Gaziosmanpaşa'da katledilen 15 yaşındaki Abdullatif Davvara cinayetine ilişkin basın açıklaması düzenleyen STK'lar, toplumda nefret söylemlerini yayanlara, özellikle göçmenlere yönelik cinayet işleyenlere karşı cezaların daha caydırıcı hale getirilmesi g
Yeryüzü Çocukları Derneği, İstanbul'da parkta oynayan Suriyeli Abdullatif'in katledilmesiyle ilgili farklı STK'ların desteğiyle basın toplantısı düzenledi.
Fatih'te bir otelde düzenlenen basın açıklamasına, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, Yeryüzü Avukatları ve İHH destek verdi.
Toplantıda basın açıklamasını okuyan Yeryüzü Çocukları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Betül Zağlı Topal, "Son günlerde artan çocuk cinayet haberlerine bir yenisini daha eklenmiş olmasından büyük bir üzüntü ve hicap duyuyoruz. Çocuğa yönelik şiddetin toplumumuzdaki artış hızı toplumsal huzur ve güven ortamı için ciddi bir tehlike teşkil etmektedir. Çocuklarımızı cinayetlere kurban verdiğimiz sokaklarımızda çocuklar için hayat gitgide güvensiz hale gelmektedir. Narin'i Diyarbakır'da, Sıla'yı Tekirdağ'da kaybettik. 21.09.2024 tarihinde de İstanbul Gaziosmanpaşa'da 15 yaşındaki tekstil işçisi Suriyeli Abdullatif, arkadaşlarıyla bir çocuk parkında otururken silahlı saldırıya uğramıştır. Saldırganlar parkta oturan çocuklara 12 kurşun sıkarak ateş açmışlardır. Bu saldırıda Abdullatif'e 4 kurşun isabet etmiştir. Henüz hayatının baharında, sadece 15 yaşındaki Abdullatif bu hayattan acımasızca koparılmıştır. Bir yıl önce, 6 Şubat 2023 depreminde, annesi ve kardeşinin vefatının acı tazelinde Abdullatif de onların aralarına katılarak hayata veda etmiştir." dedi.
Abdullatif Davvara'nın katledilmesinin ardından İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklama ile olaya karışan 5 kişinin gözaltına alındığını hatırlatan Topal, dernek ve ailenin avukatları olarak tüm suçluların, azmettirenlerin hak ettiği cezayı alması için olayın takipçisi olacaklarını ifade etti.
"Cezalar yeterli ve caydırıcı hale getirilmeli"
Toplumda gittikçe artan şiddet ortamı ve toplumsal öfke nedeniyle çocukların katledildiğini aktaran Topal, "Çocukların korunması ve haklarının güvenceye alınması adına suçların caydırıcılığının artırılması, sokakların güvenliğin sağlanması zaruridir. Yaşanan çocuk cinayetlerinde ve istismar olaylarında bu gibi vahşi eylemler işleyenlerin genellikle ilk suç eylem olmadığı bilinmektedir. Suçla mücadelede, faillerin mükerrer eylemler çocuklarımız için tehdit oluşturmadan harekete geçilmeler. Cezaların yetersizliği, herhangi bir ıslah ediciliğin olmadığı ve hatta verilen cezaların infaz edilmediği açıkça ortadadır. Cezalar yeterli ve caydırıcı hale getirilmeli, cezaların infazı için infaz kanununda gereken düzenlemeler yapılmalıdır. Aksi halde katledilen nice çocuk haberin almamız kaçınılmaz hale gelecektir." diye konuştu.
"Davanın takipçisi olacağız"
Topal, "Milliyet, din, dil, ırk fark etmeksizin tüm çocukları korumak ve gözetmek toplumun asla sorumluluğudur. Narin, Sıla, Gina, Ahmed, Abdullatif ve şiddete, istismara kurban gitmiş tüm çocuklarımız adına adaletin sağlanmasını, sokakların güvenilir hale getirilmeseni talep ediyoruz. Ahlak yozlaşmanın, kötülüğün, ötekileştirmenin çocuklarımıza yönelmesini toplumun çöküşünün çığlığı olarak görüyoruz. Sosyal medyada ve çeşitli kitle iletişim mecralarında toplumsal ayrımcılığa yönelik ifadeler kullananların da çocuklara karşı işlenen suçların fitilini ateşlediklerini biliyoruz. Adalet sağlayacak mercilerden beklentimiz, toplum içinde öfke ve ayrımcılık tohumları ekenlere de caydırıcı yaptırımların uygulanmasıdır. Yeryüzünün tüm çocuklarının haklarına kavuşması için çalışan, gayret gösteren Yeryüzü Çocukları Derneği olarak Abdullatif'e davasının da takipçisi olacağımızı bir kez daha bildiriyoruz. Bizler tüm çocuklar adli bir dünya sistemde yaşayana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Toplumsal şiddete, ayrımcı söylemlere, istismar ve cinayete kurban edecek bir çocuğumuz daha yoktur." şeklinde konuştu.
