Topkapı Sarayı'ndan başlayan ve Ayasofya'ya kadar padişahın camiye gidişini temsil eden alayın canlı tutulması için mehteran takımı eşliğinde kortej yürüyüşü gerçekleştirildi.

Ayasofya-ı Kebir Camii Şerifi Müezzini Şükrü Asıleren

Yürüyüşün ardından Ayasofya Meydanı'nda gerçekleştirilen program, Ayasofya-ı Kebir Camii Şerifi Müezzini Şükrü Asıleren tarafından okunan Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.

İstanbul İl Müftü Yardımcısı Zekeriya Bülbül

Osmanlı'dan gelen "Kadir Alayı" geleneği ile ilgili bilgi veren İstanbul İl Müftü Yardımcısı Zekeriya Bülbül, söz konusu geleneğin Osmanlı padişahı ile ailesinin iftardan sonra halkın arasına katılırken düzenlenen yürüyüşe verilen isim olduğunu söyledi.

Önceden yapılan hazırlıklarla padişahın geçeceği güzergâha halkın padişahı görebilmesi için oturulacak mekânların hazırlandığını belirten Bülbül, padişahın "Kadir Alayı" yürüyüşünün ardından halk ile birlikte Ayasofya'ya geçilerek teravih kılındığını ifade etti.

Bülbül, "Osmanlı bizlere gelenek olarak sadece Kadir Alayı'nı miras bırakmadı. Osmanlı bize 3 kıtada ahlak sembolü üzerine nasıl bir imparatorluk kurulduğunu da bize miras bıraktı. Osmanlı bize ilimde, teknikte fende, uzayda, astronomide ve tüm dini bilimlerde nasıl ilerlenebileceğini de miras bıraktı. Osmanlı kadim geleneğin özellikle göklerden gelen vahiy ile ve köklerden gelen asaletle yüzyıllar boyu yeryüzünde kalması için imarethaneleri, vakıfları bize miras bıraktı. Kış aylarında dağlardaki hakkını düşünecek kadar tüm canlıların hakkını düşünmeyi de bize miras bıraktı. 72,5 millet ile nasıl birlikte nasıl yaşanacağının kodlarını da bize miras bıraktı. Sadece sultan sarayından Ayasofya'ya yürüyüşü değil 3 kıtaya yürürken asaleti nasıl sembolize ettiğini de bize miras bıraktı." dedi.

İkramların yapıldığı programın ardından Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde teravih kılındı. (İLKHA)