10922,86%-0,52
42,43% 0,16
48,91% -0,07
5537,05% -0,30
9229,23% -0,08
Güngören Genç Osman Kültür Merkezi'nde yoğun katılımla gerçekleştirilen programda, Musab Bin Umeyr ve Nesibe Binti Kab'ın (Nesibe Hatun) hayatından kesitler sunuldu.

"Allah'ın bize verdiği emanetlere sahip çıkarak mücadele etmeye devam edeceğiz"
Akif Karakoyun'un Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programın açılışında selamlama konuşması yapan Peygamber Sevdalıları İstanbul Dernek Başkanı Ercan Vergili, "Dünya bir imtihan ve mücadele alanıdır. Bu alanda çok insafsız, ilkesiz rakipler var. Bu rakipler, hakkı batıl, haksızlığı hak, yanlışı doğru olarak gösterirler. Münkeratı uyulması gereken bir yol, azgınlığı hürriyet olarak gösterirler. İnsanları saptırmak için her türlü yola başvururlar. Allah bunlarla mücadele edilmesini, bu hilelerin çok zayıf olduğunu söylüyor. Allah bize helal ve haramı çok net bir şekilde bildirmiştir. Rehber olarak Peygamber Efendimizi ve sahabeyi örnek göstermiştir. Allah'a iman etmeyenler ahiret gününü ummadıkları için tüm güçleriyle dünyaya sarılıyorlar ve kadınlarımızı, çocuklarımız, erkeklerimizi hak yoldan ayırmak için ellerinden geleni yapıyor, önümüze her türlü engeli koyuyorlar. Biz de Allah'ın bize verdiği emanetlere sahip çıkarak mücadele etmeye devam edeceğiz." dedi.

"Peygamberimize benzediği için şehid edilmişti"
İlahiyatçı Yusuf Tutak, "Eğer İslam ümmeti Musab Bin Umeyr'i gerçekten anlamış olsaydı Medine'ye gittiği günü öğretmenler günü olarak kutlardı. Çünkü asıl öğretmenliği o yapmış. Musab o kadar güzeldi ki evdeki diğer çocukların hepsini gölgede bırakıyordu. El üstünde tutularak gençlik çağına geldi ve ardından yine el üstünde tutulan bir sahabe oldu. Annesi onu gözünden sakınıyordu. Uhud Savaşı'nda Resulullah Sallalahu Aleyhi Vesellem cübbesini ona vermişti ve Peygamberimize benzediği için şehid edilmişti. Ne kadar yakışıklı olduğunu buradan hayal edebilirsiniz." diye konuştu.
Musab Bin Umeyr'in zenginlik ve refah içerisinde devam eden hayat içerisinde bir süre sonra içerisinde bir boşluk hissettiğini, o dönemde Peygamber Efendimiz'in peygamberlikle görevlendirildiğini belirten Tutak, ilk iman edenlerin hemen ardından Musab Bin Umeyr'in de Habbab Bin Eret vasıtasıyla İslam ile şereflendiğini söyledi.

Allah için her şeyden vazgeçti, Peygamberin sevgisine Allah'ın övgüsüne mazhar odu
Musab Bin Umeyr olmak isteyenlerin yeri geldiğinde rahatı, malı, makamı elinin tersiyle itmeleri gerektiğini söyleyen Tutak, "Her şeyden vazgeçersen Musab olabilirsin. O her şeyden vazgeçmişti. Karşılığında Muhammed Mustafa'nın sevgisini, Allah'ın da övgüsünü almıştı. 6 yıllık ilk iman döneminde işkencelerin dozu her gün artıyordu. Nübüvvetin 5'inci yılında Habeşistan'a hicret izni verilmişti. 11'i erken 4'ü kadın 15 kişilik bir grup hicret etti. Musab Bin Umeyr de onlarla beraberdi. 3 ay sonra geri dönüyorlar. Sahabeler akrabalarını çağırıp Mekke'ye giriyorlar ama Musab giremiyor. Çünkü annesi alınmaması emrini vermişti. Ardından Nadir Bin Haris'in himayesinde Mekke'ye giriyor. Gelir gelmez Resulullah'ın yanına gidiyor. Nübüvvetin 6'ıncı yılında yine hicrete gidiyorlar. Bu sefer sayı daha fazla ve Musap yine onlarla birliktedir. 4 yıl orada (Medine) kalıyorlar. Kimi sahabeler 14-15 yıl orada kalmışlar. Musab Resulullah'ın hasretine dayanamayarak geri dönen 38 kişilik grupla birlikte dönmüştür. Mekke'de yine işkenceler devam ediyordu." şeklinde konuştu.

Şehadeti ve defni Müslümanlar için de ibret oldu
Musab Bin Umeyr'in yeniden Medine'ye hicreti sonrasında yaptığı davet çalışmaları ile binlerce kişinin Müslüman olmasına vesile olduğunu aktaran Tutak, Uhud Savaşı'nda şehid olan Musab'ın defni sırasında yaşananların orada buluna n sahabeler için de ibretlik bir vakıa olduğunu ifade etti.
Yıllar sonra refah günlerine ulaşan Müslümanların hep Musab'ı hatırladığını söyleyen Tutak, aradan geçen 1400 yıla rağmen hala unutulmadığını vurguladı.
Kadınların üzerine savaş farz olmamasına rağmen Nesibe Binti Kab'ın Uhud Savaşı'na katılarak Peygamber Efendimizi yalnız bırakmadığını hatırlatan Tutak, "Peygamber Efendimizin etrafındakiler şehit olunca Nesibe annemiz oğlu Abdullah'ı alıp Peygamberimizi koruma görevini üstlenmiştir. Onca askere karşı kadın haliyle durmuştur. Peygamberi sevmek böyle olur. Hazreti Nesibe o gün 13 yara alıyor. Yıllar sonra çocukları ona 'bize Uhud'u anlat' dediklerinde onlara kolundaki derin yarayı göstererek 'Uhud burasıdır' demiştir.
Hazreti Nesibe'nin küçük oğlu Habib'in Müseylemetül Kezzab'a mektup götürmesi için görevlendirildiğini ve sahte peygamber tarafından şehit edildiğini belirten Tutak, şehadet haberini alan annesinin üzülmek yerine Allah'ı n kendisini şehit annesi olma şerefine eriştirdiği için sevinç duyduğunu ifade etti.

İlahi, ezgi ve şiirlerin seslendirildiği program, Molla Abdülbari Çelik'in yaptığı dua ile son buldu. (İLKHA)