11151,20%-1,99
41,53% 0,20
48,63% 0,36
5028,37% 0,57
8280,99% 0,98
Şanlıurfa Şehir Plancıları Odası Başkanı Selim Açar, kentte yapılan kentsel dönüşüm projelerinin şehircilik ilkelerine uygun olmadığını belirtti.
Fakıbaba döneminden bu yana Urfa’nın kentsel dönüşümde rayına oturmadığını ifade eden Açar, “Eski sanayi bölgesi ve mermercilerin olduğu alanlarda yapılan projeler kronolojisine uymayan, plansız ve niteliksiz konut alanlarına dönüştürüldü.” diye konuştu.
Açar, Balıklıgöl ve çevresindeki turizm alanlarının plansız konutlaşmaya açıldığını ifade ederek, “Turizm yolu diye başlatılan projeler şu an sağlı sollu konutlarla doldu. Alan Yönetimi Başkanlığı kurulmadığı sürece bu karmaşa devam edecek.” dedi.
Kentte yaşanan trafik sorunlarının temel sebebinin otopark eksikliği olduğunu vurgulayan Açar, belediyelerin yol kenarlarını HGS’li parkomatlarla ücretlendirmesini hukuka aykırı bulduklarını belirterek, “Vatandaşın sırtına yüklenen bu uygulama kanunen suçtur.” diye konuştu.
Şehir Plancıları Odası’nın yanlış uygulamalara karşı sürekli hukuki mücadele verdiğini kaydeden Açar, “Biz icra makamı değil, telkin makamıyız. Ama yanlışta ısrar edilirse, davayı açıyoruz ve bugüne kadar kazandığımız davaların sayısı az değil.” ifadelerini kullandı.
“Patates baskısı misali alanlar ortaya çıkartıldı”
Kentsel dönüşüm konusunda Şanlıurfa’nın geride kaldığını ifade eden Açar, “Aslında şu şekilde yapılabilir. Kentsel dönüşüm alanı olarak ele alındığında buradan donatıların tamamlanması mümkün olabilir ama ona da gerçekten bir müstakil gerekiyor. Yok mu Antep’te? Ben takma zorunluluğu örneğini her zaman veririm. Yani şimdi ‘At binen, kılıç kuşanan’ mı diyelim; ‘Bilmiyorsanız yapmayın’ mı edelim? Yani bu noktada birçok sorunsal ortaya çıkıyor. Kentsel dönüşüm gerçekten Urfa’nın sınıfta kaldığı husus. Fakıbaba döneminden beri bir türlü kentsel dönüşüm noktasında Urfa rayına oturmadı. Bu noktada diğer illerin almış olduğu mesafeyi bir türlü kat edemedik. Yapılan kentsel dönüşüm projelerini görüyorsunuz; eski sanayi bölgesinin, mermercilerin olduğu yer… Hepsi konut; kronolojisine uymayan, ‘patates baskısı’ misali alanlar ortaya çıkartıldı. Yine bu, TOKİ’nin garabetlerinden biri. Bizim aslında bu noktada Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlıklarımızı kurmamız lazım Büyükşehir Belediyesi olarak. Bunun yanında da bir tane İmar A.Ş.; bu sadece Urfa merkezle sınırlı olacak bir şey değil, bütün ilçelerini kapsayan bir durumda olması gerekiyor. İmar A.Ş. sadece şehir; Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı ile olmuyor. Çünkü bunun emlak ofisine dönmesi lazım. Gerekirse ben bir vatandaş olarak belediyenin emlak ofisi ile kendi alanımın kentsel dönüşüme alınması durumunda nasıl bir kazanç elde edeceğini görüşmem lazım. Bu noktada bunun bu şekilde hareket etmesinde fayda var.” diye konuştu.
“Sözde turizm yolunun şu an sağı solu konutlaştı”
Kentte Alan Yönetimi Programı'nın uygulanması gerektiğine dikkat çeken Açar, “Şimdi şehirde yaşıyorsanız, sizi bağlayan ana şey plandır. Bir plan dâhilinde yaşamanız gerekiyor. Bu, hayatınızın akışı için de geçerli, şehrin yapılanması için de geçerli. Bu alana baktığımızda sizin bahsettiğiniz bölge ‘Eski Urfa’ dediğimiz bölge; onun dışında Eyüp Peygamber bölgesinden bahsediyorsunuz, onu da zaten bir turizm yolu ile bağladılar. Sözde turizm yolunun şu an sağı solu konutlaştı. Bu noktada şehir planını kaldıramıyor muyuz diyelim, planlama bakış açısıyla mı bakamıyor diyelim? Bu noktada yöneticilerimizde, idarecilerimizde gerçekten bir eksiklik var. Bu noktada aslında ‘Alan Yönetimi’ bir an önce başlatılmalı. Alan Yönetimi Başkanlığı kurulursa bu şekilde aslında bizim mahalli idarelerimizin, belediyelerimizin de yetkileri bir şekilde kısıtlanmış olacak. Aslında bu ne kadar şey olarak gözükse de çok olumlu bir durum. Alan Yönetimi Başkanlığı ayrı bir bürokratik kurum ve yetkileri diğer yerel belediyelerin çok üstünde oluyor ve bu alan yönetim karmaşasında mesela Balıklıgöl Platosu'nda diyorsunuz ki ‘Bu var’, o diyor ki ‘Eyyubi’nin sorumluluğunda’, o diyor ‘Büyükşehir’in sorumluluğunda’, o diyor ‘Valiliğin’… Bu karmaşa ortadan kalkıyor; tek elden yönetiliyor, bir Alan Yönetim Planı dâhilinde yönetiliyor. Diğer husus; şu anda mesela Haşimiye’den Sarayönü’ne yayalaştırma projesi… Şu anda da bir renk gibi bir şeyler de yapılıyor falan. Bunu söylemek gerekiyor. Bunun altyapısını yapmadan bu proje düşük yapacaktır. Neden? Şimdi ben aracımla gittiğimde park edecek yer bulamadıktan sonra benim orada yaya yürüme gibi bir lüksüm yok. Bu noktada bölge otoparkları yapılmadan bu yatırımın yapılması, bu yatırımın başarılı olma durumunu riske sokar. Bunu daha önce de söyledik. Ama şu anki yönetim kimseye herhangi bir şey sormadan kafasına göre hareket etmeyi seçiyor. Bu noktada yayalaştırma projesini olumlu görüyoruz, doğru bir karar; ama bunun altyapısını yapmadan harekete geçmeyi yanlış buluyoruz.” ifadelerini kullandı.
