9177,7%-0,39
39,08% 0,25
44,15% -0,07
4143,60% 0,16
6654,77% 0,31
Modern çağda aile kurumunun önemine dikkat çeken Prof. Dr. Tekin, ailenin; sevgi, güven, merhamet ve inançla yoğrulmuş bir yaşam ortaklığı olduğunu belirtti.
Dijital çağda aile kurumunu dinç ve güçlü tutmak için Kur’an-ı Kerim ve sünnetten ayrılmamanın gerektiğini vurguladı.
Tekin, “İçinde yaşadığımız modern çağ, insana büyük konforlar sunduğu kadar bazı değerleri de hızla aşındırdı. Bunların başında ise aile kurumu geliyor. Dijital çağın bireyselliği öne çıkaran yaşam tarzı, tüketim kültürü ve maneviyattan uzaklaşan toplum yapısı, aileyi içten içe sarsıyor. Oysa aile, yalnızca bir arada yaşamak değil, sevgi, güven, merhamet ve inançla yoğrulmuş bir yaşam ortaklığıdır. Bu noktada Kur’an ve Sünnet, modern dünyanın karmaşasında aileye güçlü bir direniş hattı sunar. Öncelikle bu direnişin temeli, takva yani Allah bilincidir. Kur’an’da, ‘Rabbinizden sakının, sizi bir tek nefisten yarattı’ buyurarak ailenin ilahi bir bilinç üzerine inşa edilmesini ister. Eşler, birbirlerine karşı sorumluluklarını sadece dünyevi bir sözleşme ile değil, Allah’a karşı bir ahitle yerine getirir.” şeklinde konuştu.
“Ailede her bireyin rolü kutsaldır ve ihmal edilemez”
Hazret-i Muhammed'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) aile konusunda en büyük rol model olduğunu belirten Tekin, “Ailenin manevî direnişi, ancak sevgi ve merhamet zemininde kalıcı olabilir. Rum Suresi’nde ‘Aranızda sevgi ve merhamet var etmesi O’nun ayetlerindendir’ buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz ise aile hayatının örnek bir modelidir. O, hiçbir zaman ailesine karşı kaba olmamış, daima anlayışlı, şefkatli ve sabırlı davranmıştır. Nitekim Hadis-i Şerif’te, ‘Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır’ buyurmaktadır. Modern hayatın hızında unutulan bir başka değer de adalet ve sorumluluktur. Kur’an’da geçen ‘Kavvam’ kavramı erkeğin ailesi üzerinde koruyucu ve sorumlu bir duruşta olması gerektiğini anlatır. Bu, bir üstünlük değil, adaletli bir görev paylaşımıdır. Kadın da evin huzurunu ve maneviyatını besleyen temel direklerden biridir. Her bireyin rolü kutsaldır ve ihmal edilemez.” ifadelerini aktardı.
“Geleceğimizi emanet edeceğimiz sağlıklı nesilleri kaybetme riskiyle karşı karşıyayız”
Kur’an ve Sünnet’in sunduğu ilkelerin aynı zamanda bir toplumun projesi olduğunu kaydeden Tekin, “Aile, sadece bugünü değil, geleceği de inşa eder. Bu nedenle çocuk eğitimi, ailenin en temel görevlerinden biridir. Tahrim Suresi’nde, ‘Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun’ buyrularak ebeveynlik, yalnızca fiziki bakım değil, ahlaki ve manevi koruyuculuk olarak tanımlanır. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, ‘Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır’. Bugünün aileleri tüketim ve gösteriş yarışında çoğu zaman ruhunu yitiriyor. Kur’an-ı Kerim’de ‘Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez’ buyrulmaktadır. Kanaatkâr, sade ve ölçülü bir yaşam; aileyi borçtan, stresli ilişkilerden ve geçim kavgalarından korur. Elbette ki her ailede zaman zaman çatışmalar olur. Burada devreye sabır, affedicilik ve güzel söz girer. Fussilet Suresi’nde buyrulduğu gibi ‘Kötülüğü en güzel şekilde sav. O zaman bakarsın ki seninle arasında düşmanlık olan kimse, candan bir dost oluvermiş.’ Manevi direniş, pasif bir bekleyiş değil; aktif bir inşa sürecidir. Kur’an ve Sünnet’in sunduğu bu ilkeler, sadece dini bir hatırlatma değil, aynı zamanda bir toplum projesidir. Bugün ailemizi bu değerlerle kuşatamazsak, geleceğimizi emanet edeceğimiz sağlıklı nesilleri de kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız. Unutulmamalıdır ki, aile ne kadar güçlü olursa, toplum da o kadar dirençli olur. Modern dünyanın gürültüsünde ailemizi korumak için maneviyata sarılmak, en sağlam kalkandır.” şeklinde ifade etti. (İLKHA)