9170,56%-0,08
39,22% 0,32
44,60% 0,15
4183,85% 0,31
6643,94% 0,00
Modern çağda İslam çerçeveden uzak olan gündüz kuşağı programları, ahlaki yozlaşmanın önünü açtığı gibi aileyi de çökertmeyi hedefliyor.
Konu hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ahmet Tekin, gündüz kuşağı programlar; ahlakı, hayâ duygusunu ve mahremiyeti sistematik bir şekilde yok etmeyi hedeflediklerini aktardı.
Gündüz kuşağı programların ‘Toplumsal sorunlara ışık tutmak’ bahanesiyle meşrulaştırılmaya çalışıldığını dile getiren Tekin, “Her gün ekran başında işlenen büyük bir cinayet var: Aile kurumu göz göre göre yok ediliyor. Hem de hepimizin gözü önünde, reyting ve reklam uğruna! Gündüz kuşağı adı verilen bu sözde programlar, ahlakı, haya duygusunu ve mahremiyeti sistematik şekilde yok ediyor. Evimizin içine kadar giren bu yayınlar, sabahın erken saatlerinde başlıyor, akşama dek zihnimizi zehirlemeye devam ediyor. Ekranlar; iftiralar, bağrışmalar, DNA testleri, boşanma kavgaları, zina iddiaları ve rezaletlerle dolu. Bütün bu pespayelik, ‘Toplumsal sorunlara ışık tutmak’ bahanesiyle meşrulaştırılıyor. Oysa aslında toplumun en büyük sorunlarından biri bu programların ta kendisi.” ifadelerini kullandı.
“Edep, haya, sadakat, aileye bağlılık gibi kavramlar alay konusu yapılmakta”
Tekin, bu tür programlar, inanç ve kültüre aykırı olduğunu belirterek, “Bu yayınlar, inancımıza ve kültürel dokumuza doğrudan bir saldırıdır. İslam, ayıbı örtmeyi emreder. ‘Mümin, müminin ayıbını örter’ buyruğuna sahip bir dinin mensupları, bugün başkalarının mahrem hayatlarını merakla izliyor. Bizim değerimizde mahremiyet kutsaldır; fakat bu programlar onu ayaklar altına alıyor. Edep, haya, hürmet, sadakat, aileye bağlılık gibi kavramlar gündüz kuşağında alay konusu yapılmakta. Gençler bu programları izleyerek nasıl bir aile kuracak? Hangi çocuk, her gün bağıran, ifşa edilen anneleri-babaları görerek evlilikten umut bekleyecek? Üstelik bu programlar yalnızca televizyonla sınırlı kalmıyor; sosyal medya aracılığıyla daha geniş kitlelere yayılıyor. Kısa videolar, sansasyonel başlıklarla yeni neslin önüne düşüyor. Bugün 12 yaşındaki bir çocuk, aileyle ilgili ilk bilgileri bu zehirli içeriklerden öğreniyor.” ifadelerini kaydetti.
Tekin, "Yapımcılar bu içeriği üretmekten vazgeçmiyor, çünkü izleniyor. RTÜK göstermelik cezalarla geçiştiriyor. Bizler de bu tür program ve dizileri seyrederek, bu kirliliğe reyting sağlıyoruz. Televizyon kumandasına sahip olan, evine de hükmeder. Evlerin bu zehirli içeriklere teslim edilmemesi lazım. Televizyonu açmak da, kapatmak da bir tercihtir. Unutulmamalıdır ki sessizlik de bir onaydır. Susarsak bu yozlaşma büyür, konuşulduğunda belki durdurulur. Bugün izleyici kalırsak, yarın hesap veren oluruz. Bu ekranlardan toplum çöküyor ve bu, sadece bir televizyon meselesi değil, bir medeniyet meselesidir.” şeklinde belirtti. (İLKHA)