlı bir disiplin gerekiyor ama içinde sevgi olan bir disiplin. Katı kuralların olduğu ailelerde sevgi çoksa hem sevgi hem öfke oluşuyor. Sevgi azsa çocuk ilk fırsatta evden kaçıyor, anne babaya düşman oluyor." dedi.

Fiziksel bakımın iyi olduğu ancak duygusal ihmalin yaşandığı durumlara da değinen Prof. Dr. Tarhan, "Mesafesiz terk ediş dediğimiz bir durum var. Anne çocuğun her ihtiyacını karşılıyor ama duygusal ihtiyacını karşılamıyor. Çocuk bütün gün televizyon karşısında. Bu duygusal ihmal, çocukluk çağı travmasıdır. Sevgi yoksunluğuyla büyüyen çocuklar, annelerinin kendilerini sevmediğini zannediyor çünkü birlikte oynamıyor, gülmüyorlar. Çocuk, annenin niyetini anlayamaz, görünüşe bakar." şeklinde konuştu.

Aşırı katı kuralların olduğu ailelerde çocukların savunma mekanizması olarak yalana başvurabileceğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, "Baskı kültürleri korku kültürü doğurur. Fazla baskılı otoriter aile tarzı varsa, çocuk korkuyla yetişir, her şeye evet der ama ilk fırsatta yalan söyler ve anne babayı aldatır. Bu durum, ikiyüzlülüktür." ifadesinde bulundu.

Dijitalleşme ve sosyal medyanın çocuk eğitimine etkisi ne?

Dijitalleşmenin ve sosyal medyanın çocuk eğitimi ile aile hayatında hem tehlikeler hem de fırsatlar barındırdığını belirten Prof. Dr. Tarhan, "Sosyal medya, birçok bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdı. Çocuğunu doğru eğitmek isteyen bir anne baba, dijital platformlardan rahatlıkla bilgiye ulaşabilir. Ancak tehdit boyutu da var; ölçü ve dozun kaçması önemli bir sorun." dedi.

Tarhan, çocuk psikiyatrisi kliniklerinde gecikmiş konuşma şikayetiyle gelen vakaların arttığını ve bunun altında genellikle aşırı ekran maruziyetinin yattığını ifade ederek, "Çocuklar otizm zannedilebiliyor. Bir bakıyoruz ki çocuk bütün gün elinde tablet ya da televizyon karşısında, adeta ucuz bir bakıcı gibi anne eline vermiş. Anne, çocuğun mutlu ve eğlendiğini, karnının tok, altının temiz olduğunu zannediyor. Ancak çocuk aşırı ekran maruziyeti nedeniyle bağımlı hale geliyor, sosyal olarak izole oluyor ve konuşma ihtiyacı hissetmediği için kelime üretemiyor." şeklinde konuştu.

Erken yaşlarda dijital detoks uygulanarak çocuğun konuşma becerisinin geliştirilebileceğini, ancak 4 yaşını geçerse bu durumun daha zorlaşacağını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, "Ekran maruziyeti, çocuğun gelişen ruhuna zarar veren toksik bir etki yaratıyor." İfadesinde bulundu.

Sosyal ve duygusal beceriler hayati önem taşıyor

Sağlıklı çocuk gelişiminde sadece mantıksal ve akademik başarıların değil, sosyal ve duygusal becerilerin de hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, "Çocuğun gelişim envanteri ve testlerinde ince motor, kaba motor, dil, mantıksal, sosyal, duygusal ve duyusal becerilerin hepsi değerlendirilir. Sağlıklı bir çocuk, beyninin her tarafını kullanabilmelidir." dedi.

Sağlıklı bir çocuk yetiştirmek için sadece mantıksal becerilere ve maddi başarılara değil, sosyal ve duygusal başarılara da odaklanılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, "Sağlıklı insanlarla ilişki kurabilmek, empati kurabilmek çok önemlidir. Kötülük, empati yoksunluğuyla başlar. Empatiyi öğrenen bir kimse, kendi duygusal sınırlarını ve karşı tarafın duygusal sınırlarını fark eder, duygusal okuryazarlığı gelişir ve sağlıklı kararlar verir. Bu da pozitif etkileşim, sıcak ilişkiler ve güvene dayalı bir sosyal ağ oluşturur." diye konuştu.

Çocuğun davranış ve çabalarını övmeliyiz

Prof. Dr. Tarhan, anne babanın çocuğa yapacağı en büyük hediyenin onunla birlikte kaliteli zaman geçirmek ve anı biriktirmek olduğunu söyleyerek, "Olumlu ya da olumsuz fark etmez, birlikte yaşantılar olursa, çocuk hayat senaryolarını öğrenir. Bu senaryoları ilerleyen yaşlarda kendi hayatına uyarlar. Annelik babalık, çocuğa bu anıları biriktirme ve hayat senaryolarını birlikte yaşayarak öğrenme fırsatı sunmaktır." diye ekledi.

Çocuk yetiştirmede doğru övgü ve eleştiri yöntemlerinin önemine değinen Prof. Dr. Tarhan, "Çocuğun kişiliğini överseniz egoist, bencil, narsist olur. Kişiliğini değil, davranış ve çabalarını övmeliyiz. 'Bak yatağını ne güzel düzelttin', 'Ne güzel ödevini yaptın' gibi. Eleştirmek veya 'hayır' demek gerektiğinde de çocuğun kişiliğini değil, yanlış davranışını hedef almalıyız. 'Sen adam olmazsın' demek yerine, 'Bak sen iyi bir çocuksun ama bu davranışın doğru olmadı. Bunu nasıl düzeltebiliriz?' şeklinde yaklaşmalıyız. Annelik babalık, çocuğu karşımıza alıp heykel gibi işlemek değil, onunla birlikte yürümek, hayat yolunda birlikte dans etmek, ahenkle hareket etmektir." dedi.