“HGS’li parkomat uygulaması hukuka aykırı”
Belediyelerin yol kenarlarındaki parklardan ücret almasının hukuka aykırı olduğunu söyleyen Açar, “Şu anda bütün belediyeler otopark cezası kesiyor, değil mi? Siz şu anda gidip bir inşaat yapsanız oranın otopark yönetmeliği gereğince otopark sayısınca 300 bin lira gibi bir rakam kesilir. Bu rakamları nerede kullanabilirler? Yönetmelik olarak sadece otopark yapımında kullanabilirler. Ama ben daha herhangi bir belediyemizin bir bölge otoparkı yapıp da ‘Ben burayı kamulaştırıp bu parayı burada harcadım’ dediğini görmedim. Bu parayı yiyorlar arkadaşlar. O kanuni değil; bu yasal suç. Yasal değil, suç teşkil ediyor. Çünkü kanun belli. O, otopark için kestiğiniz cezayı 500 metre çapında yürüyüş mesafesinde oradaki vatandaşın kullanabileceği bir şekilde sizin bir bölge otoparkı yapmanız lazım. Bu yapılmıyor. Urfa’da aslında trafik problemlerinin en çok nedeni otopark problemi. Ankara’da mesela otoparkı 1 lira yaptılar; Melih Gökçek zamanında yaptılar, şimdi değil, zamandan beri geliyor yani parkomatlar vesaire… Şimdi bizim belediyemiz kalkmış parkomatı koymuş; parkomatı da HGS’ye bağlamış. Bu yine suç. Niye suç? İmar planında yol olarak belirlenen bir alanın otopark olarak kullanılması; amacı dışında kullanılması yasal değil. Siz yasal olmayan bir uygulama yapıyorsunuz. Bunun üzerine vatandaşa bir ücret rücu edersiniz; bunu tahsil edemiyorsunuz, bir de bunu HGS’si üzerinden tahsil ediyorsunuz. Bu noktada herhangi bir vatandaşımız bir dava açarsa bunu kesinlikle kazanır ve biz eğer bu noktada vatandaşımız bizden danışmanlık isterse sivil toplum kuruluşları olarak danışmanlığını da yaparız. Bu noktada belediye değnekçilik yapamaz arkadaşlar; yani bu kanuni değil. Onun yol üzerindeki imar planında yolla beraber ‘park’ yazması gerekir ki siz bu işlemi yapabilirsiniz. Sizin öyle bir imarlarınız da yok. Sadece bir caddede değil, 16-17 tane caddeye bu şekilde bir uygulama koymuşlar. Ve diyelim ki benim hastam var; arabaya bindim, ben o parkomatçığı bulamazsam akşama kadar da saat başı 35 TL… Bu, vatandaşa zulümdür. Bunu HGS’ye bağlamak ayrı bir zulümdür. Yasal olmayan bir şey yapıyorsunuz; onu da HGS’ye bağlıyorsunuz. Bu yanlış.” şeklinde konuştu.
“Biz icra makamı değil, telkin makamıyız; yanlışta ısrar edilirse dava açıyoruz”
Tekniğe, ilke esaslarına, planlama öngörüsüne sadık kaldığımız takdirde daha yaşanılabilir, refah seviyesinin yüksek olduğu bir şehir oluşturabileceklerini ifade eden Açar, “Bizim Şehir Plancıları Odası olarak bakış açımız; insanımızı daha yaşanabilir bir şehirde, daha insanca, daha müreffeh bir şekilde yaşatabilmek için mücadele veriyoruz. Aslında tekniği uyguladığımızda bizim yasalarımız, imar konusundaki yasalarımız Avrupa standartlarının çok üstünde. Her şeyi de Avrupa’ya örnek veriyoruz ya… Ama diğer noktada imar hukukuna, imar kanununu arkadan dolanma noktasında da Avrupa’nın çok üstünde bir potansiyelimiz var. Bu noktada biz tekniğe, ilke esaslarına, planlama öngörüsüne sadık kaldığımız takdirde mevzuatlar çok açık. Bu noktada daha yaşanılabilir, refah seviyesinin yüksek olduğu bir şehir oluşturabiliriz. Bu noktada biz meslek odası olarak her zaman elimizi taşın altına koyuyoruz. Gel gelelim ki biz icra makamı değiliz; biz telkin makamıyız. Bize sorulduğunda imtina etmiyoruz; yeri geliyor örneklemeler de veriyoruz. Ha, bakıyoruz yanlış; yine devam ediyor, yanlışlarda ısrar ediliyor; biz davasını da açıyoruz. Allah’a şükür şimdiye kadar kazanmadığımız dava da yok diye biliyorum. Bu noktada da bütün yerel yönetimlerin şehir planlamaya daha insani bakış açısı ile, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ bakış açısı ile yaklaşmalarını temenni ediyorum.” dedi. (İLKHA)