9659,48%0,49
37,97% 0,11
41,09% 0,07
3764,67% 0,91
6070,97% 1,51
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, Ukrayna barış sürecini değerlendirdi.
Ukrayna ile Rusya arasındaki barış görüşmelerinde neler oluyor?
Barış sürecinde yapılan toplantıları değerlendiren Ağca, Şubat ayındaki barış görüşmelerine Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin çağrılmamasının, o dönemde ABD Başkanı Trump ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında yapılacak barış antlaşmasının temel koşulları üzerinde önce kendi aralarında uzlaşma isteğinden kaynaklanmış olabileceğini belirtti. Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, ancak, Ukrayna ile Rusya arasındaki barış görüşmelerinde Zelenski’nin ya da Ukrayna heyetinin tamamen göz ardı edilmesinin rasyonel olmadığını ve uluslararası ilişkilerin temel mantığına aykırı olduğunu vurguladı.
Suudi Arabistan'da yapılan ilk görüşmelere Zelenski’nin davet edilmemesi
Bazı Avrupa devletlerinin liderleri ve Türkiye Cumhurbaşkanı’nın, Ukrayna olmadan barış görüşmelerinin yürütülmesinin uygun olmadığı yönünde açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Ağca, “Suudi Arabistan'da yapılan ilk görüşmelere davet edilmemesinin ardında, ABD'nin görüşmeleri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek, küresel politik amaçları doğrultusunda Rusya ile anlaşmak ve özellikle Çin'e karşı ileride izleyeceği politikalar açısından Rusya lideri Putin'in desteğini almak istemesi olabilir. Putin için dış politikada birinci öncelik, Ukrayna'da işgal ettiği toprakların, özellikle Kırım'ın, kendi egemenliğine geçmesi ve bunun uluslararası bir antlaşma ile kayıt altına alınmasıdır.” dedi.
Trump’ın Zelenski’yi diktatör olarak nitelendirmesi
Daha sonra Trump’ın Zelenski’yi diktatör olarak nitelendirmesinin arkasında da Zelenski üzerinde politik ve psikolojik baskı uygulayarak, Ukrayna’nın değerli madenleri üzerinde ABD’nin hak sahibi olacağı bir antlaşma yapmak için Zelenski’yi zorlamak olabileceğini de kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, şöyle devam etti:
“Zelenski’nin bunu kabul ettiği yönünde medyada çıkan haberler bunu teyit etmiştir. Bunun Rusya- Ukrayna Savaşı öncesinde planlanmış ve tasarlanmış ancak kamuoyuna açıklanmamış bir strateji olması da muhtemeldir. Zelenski’nin bir aktör olduğu unutulmamalıdır ve Ukrayna devlet başkanı olurken seçim kampanyalarının Ukrayna halkını yönlendirmek için kurgulanmış olduğu göz ardı edilmemelidir. Zelenski en başından itibaren ABD’nin çıkarları doğrultusunda politikalar takip etmiş olabilir. ABD’nin küresel seviyedeki politikaları ve ABD silah sanayinin desteklenmesinin gerekliliği dikkate alındığında, yüzbinlerce Ukraynalı askerin bu savaşta ölmesi ve milyonlarca sivil Ukraynalı halkın Avrupa ülkelerine göç etmesi ABD tarafından önemsenmemiş olabilir. Bu yaklaşımın dünyanın diğer bölgeleri için de geçmişte olduğu gibi gelecekte takip edileceği unutulmamalıdır.”
Diğer yandan, ABD tarafından yapılan Ukrayna’nın NATO üyesi olamayacağı yönündeki açıklamalar, Zelenski’nin ‘Ukrayna NATO üyesi olursa görevimi bırakırım’ söylemini tamamen etkisiz kılmıştır. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının temel nedenlerinden birisinin, Avrupa’nın Ukrayna’yı NATO’ya almak istemesi olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, bu ihtimalin Rusya-Ukrayna arasında kalıcı bir barışı engelleyebileceğini ifade etmiştir.
Rusya Ukrayna savaşında barış yakında görülüyor mu?
Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, ABD’nin Çin’e karşı daha etkili bir politika yürütebilmesi için Rusya- Ukrayna barış antlaşmasının mümkün olan en kısa sürede yapılması önem arz ettiğini ifade ederek, “Bazı AB üyesi ülkelerinin liderleri aksi yönde bazı açıklamalar yapsa da Rusya ve Ukrayna halklarının da barıştan yana olacağı dikkate alındığında, yakın gelecekte barış antlaşmasının imzalanacağı değerlendirilmektedir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği gibi ‘Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz.’” şeklinde konuştu.
Riyad’da devam eden görüşmeler ne getirecek?
Ukrayna ve Rusya ile savaşı sona erdirmek için Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapılan toplantıyı da değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, şunları kaydetti:
“ABD’de Trump ve Zelenski arasında yaşanan gerilim sonrası Zelenski’nin ABD ile değerli madenlere ilişkin anlaşmayı imzalamadan ABD’den ayrılması ve müteakiben İngiltere’deki Ukrayna’yla dayanışma toplantısında Avrupalı liderlerin Zelenski’ye destek vermesi, uluslararası kamuoyunda yanlış bir algıya neden olmuştur. Ancak, hemen akabinde Zelenski’nin Trump’tan özür dilemeye ve değerli madenlerle ilgili anlaşmayı imzalamayı hazır olduğunu açıklaması, Avrupalı devletlerin Ukrayna’ya yeterli ölçüde destek veremeyeceğini ortaya koymuştur. ABD’nin silah desteği olmadan Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savaşı devam ettirebilmesi mümkün görülmemektedir. AB’nin önümüzdeki dört yıl içinde, üye devletlerin savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmalarıyla silahlanma için 800 milyar euro ayıracağını açıklaması, aslında Avrupa’nın bugün itibarıyla Ukrayna’ya yeterli silah ve mühimmat desteği sağlayacak kapasitesi olmadığını göstermektedir.”
ABD’nin bütün çabası küresel ölçekte ekonomik çıkarlarını korumak
Sonuç olarak Riyad’da ABD ve Rusya heyetleri arasında sürmekte olan görüşmelerin, Rusya ve Ukrayna arasında kalıcı bir barış antlaşmasının esaslarını belirlemeye yönelik bir çaba olarak değerlendirilebileceğini kaydeden Ağca, “Nihai aşamada ise, Ukrayna’nın da iştirakiyle nihai barış antlaşmasının imzalanacağı düşünülmektedir. Barış karşıtı bir duruş sergileyen Avrupa’nın ise barış görüşmelerinde etkin bir aktör olamayacağı değerlendirilmektedir. Rusya’nın çıkarları ve kazanımları doğrultusunda yapılacak kalıcı bir barış antlaşması, sınırların kuvvet kullanılarak değiştirilemeyeceğine dair BM Sözleşmesinde de yer alan uluslararası temel kuralın ihlali anlamına gelecektir. Bu gelişmeler, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan Yeni Dünya Düzeninin çökmekte olduğu ve yeni bir Dünya Düzeni kurulmasına ihtiyaç olduğunu göstermektedir. ABD’nin bütün çabasının küresel ölçekte ekonomik çıkarlarını korumak için hegemon ülke konumunu korumak olduğu söylenebilir. Bu çerçevede, Rusya ve Ukrayna arasında barışın temini suretiyle, ABD’nin Rusya ile uzlaşarak asıl rakibi olan Çin’in yükselişini önlemeye çalışacağı değerlendirilmektedir.” şeklinde sözlerini tamamladı. (İLKHA)