• BIST 100

    9757,14%-0,01
  • DOLAR

    34,09% 0,03
  • EURO

    37,96% 0,18
  • GRAM ALTIN

    2823,86% 0,28
  • Ç. ALTIN

    4585,83% 0,18

Sabra ve Şatilla katliamları unutulmadı

GÜNDEM 16.09.2024 10:08:24 0
Sabra ve Şatilla katliamları unutulmadı

​Hıristiyan Falanjist milislerin, siyonist işgalci rejimin gözetiminde, Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki Filistin mülteci kamplarına düzenlediği ve 3 bini aşkın insanın katledildiği Sabra ve Şatilla katliamlarının üzerinden 42 yıl geçti.

Tarihi kanlı sayfalarla dolu olan siyonist işgal rejimi, Filistinlilere yönelik direkt ve dolaylı olarak sayısız katliamlara imza attı.

Hafızalardaki yerine koruyan bu katliamlardan biri de 16 Eylül 1982'de başlayan ve 3 gün süren Sabra ve Şatilla katliamlarıydı.

42 yıl önce aşırı sağcı Hıristiyan Falanjist milisler, Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyinde bulunan Sabra ve Şatilla Filistin mülteci kamplarına siyonist işgal rejiminin himayesinde saldırdı.

Menfur saldırılarda aralarında savunmasız kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 3 binden fazla Müslüman şehid edildi.

Müslümanlar, öyle vahşi bir şekilde katledilmişti ki çoğunun cesetleri tanınmaz hale gelmişti.

İşgalci siyonistler katliama göz yumdu

Sabra ve Şatilla kampları, "uluslararası sözleşme ile koruma altına alınmış" olmasına rağmen Ariel Şaron komutasındaki işgalci siyonist ordu, kampları kuşatma altına alarak Filistinlilerin kaçmalarına engel oldu. Daha sonra ise Falanjist milisler tarafından kamp sakinlerinin katledilmesine göz yumdu.

Katliamın ilk gününde dönemin siyonist Genelkurmay Başkanı Rafael Eytan, Falanjistlerin temsilcileriyle buluşmuş ve onlara "Devam edin, yarın sabah saat 05.00'e kadar size süre" şeklindeki emir vermişti. Bu ifadeler katliamda işgalci siyonist rejimin açık ve büyük bir sorumluğunun olduğunu ortaya koymaya yetiyordu.

Ateşkes hiçe sayıldı

Halbuki Filistin Kurtuluş örgütünün 18 Ağustos'ta kabul edilen ateşkes çerçevesinde Beyrut'taki kamplarda yaşayan Filistinli sivillerin güvenliğine dair işgal rejimi ve ABD'den teminat alınmıştı.

Katliamın en büyük tanıklarında biri de Gazeteci Robert Fisk'ti. Fisk, The Independent gazetesinde yazısında dehşet manzaralarını şöyle anlatıyordu:

"18 Eylül 1982'de Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar için Şaron, ardında şişmiş cesetler, tecavüz edilmiş, işkenceye uğramış ve sonra da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır. Olaydan 18 yıl sonra bugün bu caddelerde dolaşırken katliam manzaraları hala gözlerimin önünden gitmiş değil.

Biraz ötede Sabra Camisi'ne giden yolda 90 yaşında, beyaz sakallı ve pijamalarıyla Nuri Bey'i görüyorum. Ölü bedeninin yanı başında yün başlığı ve bastonu duruyor. İlerideki dar sokakta yemek tencerelerinin yanında yatan iki kadın cesedi var… Cesedin birkaç metre ötesinde çürüdüğü için bedenleri morarmış, bir çöp gibi oraya fırlatılmış bebekler..."

Beyrut kasabı Şaron

Katliamın ardından dünya kamuoyunda büyük tepkiler gelmeye başladı. Tepkilerin dozunu düşürmek isteyen işgal rejimi, katliamı araştırmak üzere göstermelik bir komisyon kurmak zorunda kaldı. Komisyon Şubat 1983'te yayımladığı raporda, Falanjist milislerin lideri Eli Hubeyka'yı doğrudan, Ariel Şaron'u ise bireysel olarak sorumlu tuttu.

Ariel Şaron, katliamdan sorumlu olarak daha sonra "Beyrut kasabı" olarak anılmaya başlanmış ve savunma bakanlığından istifa etmek zorunda kalmıştı. Ancak işgal rejimi Şaron'u, hükümetin bir parçası olarak öne çıkardı, 2001 yılında ise rejimin başbakanlığı görevine getirdi.

Aradan geçen 42 yıla rağmen katliam cezasız bırakıldı

Katliamın mağdurları her ne kadar, 2001 yılında Belçika'da Şaron aleyhine insanlık suçu işlediği gerekçesiyle dava açsa da emperyalist ABD ve işgal rejimin baskı ve tehditleri, Belçika'yı bu davanın açılmasına olanak veren yasayı değiştirmek zorunda bırakmıştı. Nitekim dava 2002'de düşürüldü.

Dava düşmeden önce katliamın başaktörü Falanjist Lübnan Güçleri'nin önde gelen isimlerinden Eli Hubeyka, Şaron aleyhinde şahitlik yapacağını ilan etmiş, ardından birkaç gün sonra Beyrut'ta aracına konulan bombanın patlamasıyla öldürülmüştü.

Birleşmiş Milletler 16 Aralık 1982'deki katliamı kınamış ve "bunun bir soykırım olduğunu" ilan etmişti ancak aradan geçen 42 yıla rağmen halen hiçbir yargılama ve ceza işlemi gerçekleşmedi. (İLKHA) 


Myanmar''da Yagi Tayfunu nedeniyle ölü sayısı 268'e yükseldi

Valiler kararnamesi Resmi Gazete'de yayımlandı

Meteorolojiden şiddetli sağanak uyarısı

Lübnan'da telsiz patlamalarında şehit sayısı 14'e yükseldi

Irak'ın kuzeyine hava harekatı

Portekiz'de orman yangınları: 3 ölü, 20 yaralı

Samsun'da uyuşturucu operasyonu

Açıkbaş: Bingöl'ü yaşanabilir kentler sıralamasında üst basamaklara çıkarmaya çalışıyoruz

Muğla açıklarında 51 düzensiz göçmen kurtarıldı

Batmanlılar Gazze için duada buluştu

Freni boşalan kamyon dehşet saçtı: 7 yaralı

FED, faiz oranını 50 baz puan düşürdü

Gıda zehirlenmesi şüphesiyle 13 öğrencihastaneye başvurdu

Siyonist işgalciler Gazze'de 2 evi bombaladı: 8 sivil katledildi

Bingöl'de uyuşturucu operasyonu

BMGK, Lübnan gündemiyle acil toplanıyor

Depremzede öğrenci Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma bölge birincisi oldu

Ürdün’de yeni hükümet yemin ederek görevine başladı

Astronot Alper Gezeravcı, Mardin’de öğrencilerle buluştu

Suudi Veliaht: Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti kurulmadan israille diplomatik ilişki kurmayacağız

Afyonkarahisar'da trafik kazası: 6 yaralı

Şırnak'ta 1 milyon 650 bin yavru balık suya bırakıldı

Lübnan'da iletişim cihazlarında meydana gelen ikinci patlamada 100'den fazla yaralı var

HÜDA PAR Milletvekili Şahzade Demir, Cizre'de muhtarlarla bir araya geldi

Bursa'da 5 katlı apartmanın odun deposunda yangın

Lübnan'da çağrı cihazı patlamalarında ikinci dalga!

Battalgazi Belediyesi Filistin bayrağını hizmet binasındaki ekranlara yansıttı

Mısır'da Sisi ve Blinken görüştü

Kırşehir'de orman yangını

İstanbul'da "Kuyu-25" operasyonu: 7 gözaltı

Yükleniyor

Haberi Sesli Oku