Çocuğun en ciddi işi oyundur!

"Çocuğun en ciddi işi oyundur. Anne baba birlikte oynayarak, ev işlerinde ona sorumluluk vererek, hatta bir elektronik cihazı söküp takmasına izin vererek (bozulsa bile) çocuğa öğrenme fırsatları sunmalıdır.” diyen Prof. Dr. Tarhan, “Mesela elektronik bir cihaz var. Söküp takacak çocuk. Bırakın bozulsun. Anne çocuk ilişkisi bozmadan bunlar yapılabilir. Çocuğa bunun için fırsatlar vermek gerekiyor. Fırsat eğitimi deniyor buna.” ifadesinde bulundu.

Çocuğa iyi değerleri, düşünce kalıplarını öğretmek gerektiğini de dile getiren Prof. Dr. Tarhan, bir anne babanın çocuğuna verebileceği en büyük hazinenin ve sermayenin; onuruyla yaşamayı, emeğiyle kazanmayı ve sağlam değer yargılarına sahip olmayı öğretmek olduğunu vurguladı.

Çocuk sözleri takip etmez, izleri takip eder

Ailenin bir ekosistem olduğunu ve bu ekosistem içinde çocukların söylenen sözlerden çok, sergilenen davranışları ve yaşanan deneyimleri örnek aldığını belirten Prof. Dr. Tarhan, "Çocuk sözleri takip etmez, izleri takip eder. Yaşadığı olaylar çocuğun gelişen ruhunda iz bırakır. Bu nedenle çocuğun hayatına güzel izler bırakmalı, gelişen ruhuna güzel dokunuşlar yapmalıyız." dedi.

Prof. Dr. Tarhan, çocuk yetiştirmede sevgi ve disiplinin dengeli bir şekilde verilmesinin hayati önem taşıdığını dile getirerek, "Sevgi çok, disiplin gevşekse sakıncalı. Sevgi ve disiplin ikisi de çoksa o da sakıncalı. Bütün iş, kararlı, tutarlı ve devamlı olmakta. Kar yağışı gibi; yavaş ve devamlı olursa tutar. Disiplin ve nasihat de böyledir; yavaş ve devamlı olursa etkili olur." ifadelerini kullandı.

Annelik ve babalık modeli kültürel olarak öğrenilir

Annelik ve babalığın genetik bir yetenek olmadığını, kültürel olarak öğrenilen bir model olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, "Eşleşme biyolojiktir ama evlilik kültüreldir. Annelik hormonu vardır ama babalık hormonu yoktur. Annelik ve babalık modeli kültürel olarak öğrenilir. Sağlıklı anne, sağlıklı baba olmak için muhakkak kendimizi geliştirmemiz gerekir." şeklinde sözlerini tamamladı. (İLKHA)

HAMAS: israil Gazze'de açlık ve susuzluğu silah olarak kullanıyor

Dışişleri Bakanı Fidan, Rus mevkidaşı Lavrov ile görüştü

Balıkesir'de orman yangını

Bursa'da ormanlara girişler yasaklandı

Tır ile hafif ticari araç çarpıştı: 2 yaralı

Şırnak’ın Uludere ilçesi Ortabağ köyü susuzlukla mücadele ediyor

Bingöl’de ruhsatsız av tüfekleri ele geçirildi

Batman'da mezar yeri değişikliğine ilişkin sorumlular görevden alındı

Muğla açıklarında 22 düzensiz göçmenler kurtarıldı

Malatya’da tanker devrildi: 1 yaralı

Yaz aylarında gözlerdeki hastalık riskleri ve çözüm önerileri

Uşak'ta feci kaza: 2 ölü

Vali Canalp: Kazaların önüne eğitimle geçeceğiz

Lavrov: Ukrayna, Donbass üzerinde hak iddia edemez

Ensarullah'ın vurduğu gemi batmak üzere!

Yeni Zelanda'da 6,3 büyüklüğünde deprem

Bingöl'de17 kilogram esrar ele geçirildi: 4 gözaltı

Surinam'da devlet başkanı seçildi

Görevden alınan bakan, saatler sonra ölü bulundu!

Prof. Dr. Erbaş: Ailemize sahip çıkmamız lazım

Malatya’da silahlı kavga:1 yaralı

Gaziantep'te fabrika yangını

"Cami Market" projesiyle çocuklara hem ödül hem maneviyat veriliyor

Kütahya'da uyuşturucu operasyonu: 4 tutuklama

İran Cumhurbaşkanı: israil bana suikast girişiminde bulundu ancak başarısız oldu

Vietnam’da apartmanda yangın: 8 ölü

Endonezya’da Lewotobi Laki-Laki Yanardağı'nda patlama

Hindistan'daki sel ve heyelanlarda ölü sayısı 78'e yükseldi

Hindistan'daki selin yol açtığı heyelanda ölü sayısı 78'e yükseldi

Toplu taşımada Türkiye'nin en pahalı şehri artık Bursa

Yükleniyor