İslam İşbirliği Teşkilatı'nın 2013 yılında aldığı kararla her yıl idrak edilen 15 Ramazan Dünya Yetimler Günü, bu yıl 12'nci kez çeşitli etkinliklerle anıldı.

Murat Yılmaz

Rami Kütüphanesi'nde düzenlenen programda STK'lar adına ortak basın metnini okuyan Yetim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yılmaz, "Dünyada 8 milyar insan topluluğunun 2,5 milyarı çocuklardan oluşuyor. Bu çocukların en az 1 milyarının yetim, öksüz ve sosyal yetim statüsünde bulunuyor. Yetim Vakfımız Türkiye başta olmak üzere Filistin, Suriye, Arakan, Lübnan, Yemen ve Afganistan dahil 45 ülkede faaliyet gösterdik. Geçen sene 300 bine yakın bağışçımızla 2,5 milyona yakın çocuk, anne ve ihtiyaç sahibine destek sağladık. Ekim 2023'ten bu yana süren saldırılarda 40 bine yakın çocuk yetim kaldı. Gazze halkının en az yüzde 3'ü artık yaşamıyor ve bunun yüzde 70'inden fazlasını kadınlar ve çocuklar oluşturuyor." dedi.

"Yetimler bir gün değil her gün hatırlanmalı"

Yılmaz, "Her çocuğun eğitim alabilmesi, sağlık ve sosyal imkânlardan faydalanabilmesi, kimliğini ve vatandaşlık haklarını alabilmesi, anne babasıyla ve yakınlarıyla yaşayabilmesi, her türlü tehlikeye karşı güven içinde olması, akranlarıyla koşup oynayabilmesi, ailesinin maddî-manevî bütün imkânlarından istifade edebilmesi en doğal hakkıdır. Dünya Yetimler Günü’nün hepimize hatırlattığı bir şey daha var: Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasınlar, bu çocukların ruhsal hayatlarında çok önemli bir yer tutan sevginin, şefkatin, güvenin temininden hepimiz sorumluyuz. Keza korunmalarından, eğitimlerinden, sağlıklarından... Eğer dünyanın bir yanında bombardıman altında çocukların varlığını duyduysak, artık onların vebalinden sorumluyuz. Kamplara kapatılan çocukların meçhul geleceğinden, açlıktan hayatlarını kaybeden çocukların ıstırabından, gecenin karanlığında bir karton üzerine kıvrılan çocukların gördüğü kâbuslardan, yetişkin insan muamelesi görerek saatlerce çalıştırılan çocukların sırtındaki terden... Tek tek her birinden sorumluyuz ve tekrar söylemek gerekirse, Dünya Yetimler Günü, bize bu sorumluluklarımızı hatırlatması açısından, senede bir kez değil, mana itibariyle her gün ifa edilmesi gereken önemli bir gündür." diye konuştu.

"Yılda 2,5 milyon çocuk kaçırılıyor"

Dünyada her 5 çocuktan birisinin savaş, çatışma ve felaketlerden etkilenen ülkelerden birinde yaşadığını hatırlatan Yılmaz, "1 milyar çocuk çok boyutlu yoksullukla yüz yüze. 200 milyonu aşkın çocuk çalışmak zorunda. Bir o kadarı sokakların insafına terk edilmiş durumda. Sayıları 80 milyona varan mültecilerin yarısını da yine çocuklar oluşturuyor. Sene içerisinde 2,5 milyon çocuk kaçırılıyor. Organ ve fuhuş mafyaları, uyuşturucu madde satıcıları, dilenci şebekeleri, savaş ağaları ve misyoner örgütler çocukları istismar ediyor.

Filistin, Doğu Türkistan, Suriye, Arakan, Ukrayna, Afganistan, Yemen, Etiyopya, Keşmir, Kongo, Somali, Sudan ve daha birçok ülkenin çocukları ya silahların gölgesinde ya da silah altında ya zindanlarda ya da çocuk ve mülteci kamplarında ya bombardıman altında ya da sığınaklarda her türlü haklarından mahrum açlık ve yoksulluk içerisinde hayata tutunmaya çalışıyorlar. Ülkemizde de çabalara rağmen çocuk tablosu maalesef kötüye doğru gidiyor. 2022 TUİK rakamlarına göre güvenlik birimlerine getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 500 bini bulurken, suça sürüklenen çocuk sayısı 133 bini bulmaktadır. Madde, teknoloji ve sanal kumar bağımlılığı da maalesef çocuklar arasında hızla yayılmaktadır. Tüm bu elim tabloyu daha da kritik hale getiren boşanma sayılarındaki artışı da gözden kaçırmamak gerekiyor. Her dört evlilikten birinin boşanmayla neticelendiği ülkemizde 6 milyonun üzerinde boşanmış aile çocuğu olduğu tahmin edilmektedir. Son dönemlerde Yeni Doğan Çetesi ve Semih Çelik vakası, Narin Güran olayları yine elim hadiseler olarak yüreklerimizi burkmuştur." şeklinde konuştu.

