9529,36%1,72
34,54% 0,18
36,03% -0,52
2984,34% 0,77
5006,70% 1,01
Selçuk Bayraktar o fotoğrafı gösterdi, söze gerek kalmadı! Türk rüyası mümkün...
BAYKAR Savunma Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, M5 Dergisi Başdanışmanı Mete Yarar'ın sorularını yanıtladı. Bayraktar, 'Motivasyonunuzu kaybettiğiniz zamanlar ne yaptınız?' sorusuna yanıt vermeden önce bir arşivinden bir fotoğraf gösterdi. Bu 2006 yılında Şırnak’ta Güçlükonak Fındık köyündeki bir çatışmada şehit olan bir Asteğmenin yerdeki kanını gösteren bir fotoğraf karesiydi.
'BUNU GÖRDÜĞÜMÜZDE HİÇBİR ŞEYDEN VAZGEÇMEMEMİZ GEREKTİĞİNİ BİR KEZ DAHA ANLADIK'
Bayraktar'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Neden Amerika’dan döndünüz? Herkesin gittiği ama sizin döndüğünüzün hikâyesini merak ediyorum. Neden Türkiye’ye döndünüz?”
“Tam yanıtını verebileceğim mi, bilemiyorum” dedi. “Ama giderken dönmeyi düşünüyordum. Kardeşim Haluk Bayraktar ile aslında aynı amaçla bu eğitimleri aldık. Geri dönmek üzere… İkimiz de babam ve annemin bize göstermiş olduğu yolda ilerlemeye çalıştık” dedi.
“Orada gördükleriniz çerçevesinde çıkardığınız sonuç bağlamında sormak istiyorum. Türkiye’nin teknoloji yolculuğunda nasıl bir model doğru bir model olur?”
“Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünyada bunu çok iyi yapan zaten birkaç tane ülke var. En doğrusu üniversiteleri bu konuda desteklemek ve üniversitelere dünyanın her tarafından öğrenci gelmesini sağlayabilmek. Oradan burslu olarak MIT’ye gittiğimde çalıştığım konu üzerine Amerikalı tek bir öğrenci bile yoktu. Tamamı yurtdışından gelmiş öğrencilerdi. Ve ABD Savunma Bakanlığı’nın maddi olarak desteklediği bir projeyi çalıştık. Amerikan rüyası diye anlatılan da bu. Bütün bilim insanlarının tek bir havuzda toplanabilmesi. Türkiye’nin de yapması gereken üniversitelerin desteklenmesi ve dünyada bu işi yapabilecek bütün öğrencilerle Türk öğrencilerin beraber çalışabileceği büyük bir havuzun oluşturulması. Bunu başardığımızda çok önemli bir modeli Türkiye’ye kazandırmış olacağız.”
“Peki, döndüğünüzde elinizde çok fazla bir imkân yoktu. Hiç ümitsizliğe kapılmadınız mı? Yani küçücük bir odaya belirsizliğin içine geldiniz. Türkiye’de o dönemde ne İHA ile ilgili ne de benzer bir konuda çalışma var. Hatta talep bile yok. Bu malzemeyi vermek için gittiğinizde karşınızda hoş geldiniz diyecek kişiler de yok. Hiç mi moraliniz bozulmadı?”
AMERİKAN DEĞİL TÜRK RÜYASI
“Bu devlet ve millet için bizlerden çok daha büyük bedeller ödeyenler oldu. Aklımıza hep o bedelleri ödeyenleri getirdik. Onlar varken bizim yaşadıklarımızın çok da önemli olmayacağını düşündük. İkincisi de biraz Karadeniz inadı ve vatan sevgisi. Bu üçünü karıştırdığımızda bizi hiçbir şey yıldırmadı.”
“Bu bütün geçtiğiniz yollarda nasıl destekler aldınız?”
“Bir dönem destek verenlerin yanı sıra köstek olanlarla da karşılaştık. Başka şirketlere (geçmişte de örnekleri olduğu gibi) üretim başlangıcında verilen teşviklerden bugüne kadar biz hiç yararlanmadık. Devletten de bir kuruş kredi çekmedik. Bugüne kadar geldiğimiz her nokta aslında kendi imkân ve kabiliyetlerimizdi. Kazandık, sermayemize ekledik ve teknolojimizi artırmaya devam ettik. Ve tek hedefimiz bu şirket oldu.”
“Biraz daha geriye gidelim. Burası şu anda dünyanın ilk üçünde yer alan bir şirketse, nasıl buraya geldiniz?”
