Siyonist işgal rejiminin saldırısı altındaki Gazze'de büyük bir sağlık krizinin yaşandığını belirten Batman Sağlık ve Çevrecilik Derneği (Sağ-Çev) Başkanı Ömer Faruk Dursun, İslam ülkelerinin ekipmanlarla sağlık ekiplerini Gazze'ye göndererek sağlık hizm
Bir yıldan uzun bir süredir işgal rejiminin vahşetinin devam ettiğini belirten Dursun, Gazze'de uygulanan bu katliamlar karşısında dünyanın suskunluğunu koruduğunu ifade etti.
Gazze'de en büyük sorunlardan birinin hastanelerin, ibadethanelerin hedef gözetilmeksizin bombalanması olduğunu dile getiren Dursun, on binlerce insanın şehid edilmesinin olağan bir durummuş gibi gösterildiğini vurguladı.
"Halkın genel sağlığı ve refahı tehdit altında"
Gazze'de özellikle hastanelerin hedef alınmasının gelinen son noktada olduklarının bariz bir örneği olduğunu kaydeden Dursun, "Gazze'de hastanelerin yıkılması, bölgedeki sağlık sektöründe ciddi ve derinlemesine bir krize yol açmıştır. Bu yıkım sadece fiziksel sağlık hizmetlerinin sunulmasını engellemekle kalmamakta, aynı zamanda bölgedeki halkın genel sağlığı ve refahını tehdit eden geniş çaplı bir halk sağlığı sorununu ortaya çıkarmaktadır." dedi.
"Hastalar tedaviye ulaşamıyor"
Gazze'deki hastanelerin zarar görmesi veya tamamen yıkılmasının, kronik hastalıklardan acil durumlara kadar birçok tıbbi hizmete erişimi imkansız hale getirdiğine dikkat çeken Dursun, şöyle devam etti:
"Kronik hastalığı olan veya düzenli tedaviye ihtiyacı olan hastalar, gerekli tıbbi kontrollerini gerçekleştirememekte ve bu durum, hastaların sağlık durumlarının kötüleşmesine yol açmaktadır. Kanser tedavisi gören hastalar, diyaliz gereksinimi olanlar, kalp ve solunum hastalıkları gibi sürekli takip gerektiren durumlara sahip bireyler, tedaviye ulaşamamakta ve bu da yaşam kalitelerini, hatta hayatta kalma şanslarını doğrudan etkilemektedir."
"Ayakta kalmayı başaran az sayıda sağlık merkezi, talebi karşılayamıyor"
Hastanelerde yaşanan kapasite düşüklüğü, personel yetersizliği ve tıbbi ekipman eksikliği gibi sorunların da sağlık hizmetlerinin sürekliliğini engellediğini belirten Dursun, "Mevcut durumda ayakta kalmayı başaran az sayıda sağlık merkezi, talebi karşılayamamakta ve sağlık hizmetleri talebinde büyük bir tıkanıklığa neden olmaktadır. Bu da birçok insanın ya tedavisini ertelemesine ya da tamamen vazgeçmesine sebep olmaktadır ki bu durum, tedavi edilebilir hastalıkların bile ciddi sonuçlar doğurmasına yol açabilmektedir." diye konuştu.
"Sorunlar birçok salgın hastalığın hızlıca yayılmasına zemin hazırlıyor"
Sağlık altyapısının çökmesinin, bölgede hijyen koşullarının kötüleşmesine ve salgın hastalıkların yayılma riskinin artmasına neden olduğuna işaret eden Dursun, "Temiz suya erişimin kısıtlı olması, atıkların güvenli bir şekilde bertaraf edilememesi ve halk sağlığını koruyacak tedbirlerin yetersiz kalması gibi faktörler, su yoluyla bulaşan hastalıklar başta olmak üzere, birçok salgın hastalığın hızlıca yayılmasına zemin hazırlamaktadır." ifadelerini kullandı.
Ömer Faruk Dursun
"Hastalıkların çocuklar ve yaşlılarda ölümcül sonuçları olabilir"
Özellikle su kaynaklı hastalıkların, altyapı eksiklikleri nedeniyle daha da yaygınlaştığını, temiz içme suyuna erişemeyen halk arasında ishal, tifo, kolera gibi bulaşıcı hastalıkların ortaya çıktığını vurgulayan Dursun, şunları söyledi:
"Bu hastalıkların özellikle çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler üzerinde ölümcül sonuçları olabilir. Ayrıca, uygun barınma alanlarının yetersizliği nedeniyle, insanların kalabalık ve sağlıksız koşullarda bir arada yaşamaya zorlanması; solunum yolu hastalıklarının, zatürre gibi enfeksiyonların ve tüberkülozun daha hızlı yayılmasına neden olmaktadır."
"Sürekli güvenlik tehdidi altında yaşamak psikolojik sorunları artırmaktadır"
Gazze'de sağlık sektöründeki çöküşün, fiziksel sağlık sorunlarının yanı sıra halkın ruh sağlığını da olumsuz etkilediğinin altını çizen Dursun, "Sürekli bir güvenlik tehdidi altında yaşamak, hastane yıkımları ve sevdiklerinin hastaneye erişememesi gibi travmatik olaylarla yüzleşmek, halk arasında kaygı bozuklukları, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sorunları artırmaktadır. Bu tür psikolojik sorunların tedavisi için gerekli uzman sağlık çalışanlarının ve tesislerin eksikliği, durumu daha da zorlaştırmaktadır." dedi.
"Ortak bir dayanışma ve iş birliği Gazze'deki sağlık krizini çözebilir"
Ayrıca, hastane ve kliniklerin yıkılmasının, halk arasında sağlık sistemine olan güveni de sarstığını ve sağlık hizmetlerinin geleceğine dair ciddi bir endişeye neden olduğunu belirten Dursun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu güvensizlik, halk sağlığı açısından büyük bir risk teşkil ederken, aynı zamanda halkın genel moralini düşürmekte ve toplumda huzursuzluğu artırmaktadır. İslam ülkeleri, Gazze’deki sağlık krizini çözmek adına ortak bir dayanışma ve iş birliği sergileyebilir. Bu dayanışma, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşlar aracılığıyla organize edilebilir ve acil yardım fonlarının oluşturulmasından, sağlık ekipmanları ve ilaç yardımlarının yapılmasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayabilir. İİT’nin koordinasyonunda oluşturulacak bu yardımlar, yalnızca bölge halkına insani yardım sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda bölgedeki sağlık altyapısının yeniden inşası ve sürdürülebilir sağlık hizmetlerinin sağlanması için gerekli adımları atmada önemli bir araç olacaktır." diye konuştu.
"İslam ülkeleri sağlık ekiplerini Gazze'ye göndermeli"
Birçok İslam ülkesinin, sağlık alanında güçlü altyapılara ve uzmanlığa sahip olduğunu ifade eden Dursun, "Bu ülkelerden sağlık ekiplerinin Gazze’ye gönderilmesi ve gönüllü sağlık çalışanlarının krizi yönetmeye yardımcı olması, hastanelerin yeniden inşasında ve halk sağlığının korunmasında etkili bir katkı sağlayacaktır. Bu adımlar, bölgedeki sağlık hizmetlerinin sürekliliğini sağlamak adına kritik bir destek olacaktır." dedi. (İLKHA)