Diyarbakır’da Memorial Hastanesinde görevli Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Ali Emre Tahaoğlu, İstmosel (skar defekti) hastalığının kadınlarda sezaryen doğumdan sonra gebe kalma ihtimalini düşürdüğünü söyledi.
Yapılan anketlere göre ülkemizde ve dünyada her 5 kadından biri sezaryen doğum gerçekleştiriyor. Bu doğum şeklinin faydalarının yanında zararları da bulunabiliyor. Bunlardan biri de sezaryen doğum yapan kadınların sık karşılaştığı istmosel (skar defekti) olarak tanımlanıyor. İstmosel hastalığı, bir kere sezaryen doğum geçiren kadınlarda yaklaşık yüzde 40, 3 kere sezaryen kadınlarda ise yüzde 100’lere kadar gidebilmektedir. Diyarbakır’da Memorial Hastanesinde görevli Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Ali Emre Tahaoğlu, İstmosel hastalığının semptomatik olup olmadığının önemli bir boyut olduğunu söyledi.
Her sezaryen yöntemi ile doğum yapan kadında böyle bir şikayetin görülmediğinin altını çizen Dr. Tahaoğlu, “Eğer bu hastalık kadınlarda bir probleme yol açıyorsa, biz o zaman tedavi yollarına bakıyoruz. İstmosel hastalığı kadınlarda en sık adet sonrası lekelenme şeklinde kanamalara, yani 5-6 gün normal adeti sürdükten sonra sezaryen geçirip yaklaşık bir hafta boyunca lekeli adetlerin de devam etmesi şeklinde problemlere yol açabilir. İkinci probleminde baktığımızda, çocuk isteyenlerde zorlanmaya neden olabilir. Üçüncü problem ise kronik pelvik ağrılardır. Bunun yanında kadınlar sürekli akıntı ve leke şeklindeki kanamalara bütün ay boyunca devam edebilir. Eğer bu problemlerden biri varsa, hastalarımıza ya medical ya da cerrahi yönden çözüm bulmaya çalışıyoruz” dedi.
'Hastamızın bu dönemde başarısız bir tüp bebek denemesi vardı, tedaviyle doğal yoldan gebe kaldı'
Hastalarından birinin sadece bir kez sezaryen doğum yaptıktan sonra tekrar gebe kalmak isteyip başarısız olduğunu belirten Dr.Tahaoğlu, hastasının bu dönem içerisinde tüp bebek girişiminde de olumsuz sonuç verdiğini söyledi. Dr. Tahaoğlu, “Hastalarımdan Hülya Hanım üzerinden baktığımızda, kendisi sadece bir kez sezaryen olmuştu. Bunun üzerine gebe kalmak isteyip kalamamış ve en fazla şikayete neden olan lekelenmeleri oluyordu. Hülya Hanımın sorununu değerlendirdikten sonra geniş bir sezaryen skar defekti saptadık. Yaptığımız ölçülerde bu istmosel probleminin laparoskopiye daha uygun olduk. Bazı hastalarımıza bunun yanı sıra histeroskopik düzeltmeler de yapabiliyoruz. İstmosel defektinin büyüklüğüne bağlı olarak Hülya Hanım’da daha zor ameliyat olan laparoskopi kararı vererek hastamıza bunu anlatarak beraber karar verip ameliyatını planladık. Ameliyat gerçekleştikten sonra hastamızı kendiliğinden gebe kalmasına bıraktık. Daha sonra tüplerine bakıp tüplerinin de sağlam olduğunu gördük ve hastamız çok şükür kendiliğinden gebe kaldı. Bu zaman atladıktan sonra hastamızın doğumunu tekrar sezaryen yaparak gerçekleştirdik. Hastamızın bu konuda en önemli özelliği, bu dönemde başarısız bir tüp bebek girişimi de bulunmaktaydı” ifadelerinde bulundu.
'Sezaryen yeri açık olduğu için düşük oluyormuş'
İkinci bebek sahibi olamadıklarının nedeni, ilk sezaryen gerçekleştikten sonra doğum bölgesinin açık kaldığı ve bundan dolayı düşük olduğunu ifade eden Hülya Ortak, “İkinci sezaryenimi olduktan sonra adet düzenim olmadı. Önce 15 gün boyunca kanamalarım oluyordu. Bu zamanla 20 güne çıktı. Bayağı doktor gezip tedavi oldum. Emre Hocamızı tanıdıktan sonra, sorunum ortaya çıktı. Hocamızın yanında ameliyat olduktan sonra hem adet düzeni oldu ve 3’üncü ayda gebe kaldım. Bu süreç çok iyi geçti. Sağlıklı bir bebeğimiz oldu. Bundan önce tüp bebek denemesi de yaptık. Oda maalesef sonuç vermedi. Sezaryen yeri açık olduğu için düşük oluyormuş. Hocamız sağ olsun o sorunu çözdü ve ondan sonra hiçbir sıkıntım olmadı” diye konuştu.
[gallery ids=',42209,42210,42211']