“ORASI ÇOK UZUN BİR HİKÂYE”
Gerçekten de çok uzun bir hikâye. Selçuk Bayraktar’ın ABD’de MIT’deki konusu İHA’ların belli konfigürasyonda beraber uçması. Yani bugünkü deyimiyle sürü İHA yazılımı konusunda çalışmış. Bu çalışmaları sırasında babasının isteğiyle Türkiye’ye gelmiş. Hatta ilk girdikleri yarışma sırasında kendi yazılımlarını hayata geçirmişler. Yani kendi tasarımları ve yazılımlarıyla uçmuşlar…
Peki, o gün gelinen noktada nelerle karşılaşmışlar? O karşılaşılan nokta, önümüzdeki dönemde ne olabileceğini hepimize gösterecek. Hadi hep beraber onun yolculuğuna ortak olalım.
Selçuk Bayraktar’ın bazen kelimeleri yuttuğunun farkındayım. Kimseyi zan altında bırakmamak, moral bozukluğuna itmemek için kelimeleri özenle seçiyor.
“Birçok yere başvurduk, projeyi anlattık ve bu projeyi nasıl yapabileceğimiz ile ilgili konuşmalar yaptık. Bir gün, önemli bir yetkili bizi karşısına alıp şu cümleleri sarf etti: Yapmak istediğiniz şey başkalarının çok ileri mesafede olduğu bir yer. Arayı o kadar açtılar ki, siz bununla hiç uğraşmayın, başka konulara bakın.”
- 2009 yılına gelindiğinde Bayraktar TB1 ile çok önemli başarıya imza atmış. O dönem dünyada Amerikalıların Predatör’ü, İsrail’in Heron’u dâhil hiçbir ülkede otomatik iniş kalkış yapabilen bir insansız hava aracı yokken Bayraktar TB1 bunu başarmış.
FETÖ HALUK BAYRAKTAR’I TUTUKLAMAYA ÇALIŞTI
“Bu işin, bugün geldiğiniz noktanın bir sihirli formülü var mı” diye sordum.
“Yaptıklarımız milli ve özgün olmalı. Etik ve ahlaki değerlerle devam etmeli. Eğer bunları başarabilirsek dünyanın en iyisini yapabiliriz.”
“Peki, siz ve sizin gibileri bir dönem ne yordu?”
“Sanırım adaleti sağlayamamak ve bu işlerde dönen dolaplar. Bizi yoran bunlardı. Hatta ağabeyimi (Haluk Bayraktar’ı) 2009’da Bayraktar TB1 başarılı olunca tutuklamaya bile kalktılar. Bunu yapanlar bu ülkenin ilerlemesine direnenlerdi.”
“Zaman zaman motivasyonunuzu kaybettiğiniz anlar olmuştur. O zaman ne yaptınız? Nasıl bir yolla kendinizi tekrar motive etmeye çalıştınız?”
Selçuk Bayraktar, bu soruma yanıt vermeden önce arşivindeki fotoğrafların içinden birini gösterdi. 2006 yılında Şırnak’ta Güçlükonak Fındık köyündeki bir çatışmada şehit olan bir Asteğmenin yerdeki kanını gösteren bir fotoğraf karesiydi.
“Bunu gördüğümüzde hiçbir şeyden vazgeçmememiz gerektiğini bir kez daha anladık.”
“Sizin için askerlik yapmadı diyorlar.”
“Benim askerliğim hiç bitmedi ki. 2006’dan beri sürüyor. 2006 yılında ABD’den döndükten sonra bedelli askerlik yaptım. Bedelli askerliğin bitim günü bayramdı. Bittiğinde annemin elini öpmeden Burdur’dan Şırnak’a geçtim. Aslında yolculuğum aynen şöyleydi. Boston’dan uçakla Burdur’a, Burdur’dan Şırnak’a. Sonrasında yaklaşık 14 yıldır Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine gidip gelerek, oralarda çalışarak geçti. Hala da devam ediyor. Her harekât ya da operasyonda teknik destek vermek için ekip arkadaşlarımızla bölgeye gidiyoruz.”
BİZ ZAFERLE DEĞİL SEFERLE MÜKELLEFİZ
Konuşurken sözlerinin içinde çok fazla Vecihi Hürkuş atfı yaptığı için kendisine biraz da utana sıkıla şu soruyu sordum: “Vecihi Hürkuş’tan siz ne ders çıkardınız?”
“Birincisi mücadeleyi bırakmama, yılmama ve mücadeleye devam etme. Tek başına başarı toplumları bir yere götürmez. Bütün bu projelere toplumun inanması gerekir. Eğer toplum arkasında durmazsa hiçbir teknolojik gelişim kalıcı olamaz.”
“Biz zaferle değil seferle mükellefiz.”