Uluslararası sözleşmeler kâğıt üzerinde kaldı

77 yılı aşkın bir süredir İsrail işgal ve vandallıklarına muhatap olan Filistin'in 7 Ekim 2023'ten beri tarihin gördüğü en ağır soykırım uygulamasına maruz kaldığını vurgulayan Yılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Dünyanın sessizliğinde işgalci organizasyon cesaret bularak daha da çirkinleşiyor. Dünyanın değer olarak kabul ettiği ve BM’nin temel kuruluş felsefesi sayılan metinlerin tamamı geride bıraktığımız 1,5 yıl içerisinde defalarca yok sayıldı. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Soykırım Sözleşmesi, Roma Sözleşmesi'ne atıfla İnsanlığa Karşı Suçlar, Cenevre Sözleşmeleri sadece kâğıtlar üzerindeki değersiz metinler haline geldi. Gazze halkının en az yüzde 3'ü bugün artık yaşamıyor ve bunun yüzde 70’den fazlasını kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. 110 bini aşkın kişi ise ahlaksız saldırılar nedeniyle uzuv kayıpları ve başkaca yaralarla yaşamak zorunda. 40 bine yakın çocuğun yetim kaldığı Gazze’de 450 bin konut ya tamamen yıkılmış ya da oturulmayacak derecede hasarlı. Zaten dünyanın en yoğun nüfuslu bölgesi olan Gazze'nin yüzde 10'una insanlar sıkıştırılmış durumda. Empati yapacak olursak 85 milyon nüfuslu ülkemizde 1,2 milyonu kadın ve çocuk olmak üzere 1,7 milyon kişinin şehit olduğunu, 3,5 milyon kişinin yaralandığını ve tüm ülke nüfusunun Konya ve Sivas illerimize sıkıştırıldığını düşünebiliriz. Ne kadar korkunç değil mi? Bugün Gazze’de psikolojik desteğe ihtiyaç duymayan çocuk yok diyebiliriz. Hatta buna yetişkinleri de katabiliriz. Çocuk Hakları Sözleşmesiyle çocuklara vaat edilen ne varsa işgalci organizasyonun postalları altında ezilmekte.  Hatta henüz doğmamış embriyo halindeki çocuklara karşı bile soykırım uygulamaları yapılmakta. 17 yıldır, havadan, karadan ve denizden İsrail ablukası altında olan Gazzeli çocuklar şimdi sadece eğitim, sağlık, barınma, gıdaya erişim ve güvenli sosyal çevre mahrumiyeti yaşamıyorlar. Batı dünyasının tedarik ettiği silahlarla yapılan bombardımanlarda hayatta kalma ve kurşunlara sobelenmeme endişesi de taşıyorlar."

"Dünya silahlanma bütçesinin 10 binde biri yetimler için ayrılsa fiziki sorunların tamamı çözülecek"

