Gazze'de yaşanan soykırıma dikkat çekmek ve Müslüman kadınların üzerine düşen görevleri hatırlatmak amacıyla "Filistin ve Sorumluluklarımız" başlığıyla bir program düzenledi.
Zeytinburnu temsilciliği tarafından Veliefendi İmam Hatip Lisesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen programa, her yaştan çok sayıda kişi katılım sağladı.
Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda açılış konuşmasını gerçekleştiren TESSEP Zeytinburnu Koordinatörü Mümine Melek Aşkın, dernek olarak kadın ve aileye dair yaptıkları çalışmalara değinerek Gazze'de devam eden soykırıma karşı sessiz kalmadıklarını ifade etmek amacıyla programı gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Şiir dinletisi ve Mescid-i Aksa'nın önemini anlatan sinevizyon gösteriminin de gerçekleştirdiği programda konuşan TESSEP Yönetim Kurulu Üyesi Mürüvvet Cengiz, Gazze'de yaşanan soykırımın bir yıllık bir süreç olmadığını, işgalin yaklaşık 100 yıldır sürdüğünü hatırlattı.
"Kudüs ve Gazze Müslümanların gönlünde bir yara olmalıdır"
Cengiz, "Bugün Müslümanların uyanık olması lazım. Çığlıkların kulakları sağır ettiği bir dönemde hala Allah yukarda mıdır, aşağıda mıdır? Şeklindeki tartışmalarla gündemi meşgul etmek, festivallerle, futbol ile cemaat kavgalarıyla gündemi meşgul etmek Müslümanların güç kaybetmesine sebep olur. Bugün ihtiyaç duyduğumuz şey vahdettir. Tefrika, fakru zaruret içerisinde olan İslam dünyasının yeniden dirilmesi ancak ümmet şuuruyla gerçekleşir. Neden bu kadar dünya eksenli düşünmeye başladık? Niye kardeşlerimizin acılarına bu kadar duyarsız kaldık? Hayatımız bir şekilde devam etmeli, yemek yemeliyiz ama bir her zaman için Kudüs ve Gazze Müslümanların gönlünde bir yara olmalıdır. Tıpkı Selahaddin-i Eyyubi'nin 'Kudüs haçlıların ayakları altındayken ben nasıl gülerim' dediği gibi demeliyiz. Bırakın bugün Kudüs'ün haçlıların ayakları altında olmasını kardeşlerimiz bugün bombalarla paramparça etmektedirler. Anne babalar çocuklarının cesetlerini bir poşete topluyorlarsa bir dönüp hayatımızı yeniden gözden geçirmeliyiz." dedi.
"Gafletten kurtulmadan Filistin'in kurtulması mümkün değildir"
Bir yıldan fazladır yaşanan katliamlara karşı birkaç ülkenin fiili adımları haricinde İslam ülkelerinden cılız kınamalar haricinde bir ses çıkmadığını, bu kınamaların da fayda sağlamadığını vurgulayan Cengiz, "Maalesef Yahudiler gün geçtikçe emellerine doğru yürüyorlar. Peki bize düşen görevler nelerdir? Bize düşen sadece slogan atmak mı? Tabi ki ürüyüşler, sloganlar kıymetli ancak bunlar katliamların durmasına vesile olmuyor. Geçmişte Yahudi devletinin kurulmasının altında yatan sebep Müslümanların gafletiydi. Bugün gerçekten Müslümanlar büyük bir gaflet içerisinde. Özellikle Müslüman kadınlar olarak yapabileceklerimizi tespit etmeliyiz. İslam'ın yeniden yeryüzüne hâkim olması için Gazze'nin, Filistin'in kurtuluşu, Ortadoğu'nun bağrına saplanan zehirli hançer olan israilin yok olması için ne yapabiliriz? Günde 50 defa 'kahrolsun israil' desek de kahrolmayacaktır. Bu iş özellikle bir Müslümanın kimliğini doğru bir şekilde inşa etmesiyle olur. Kimlik inşası için de Kur'an ile hemhal olunmalı. Kur'an baş kitabı olduğunda, hayat düsturu olduğunda, eşiyle münasebetinde, çocuk yetiştirmede ve diğer işlerinde Kur'an temelli bir hayat yaşarsa o zaman İslam kimliği oluşur. O kimliği oluşturmadan Gazze'yi kurtarmamız imkânsız. Öncelikle anne uyanmalı ki gençler de uyansın. Anne uyanmalı ki nesil uyansın. Beşiği sallayan el dünyayı da sallayabilir." diye konuştu.
"Toplumun yarısı kadındır, diğer yarısını yetiştiren de kadındır" ilkesi gereğince toplumun yetişmesinde, manevi eğitimde destek sağlanması gerektiğini vurgulayan Cengiz, herkesin bulunduğu konumda İslam için nasıl faydalı olabileceğini hesap etmesi gerektiğini, siyonizmin yok olması adına herkesin ne yapabileceğini düşünmesi gerektiğini söyledi.
"Tarihi iyi bilmeli, bu davayı olabildiğince anlatmalıyız"
Dünyevi dertlere dalarak şuurlu bir nesil yetiştirilemeyeceğini hatırlatan Cengiz, "Bugün bakıyoruz ki Yahudiler küçük yaştan itibaren çocuklarına silah eğitimi verdiğini, Müslümanları nasıl öldürmeleri gerektiğini öğretiyorlar. Müslümanların yol olması gerektiğini öyle bir şekilde kafalarına yerleştiriyorlar ki büyüdüklerinde ilk yaptıkları şey Müslümanları öldürmek oluyor. Müslümanlar birbirlerine karşı merhametli, zalime karşı şedittirler. Müslümanlar kendilerini yetiştirmeli. Mesela okuyor muyuz? Tarih ile aramız var mı? Geçmişini bilmeyen bir millet hafızasını kaybetmiştir. Özellikle son 200 yılı iyi bilmeliyiz. Coğrafi bilgiye sahip olmalıyız. Neredeyiz ve stratejik konumumuz nedir? Ortadoğu bizim için ne ifade eder? Gibi bilgilere sahip olmalıyız. Ülkelerin konumunu iyi bilmeli, dünyadan haberdar olmalıyız. Bu davayı olabildiğince anlatmalıyız. Filistin davası bize dayatıldığı gibi sadece Arap'ın davası değildir. Filistin davası İslam'ın davasıdır. Şairin deyimiyle bu davayı bir kol saati gibi taşımalıyız. Bu davayı bir mühür gibi kalbimizin üzerinde taşımadığımız müddetçe kurtuluş mümkün değildir." şeklinde konuştu.
Boykot hayat nizamı haline gelmeli, daha geniş çevrelere ulaşmalı
Boykot konusunda da Müslümanların duyarlı olması gerektiğini hatırlatan Cengiz, her kalemde ve sürekli olarak boykot yapılması, bunun bir hayat nizamı haline gelmesi, boykotun daha geniş çevrelere ulaşabilmesi adına da gayret edilmesi gerektiğini ifade etti. (İLKHA)