"Halkı kin ve düşmanlığa sevk edenlerin cezalandırılmaması göçmenlere karşı işlenen suçların cezasız kalacağı algısını oluşturdu"
Katledilen Abdullatif Davvara'nın Suriyeli olması nedeniyle sürece müdahil olduklarını belirten Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Abdullah Resul Demir, "Ne acıdır ki bu menfur hadise ilk değildir ve korkarız ki son da olmayacaktır. Ülkemizde meydana gelen ve tarafı göç eden yabancılar olan her türlü olay derneğin çalışma konuları arasında bulunmaktadır. Bu kapsamda Gaziosmanpaşa'da yaşanan bu olay da derneğimizce takip edilmekte olup yargılamanın hukuka uygun şekilde yürütülmesi amacıyla dosyanın takipçisi olacağımızı sizlere bildirmekteyiz. Ancak biz bu basın toplantısıyla bu olay özelinde birkaç hususunda daha altını çizmek istiyoruz. Ülkemizde giderek yükselen nefret söylemleri neticesinde göç eden yabancıların mağduriyetine sebebiyet veren çok sayıda olaya şahit olduk. Uzun yıllardır nefret söyleminin arttığını ve bu söylemlerin suç unsuru oluşturduğunu çeşitli vasıtalar ile gündeme getirmeye gayret ettik. Derneğimizin avukatları tarafından yıllar içerisinde açıkça halkı kin ve düşmanlığa sevk eden siyasiler, gazeteciler, bireyler hakkında sayısız suç duyurusunda bulunulmuş olunmasına rağmen neredeyse hiç birinden 'TCK'nın 216'ncı maddesinde halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama' kapsamında kovuşturma yapılmamıştır. Kamu barışına karşı suçlar arasında yer alan 216'ncı madde kapsamına giren ve bugüne kadar defalarca açıkça işlenen bu eylemler bugün toplumda yabancılara karşı işlenen suçların cezasız kalacağı algısını oluşturmuştur. Toplumun dezavantajlı gruplarına yönelen bu şiddetin derhal ve kesin bir şekilde durdurulması gerekmektedir. Yargının ve İdarecilerin yaşanan bunca olay karşısında sessiz kalmış olması kötülerin seslerini daha gür çıkarmasını sağlamıştır." dedi.
İnfaz hukukunun en önemli amacının suçluların topluma kazandırılması ve ıslahı olduğunu ancak suçluların topluma kazandırılmasına yönelik düzenlemelerin hiçbir şekilde cezaların caydırıcılığını ortadan kaldırmaması gerektiğini vurgulayan Yeryüzü Avukatları Derneği Başkanı Av. Enes Kafadar, Türkiye'de 5 yıldan az hapis cezasına çarptırılan suçlulara hapis cezasının infaz edilmediğini, benzer düzenlemelerle cezaların caydırıcılığın ortadan kaldırıldığını söyledi.
"Konuşulan sorunlar buz dağının görünen yüzü"
Son 10 yıldır ayrımcılığa maruz kalan insanlarla muhatap olduklarını belirten İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Av. Uğur Yıldırım, "Bugün konuştuğumuz sorunlar Türkiye'de bulunan göçmenlerin, sığınmacıların yaşadığı sorunlar aslında buz dağının sadece görünen yüzü. Bunun altında çok daha fazla şiddete, ayrımcılığa maruz kalan, korkuları olan, kendiişlerinde sorunları olan insanlarla son 10 yıldır daha fazla muhatap oluyoruz. Türkiye'deki infaz sisteminden, adalet sisteminden kaynaklanan, kanuni bir karşılığı olmayan veya kanuni karşılığı olmasına rağmen düzgün yürütülmeyen soruşturmalar ve diğer koşullar sebebiyle maalesef yaptıkları yanına kar kalan bir sistemde suça meyilli kişilerin göçmenleri hedef aldığını görüyoruz. Çünkü onlar toplumun zaten en zayıf kesimi. Diğerleri zalimliklerini göçmenlere, çocuklara yönelik gerçekleştirmeyi bir adet haline getirmiş durumdalar." diye konuştu. (İLKHA)