Doğu Türkistan'da, Arakan Kamplarında yaşanan mağduriyetlere de dikkati çeken Yılmaz, "Doğu Türkistan'da yetimhane, 'melek evleri' ve yatılı okul adı altındaki 'çocuk toplama kamplarında' sayıları 2 milyonu aşan çocuklar ise ebeveyn ve diğer aile bireylerinden mahrum başta din, dil olmak üzere kültürel ve sosyal bütün haklarından mahrum bir şekilde asimle edilmekteler. Doğu Türkistanlı çocukların isimleri değiştiriliyor. Çinli ailelere evlatlık veriliyorlar. Kısırlaştırıcı ilaçlar veriliyor çocuklara. Organları çalınıyor ve beyin yıkama programlarına tabii tutuluyorlar. Arakanlı çocuklar bir vatan ve bir kimlik özlemiyle kâh mülteci kamplarında kah Naf nehrinin bataklıklarında aç, susuz hayatta kalmaya çalışıyorlar. Onlar umutsuzluğa doğuyorlar. Zira gözlerini açtıkları dünya böyle bir yer. Dünyanın en zengin 2 bin 153 kişisinin en az kazanan 4, 6 milyar kişiden fazla gelire sahip olduğu dünyamızda her gün yoksulluk ve buna bağlı nedenlerle 22 bin çocuk hayatını kaybediyor. Bu çocuklar için dünya silahlanma bütçesinin 10 binde biri ayrılabilse fiziki sorunların tamamını çözebilecek bir kaynak oluşturulabilir. Bu veriler ve çocuklara ilişkin gerçekler bizlere muhakkak çok şey anlatıyor. Görüyoruz ki onlar küçücük omuzlarında bütün bir insanlığın yükünü taşımak gibi ağır bir vazifeyi icra ediyorlar. Bu yükü onlara yüklemek çok fazla değil mi? Yetim Vakfı olarak gözlerimizin nuru çocuklarımızı pusulamız, en karanlık gecelerde yolumuzu aydınlatan gül yüzlü kandillerimiz olarak görüyoruz. Çünkü onların gönüllerinde kötülük olmaz. Saf ve tertemizdir çocuklar. Kutsal emanetlerimizdir yavrularımız. Vakfımız bu sene 15 Ramazan'da çalışan çocuklar konusunu gündem edinerek 'Çocuk İşçiliği-Küçük Eller, Büyük Yükler” başlıklı bir rapor hazırlamıştır. Raporu hazırlayan Aleynanur Kalan, Kevser Kahya, Şeyma Aslan ve bu kıymetli eseri yayına hazırlayan Rahşan Tekşen hanımefendilere teşekkürü bir borç biliriz." dedi.

Merve Özdenler

"Yetimler için sadece merhamet göstermek yeterli değil onlar için adil olmamız gerekiyor"

Toplantıda bir konuşma gerçekleştiren Yeryüzü Çocukları Derneği (YEÇED) Başkan Yardımcısı Merve Özdenler, "Yetimlik sadece bir çocuğun anne ve babasını kaybetmesi değildir. Yetim bazen açlıkla, bazen savaşla, bazen unutulmakla gelir. Suriye ziyaretlerimden birinde bir annenin çocuğu ile arasında geçen 'anne! Eve yemek gelmesi için babamın ölmesi mi gerekiyor?' şeklindeki diyaloga şahit oldum. Eğer bir çocuk babasının ölümüyle yemek arasında bir bağ kuruyorsa mesele sadece bir ailenin açlıkla imtihanı değil bizim de bir yerlerde yanlış yaptığımızdır. Bugün Filistin'de, Suriye'de, Sudan'da, Doğu Türkistan'da milyonlarca çocuk yetim ama biyolojik olarak değil. Belki bir barınağı var ama yuvası yok. Ailesi var ama güvende değil. Çocuk ama çocukluğunu yaşayamıyor. Yetim çocuklar sadece korunmaya muhtaç değildir. Onlar en çok adalete muhtaçtır. Bir yetimin karnını doyurmak yetmez onun geleceğini de inşa etmek gerekir. Ona ahlaklı olmayı, dirençli olmayı, onurlu bir yaşamı tanıtmalıyız. Yetimler için sadece merhamet göstermek yeterli değil onlar için adil olmamız gerekiyor. Bugün yetimlerin korunması kadar onların güçlendirilmesini de konuşmalıyız. Onlara iyilik yapmak değil haklarını da teslim etmek zorundayız." diye konuştu.

Orhan Şefik

"43 ülkede yetimlere destek sunuyoruz"

Vakıf olarak Türkiye başta olmak üzere 43 ülkede yetimlere düzenli yardım yaptıklarını belirten İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Orhan Şefik, "Dünya genelinde 150 milyon yetimin var olduğunu düşünerek yetimleri kendi ülkelerinden uzaklaştırmadan, kültürlerinden kopmadan yetişmelerini ve hayata katılmaları için birtakım projeler gerçekleştiriyoruz. Bu projeler kapsamında başta Türkiye olmak üzere 43 ülkede, Türkiye'de 80 ilde yetimlerin barınması, korunması, gıda, eğitim ve sağlık gibi ihtiyaçlarını karşılayarak her ay düzenli yardım çalışması yapıyoruz. Dünya genelinde de yaklaşık 1 bilyon yetime dokunacak şekilde projeler gerçekleştiriyoruz." şeklinde konuştu. (İLKHA)