Tarih: 16.03.2025 11:49

"Sosyal medyada duyurmayana kadar müvekkilimin namaz kılmasına izin verilmedi"

Facebook Twitter Linked-in

Olay 12 Mart Çarşamba günü Çağlayan Adliyesinde meydana geldi. İstanbul 8'inci Sulh Ceza Hakimliği önünde sorgu sırası beklerken namaz vaktinin girmesi ve önlerinde birkaç kişinin sorgu su-ırası beklemesi nedeniyle kendilerine sıra gelene kadar namaz vaktinin geçeceği kanaatine varan avukat ve müvekkili, görevli memurlardan namaz için izin talep etti ancak izin verilmediğini, namaz kılmak için savcılıktan izin alınması gerektiği şeklinde karşılık verdi.

Yaşanan diyalog sonrasında savcıya ulaşmaya çalışan ancak özel kaleme ulaşabilen Avukat Eyyup Akıncı, olayı sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım ile duyurdu. Paylaşım sonrasında harekete geçen yetkililer, müvekkilin namaz kılmasına izin verdi.

Namaz için savcıdan izin alınmalıymış

Yaşadıkları olay ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Avukat Eyyup Akıncı, "12 Mart Çarşamba günü avukat olarak dosyasını takip ettiğimiz bir müvekkilimizler birlikte savcılıkta işimiz bitip Sulh Ceza Sorgusuna geçtikten sonra 13.30'dan 14.30'a kadar bekledik. Bizden önce de ifade vermek için bekleyenlerin olduğunu gördük ve sıranın bize gelene kadar namaz vaktinin geçeceğini tahmin ederek müvekkilimin namaz kılma talebini görevli polis memurlara ileterek izin vermeleri ricasında bulundum. Görevli memur, 'sonra kılsın, kaza olarak kılsın, nerede namaz kılacak?' şeklinde izahatlarda bulundu. Lavabo koridorun diğer ucundaydı. Lavaboların da içerisinde bulunduğu bölgeye avukatlar ve müvekkiller haricinde kimse alınmıyordu. Ben, 'koridorun diğer ucundaki lavabolardan abdest alıp sıra beklediği yerde ceketini sererek namaz kılacak. Onu mescide götürmenizi istemiyoruz' deyince, 'avukat bey sorun çıkarıyorsunuz' dediler. Ben de 'bu talebimiz nasıl bir sorun oluşturuyor? Kadı ki bu şekilde namaz kılacak olması sizin için nasıl bir sorun teşkil edebilir? Sıra henüz gelmedi. Bizden önce 3-4 kişi var. Namaz kıldığı esnada sıramız gelse bile avukat olarak bilgilerim işlenene kadar namazını bitirip gelmiş olacak. Burada işi yokuşa süren sizsiniz!' der demez oradan başka bir memur geldi ve 'ne diyorsun? Biz izin vermeyiz! Gözaltında namaz kılınmasına izin veremeyiz. Gidin savcıdan izin isteyin. Savcı izin verirse kılabilir' dedi. Yani müvekkilimin burada namaz kılabilmesi için savcıdan izin mi almak gerekiyor? Deyince 'evet, aynen öyle yapmalısınız' diye cevap verdiler." diye konuştu.

"Bize göre esas sorun memurlara olabildiğince tolerans sağlanmasıdır"

Akıncı, "O ara saat 14.30-15.00 sularındaydı. Müvekkilimin ifade sırası 19.05'te geldi. Yani artık ikindi namazı vakti de geçmiş, akşam namazının hemen öncesinde anca sıra gelmişti. Bu meseleyi hemen bir tweet atarak duyurdum. Paylaşımdan sonra savcının özel kalemi ile de görüşerek savcıya durumu haber vermesini istedim. Bir süre sonra bir meslektaşım ile birlikte tutanak tuttum. Hatta tutanağı tutarken polis memurlarına okudum ve 'şerh düşmek isterseniz düşebilirsiniz, itirazınız varsa yazabilir, siz de imza atabilirsiniz' dedim. Olay bu şekilde gerçekleşti. Ardından savcının özel kalemi olarak kendisini tanıtan ancak kanaatimce savcının kendisi olan şahıs, polis memurunun telefonu üzerinden bana ulaşarak, 'savcıya ulaşamıyoruz ama kimsenin namazına engel olma gibi bir durum söz konusu değil' dedi. Kendisine 'talebimiz o değil, polis izin vermeyeceğini söylüyor ve ancak soruşturma savcısından izin alınması halinde namaz kılabilir' diyor. Ben de bari savcının kim olduğunu söyleyin de izin alalım' dediğimde, 'onu da siz bulun' diye cevap veriyorlar. Biz bu keyfiliğe itiraz ediyoruz. Savcının polisi arayıp müvekkilin namaz kılmasına izin vermeleri gerektiğini söylemeli' dedim. Bunları konuşurken polislerden biri işaret ederek, 'avukat bey! namazını kıldı, izin verdik' dedi. O ara bir başka memur gelerek, 'avukat bey! Paylaşım mı yaptınız, buna ne gerek vardı?' diye sordu. Ancak meseleyi paylaşmayana, Twitter'a (X) düşürmeyene kadar namaza da izin vermeyeceklerini açıkça ifade ediyorlardı. Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta, bir memurun keyfi bir şekilde bir insanın ibadet özgürlüğüne hiçbir engel yokken, orada namaz kılmasında hiçbir mahsur bulunmazken namaz kılmasına izin vermemesi ve bu memurdan hiçbir şekilde hesap sorulamamasıdır. Bunu sosyal medyada paylaşmamız ve çokça etkileşim alması nedeniyle belki amiri, 'neden böyle bir şeye sebep oldun' diyebilir. Bu memur yaptığı bu şeyden dolayı herhangi bir sorun yaşamayacak. Esas sorun bu... Olabildiğince bir keyfilik söz konusu. Memurlara olabildiğince tolerans sağlanıyor, bize göre esas sorun budur." şeklinde konuştu. (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —